·8·

2.6K 385 35
                                    

Sinirle derin bir nefes alıp direksiyona vurdum. Dün bildiğin terk edilmiştim. Üstüne üstlük yarın olanları hatırlamayacak biri tarafından terk edilmiştim.

Arabayı ani bir frenle durdurup derin bir nefes aldım. Hiçbir şey hatırlamayacaktı. Ne diye gidiyordum ki?

Arabayı hastaneye doğru sürmeye başladım. Umarım Chan ve Woojin hyung ona saçma salak şeyler anlatmazlar.

Birkaç dakika sonra arabayı hastanenin önüne park etmiş ve koşarak hastaneye girmiştim. Hastanenin ikinci katına çıkıp odasına ilerledim.

Kapıyı çakma gereksinimi duymadan içeri girdim fakat odasında yoktu. Yatağı hala dağınık duruyordu. Odadan çıkıp koridorda ilerlemeye başladım.

Gördüğüm tanıdık zayıf beden ile gülümsedim. Elini duvara koymuş ve keskin bakışları beni bulmuştu. Uzun bir süre bana baktıktan sonra kaşlarını çatmıştı.

Yanına gittiğimde "Sen," diyerek gülümsedi. "Seni rüyalarımda görüyorum. Tanışıyor muyuz?"

"Sen beni tanımıyorsun ama ben seni tanıyorum, Minho."

Kafasını sallayarak beni onayladıktan sonra elimi tutup beni çekiştirmeye başladı. Önceden çalışanların kullandığı boş odanın önüne gelince derin bir nefes aldı ve kapıyı açıp içeri girdi. Hemen peşinden içeri girip etrafa baktım.

Bir sürü resim vardı ve hepside bana benziyordu. Bakışları bana dönerken "Seni tanıyor olmalıyım ama hatırlamıyorum," dedi. "Ve Felix'den öğrendiğime göre bana bir şeyler hatırlatmak için hep yanımda duruyormuşsun."

Kafamı sallayarak onu onayladım. "Evet."

"Teşekkür ederim. Her şey için."

Gülümsediğimde kollarını belime dolayıp kafasını omzuma koydu. Bir kolumu beline dolayıp "Benimle evlenmek ister misin," diye sordum.

"Evet," deyip yanağımı öptü. "Tabii yarın hatırlarsam, neden olmasın?"

....

Evet saçma ve iğrenç bir bölüm daha....


First Kiss/ MinSungWhere stories live. Discover now