☆ 1.6 ☆

486 65 111
                                    

1.6

"Ben öğrencilik hayatım boyunca böyle kopya çekmedim lan!"

Matematik sınavından sonra kendimizi sınıftan dışarıya attığımızda ilk konuşan Efe olmuştu. Çağlar'ın ve Hande'nin hazırladığı kopyalara güvenerek girdiğimiz matematik sınavında efsane bir kopya çekerek hepimiz iyi bir notu garantilemiştik. Şimdi de üzerimizde bunun mutluluğuyla kantine doğru ilerliyorduk.

Efe kolunu Hande'nin omzuna atarak saçlarını karıştırdığında Hande ona atabildiği en kötü bakışlardan birini atarak karşılık verdi. "Sayende bu sefer matematikten geçtim, söyle bakayım hangi çikolatayı istersin?"

Efe'nin sorusuyla Hande'nin gözleri sonuna kadar açılırken yüzündeki büyük bir gülümsemeyle en sevdiği çikolatayı Efe'ye söyledi. Onların bu hâline güldüğüm sırada kantine giriş yapmıştık.

Bizimkiler boş bir masaya doğru ilerlediğinde Efe ile ben de kantine yönelmiştik. O hepimize çikolata alırken, ben suyumu bitirdiğim için su almıştım. Şişenin kapağını açarak arkama döndüğüm esnada ise hiç beklemediğim bir şey gerçekleşmişti. Arkamdaki bedene çarparak elimdeki suyun bir kısmını çocuğun üzerine dökmüştüm.

"Çok, çok özür dilerim. Ne olacak benim bu sakarlığım hiç bilmiyorum..." diyerek başımı kaldırdığımda bu kişinin Giray olduğunu fark etmiştim. Bana gülen gözlerle baktığını fark ettiğimde o an kendimi tokatlamak istedim.

"Sorun yok, alıştım artık." dedi Giray, üzerindeki okul gömleğinin ıslanmasını umursamadan ellerini pantolonunun cebine sokarken. "Her karşılaşmamızda ya üzerime bir şeyler döküyor ya da kirletiyorsun."

Kızmadığını, aksine bunun hoşuna gittiğini fark ettiğimde gözlerimi kaçırdım. Onunla her karşılaşmamda suçluluk duygusunu iliklerime kadar hissediyordum. Bana karşı bir ilgisinin olduğunu anlamak zor değildi. Fakat benim bir sevgilim vardı ve onunla aramda bir şey olmasının hiçbir oluru yoktu.

"İnan bunu isteyerek yapmıyorum, çok sakarım ve bu yüzden illâki birilerine zarar veriyorum. Sana özel bir şey değil yani bunu sürekli yaşıyorum." diye mırıldandım ve gülümsemeye çalıştım. "Tekrardan özür dilerim."

"Önemli değil," dedi ve ardından ekledi. "Benden özür dilemene de gerek yok, kötü bir niyetinin olmadığını biliyorum."

Giray'ın yanından geçmek üzere yeltenmiştim ki Efe, bir elini Giray'ın omzuna koyup hafifçe sıktı. "Kusura bakma kardeşim, sakarlık işte." Ardından gözlerini bana çevirerek başıyla gitmemi işaret etti.

Bende tam bunu yapmak üzere olduğum için hızlıca yanlarından ayrıldım ve bizimkilerin oturduğu masaya doğru ilerledim. Efe günlük hayatta eğlenceli biri olsa da sevdiklerine karşı fazla korumacıydı. Özellikle bu zamanlarda Efe'yi hiç görmediğim kadar ciddi görüyordum. Sevdiklerini kesinlikle paylaşamıyor ve dışardan birinin bizimle samimi olması bile onu deli ediyordu.

Sandalyeyi çekip Çağlar'ın yanına oturduğum birkaç dakikanın ardından Efe'de gelmiş ve yerine oturmuştu. Gözlerimiz buluştuğunda sanki bir suç işlemiş gibi sertçe yutkundum ve gözlerimi kaçırdım.

Neden böyle hissediyordum bilmiyorum. Sonuçta Giray'ın bana farklı duygular besliyor olması benim suçum değildi. Hatta kimsenin suçu değildi. Kalpti bu, kim için atacağına sen karar veremezdin.

Ela çikolata paketini açarken, "Bu sabah Murat kapıya geldi," dedi. Hepimizin gözleri onu odağına aldığında ise konuşmaya devam etti. "Ara vermenin en boktan şey olduğunu söyledi." deyip güldü.

"Haklı," diyerek bizde güldüğümüzde, "Ee, barıştınız mı? Ne oldu?" diye soran Hande olmuştu. Bende merakla tekrar Ela'ya baktım.

Başını onaylarcasına salladı. "Barıştık. Beni böyle sevdiğini ve değişmemi istemediğini söyledi. Onu kıskanmam hoşuna gidiyormuş, öyle diyor ama kim sıkılmaz ki bu durumdan? Sürekli aynı şeyler... Ama bu sefer söz verdim kendime, daha az kıskanacağım."

Başımı iyi yana sallayarak güldüm. Bunun olmayacağını kendi dahil hepimiz biliyorduk. Ders zili çalana kadar orada oturup sohbet ettik. Zil çaldığında ise ayağa kalkarak sınıfa doğru ilerledik ve günün geri kalanını sakin bir şekilde geçirdik.

Beni Kendinden Kurtar ღ 𝔱𝔢𝔵𝔱𝔦𝔫𝔤Where stories live. Discover now