12- Oyun Başlasın

24.3K 2.2K 3K
                                    


Selam balbebeler,

Aslında bölüm bir kaç gün daha geç gelecekti ama bugüne yetiştirmeye çalıştım, çünküüüüü

Bugün benim doğum günüm (:

İyi okumalar

Kim Holding
10.03.2020

Panik.

İnsanın donup kalmasına sebep olan, düşünme yetisini elinden alan, aciz kılan o duygu şu an tüm damarlarımda kol geziyordu. Bulunduğum yerden dört beş metre ötedeki kapının ardından yükselen ses beni olduğum yere çivilemişti sanki. Hareket edemiyordum hatta, hatta belki de nefes bile almıyordum çünkü Jungkook yanıma gelip beni kollarımdan tutup sarsmasaydı, muhtemelen kendime gelemeyecektim bile.

"Jimin kendine gel ve sakin ol, kapı kilitli."

Kollarımdaki ellerini yüzüme çıkartarak beni gözlerinin içine bakmaya zorlarken, daha kararlı bir sesle fısıldamaya devam etti. "Onu yollayacağım merak etme. Sen sadece sessiz ol." Diyerek benden bir onay alabilmek için başını tamam mı anlamında aşağı yukarı sallamıştı. Kapıyı ne zaman kilitlemişti onu bile bilmiyordum. Tanrıya şükür ki kilitlemişti. Korkuyordum, endişeliydim ve yakalanmanın getirisi olan pişmanlık tüm hücrelerimde dolaşıyordu fakat son pişmanlık fayda etmezdi, bu yüzden toparlanmalıydım.

"Tamam" diye güçsüzce çıkan fısıltımı duyduğunda benden hızla uzaklaşmış, tekrar kapıya doğru ilerleyip Taehyung'a seslenmişti.

"Müsait değilim Taehyung, şimdi seninle uğraşamam" dediği anda ben acaba beni görmemesi için her ihtimale karşı masanın altına mı girsem diye düşürken, Taehyung'dan başka birinin sesini duymayı ikimizde beklemiyorduk.

"Jungkook, aç lütfen seninle konuşmamız gereken önemli bir mesele var."

Siktir, bay Kim de Taehyung'un yanındaydı.

Jungkook'un telaşlı bakışları hızla beni bulurken, babasına "bir dakika lütfen" diyerek zaman kazanmaya çalışmış, az önce ateşli ön sevişmemize ev sahipliği yapmış masanın üzerindekileri hızlıca toplarken "lavaboya git ve onlar gidene kadar sakın sesini çıkartma" diyerek bana odasındaki lavabonun kapısını işaret etmişti. Arkamda kalan gösterdiği kapıya bakmış, o an odasının bu kadar büyük olmasına şükretmiştim.

O masayı eski haline getirdiğinde ben de koşarak dediğini yapmış, lavaboya girerek kapısını da sessizce kapatmıştım. Tanrım, ben başıma gelen her boku hakediyordum. Nişanlımın olduğu şirkette, onun kardeşiyle sevişecek kadar aklımı kaçırmıştım işte ve bay Kim'in de burda olması, tamamen benim bahtsızlığımın kanıtıydı çünkü büyük bir toplantı olmadığı sürece son zamanlarda şirkete hiç gelmiyordu. Sanırım konuşmak istediği mesele gerçekten de önemliydi.

Taehyung'u takmayıp babasına ithafen "hoşgeldin" diyen Jungkook'un sesiyle çok da net duyamadığım konuşma başlarken, merakıma yenik düşerek kapıya biraz daha yaklaşmış, kulağımı onlara vermiştim. Bu aralar cidden yapmamam gereken ne varsa itina ile yapıyordum, tanrım.

Bay Kim'in sesi daha yakından geldiğinde, artık tamamen içerde olduklarını anlamış, sanki varlığımı hissedeceklermiş gibi daha da gerilmiştim.

"Hoşbulduk demeyi çok isterdim oğlum, ama malesef duyduklarım beni oldukça üzdü." Dediğinde iyice meraklanmıştım. Ne olmuştu ki bay Kim'i bu kadar üzecek ve buraya getirecek?

Jungkook,  "Ne söyleyeceğini tahmin ediyorum fakat bunu şimdi konuşmasak? Ben akşam size gelirim hem annemi de görmüş olurum." Diye dümdüz bir tonda karşılık verdiğinde, deminden beri ilk kez sesini duyduğum Taehyung'un sert cümlesi doldurmuştu kulaklarımı.

Charm | JikookWo Geschichten leben. Entdecke jetzt