𝘸𝘢𝘬𝘦 𝘶𝘱

1.6K 149 116
                                    

"Dazai, sana güzel bir açıklama yapamadan öldüğüm için özür dilerim. Gerçi ölmemi sorun etmiyorsundur.
Bu bir veda mektubu değil, bir özür mektubu.
Özrümü kabul eder misin bilmiyorum, bunu düşünmedim. Duygusal konuşmalarda iyi değilimdir, bunu mazur göreceğine inanıyorum.
Sana küfür edip mektubun akışını bozmak istemediğimden konuya geçiyorum;

Senin ölümünü kaç kez engellediğimi hatırlıyor musun? Bir zamandan sonra saymayı bırakmışsındır gerçi.

Sana yetişememekten korkuyordum.
Çünkü senin bu dünyadan benden önce kurtulmanı istemiyordum. Bencilce farkındayım, bende kaç kez hatırlattım kendime.
Ama olmuyordu, sensiz bir geleceğin hayalini kuramıyordum.
Seni kurtaramayacağımı en başından beri biliyordum, ne yaparsam yapayım boşunaydı.
Hiç bir zaman senin kahramanın olmadım, olamadım. Ama mutlu olmanı istiyorum Dazai.
Lütfen kendi mutluluğunu bul."

Dazai mektubun son satırlarını okurken dizlerinde yatan cansız bedene baktı.
Ağlamayacaktı,
Ağlamayı istemiyordu.
Derin bir nefes alıp yanan gözlerini kapatıp dinlendirdi bir süre.
Boğazında konuşmasını engelleyen bir şey vardı sanki.
Chuuya'nın duymayacağını bilse bile konuşmak istiyordu.
Kendini tutmadan konuşmaya başladığında cesedi bedenine bastırıp sarıldı.

"Sözlerini tutman beni rahatsız ediyor, şimdi seni ölümün dinlendiriyor olması çok saçma. Biliyor musun Chuuya, aslında senden rahatsız olmuyordum. Beni kurtardığın için içimde bir umut bile vardı. Vazgeçmek istiyordum yaptıklarımdan, içimdeki belirsiz korkular engelliyordu beni. Sana daha önce bunları söylemediğim için pişmanım. Söyleyemedim. Şu andan itibaren bile mutlu olabileceğimi sanmıyorum. Yetişememekten korkan tek kişi sen değildin Chuuya, ve ben sana yetişemedim. Gerçekten bencilsin. Beni bırakman istemesemde canımı yakıyor..."

Gözünden akan bir damla cesedin üstüne düştüğünde, Dazai dudaklarını turuncu saçlara bastırdı.

"Uyan Chuuya,"

wake upWhere stories live. Discover now