Atalay
Tuvalin köşesinde uyandım. Yerde uyuyakaldığım için her yerim sızlıyordu. Tam olarak uyanamadığım için banyoya girip duş aldım.
Duştayken bileğimde keskin bir ağrı hissettiğim için bileğimi sardım. Salondaki tüm eşyalarımı kaldırarak dolapta kalan rakı şişesini açtım. Saat erkendi biliyorum ama aç değildim.
Zaten kahvaltıdan nefret ederim.
Laptoptan kendime Netflix'e girip bir şeyler açtım. Beş bölüm sonra midem ağrıdığı için kesip uyumaya karar verdim. Bugün çalışmıyor olduğumdan yapacak bir şey yoktu.
Bir şey yapmak da istemiyorum, sadece uyumak istiyorum. Karşı koltuktan üzerime bir şey alıp örttüm ve sırtımı kapıya döndüm.
Midem o kadar ağrıdı ki saatlerce uyuyamadım.
Tuvalete kalktım, ardından tekrar uyumaya çalıştım.
Sanırsam bu kez başarılı oldum, uyandığımda her yer karanlıktı. Su içip saate baktım. Akşam dokuzdu.
Haberleri izlemeye karar verdim.
"Tecavüz edilip öldürülen Filiz Göktaş'ın duruşması..."
Televizyonu kapattım.
O kelimeyi duymak bile midemi bulandırıyor, ellerimi titretiyordu. Gözümün önüne gelen şeylere engel olamıyordum.
"Atalay, oğlum gel bak kim geldi?"
Merdivenlerden seke seke indim.
"Kim geldi, baba?"Babam yanında duran kızıl saçlı kadına kolunu sarmış, ona başıyla işaret vermişti.
"Atalay, bu kadın... artık bizimle yaşayacak."
"Neden?"dedim kadının uzun boyuna, beyaz tenine altın rengi halka küpelerimde göz gezdirip. Kafam karışmıştı.
"Onunla evleneceğiz."
Yani... O benim annem mi olacaktı?
"Asla! O sürtük benim annem olamaz!"
"Nasıl böyle konuşursun?"diye bağırdı babam. "Bu ne cürret?"
"Benim annem öldü! Senin yüzünden öldü! Ben başka bir anne istem-"
Yüzüme inen eliyle canım acımıştı.
"Yeter! Defol!""Annem-"
"Atalay!"
Gözlerimi kapattım.
"Sen benim odamda ne arıyorsun?"
"Odanı havalandırıyordum,"dedi Kadir. Odama izinsiz girmişti!
"Odama istediğin gibi giremezsin."
"İstediğim gibi girmedim,"dedi kaşlarını çatıp. "Annem yok diye evde bir şeylerle uğraşmaya çalışıyorum."
"Bana ne."
Camı sertçe kapatıp sinirli bakışlarımı ona diktim. "Film izlemeyi sever misin?"diye sordu.
"Siktir git odamdan!"
Başını salladı. "Hay hay. Fikrin değişirse salondayım."
Değişmişti.
Çünkü o gece onun sahte kimliğine inanmıştım.
Evde yalnızken onunla konuşuyor, onun dışında yüzüne bakmıyordum. Beni bazen okula bırakıyordu, zamanla iyi hissetmiştim çünkü abim varmış gibi geliyordu.
Annemden sonra bu ailede yabancılık çekmeyeceğim birisi...
"Bu gece de sen öner izlemelik bakmalık..."
"Sen sarhoşsun, artık uyumalısın. Başka film izlemeyeceğiz."
Ayağa kalktım, babam sarhoşken çok saldırgan olurdu, etrafı yıkıp döker, yoluna çıkarsam beni de mahvederdi. Büyüdüğüm zaman asla alkol kullanmayacaktım. Özellikle rakı denen o mereti!
Ve babam gibi beni bırakacak birisine aşık olmayacaktım.
Kadir abi bileğimi tuttu. Başımı ona çevirdim. "Benden korkuyor musun?"
Cevap vermedim.
"Neden?"dedi sırıtarak.
"Kadir abi..."
"Abi mi? Aramızda öyle yaş farkı var mı yavru?"
"Ben on yaşındayım sen de yirmi iki."
"Çok değil. Otur."
"Uyumalısın."
Tekrar güldü.
"Bir film daha, sonra valla yatacağım."Gülümseyip yanına oturdum. "Tamam, ben filmlere bakayım. Aksiyon artık sıkmış olmalı, hep onu izledik, korku sever-"
Kolunu omzuma atıp güldü. "Atalay, çok güzelsin."
"Teşekkür ederim, abi. Pardon,"dedim gülerek.
"Şimdi benden korkuyor musun?"dedi bana doğru eğilip.
Sarhoş olduğu için korkuyordum.
Sırtımı koltuğun ucuna yasladım. "Bence film izlememeliyiz, gerçekten uyumalısın."
"Atalay, siktir et şu filmi,"dedi gülüp.
"Yani uyuyacak mı-"
"Benden korkma."
Başımı salladım, hiçbir şey anlamamıştım ama gerek de kalmadı. Beni öpmüştü. Onu ittirmeye çalıştım fakat kollarımı tutup dudaklarımı acıtmaya devam etti.
Kıpraşıp kurtulmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Oyun mu oynuyordu? Ben bu oyunu sevmemiştim. Midem bulanmıştı.
Ellerimden birisini kendisine bastırdı. Beni öpmeyi kesince o berbat sıkışma hissi biraz hafifledi. "Ka-Kadir..."
"Beni ne hale getirdiğinin farkında mısın?"
Elimde onu hissediyordum.
Bana neden bunu yapmıştı ki?
Gözlerimi açıp tavana baktım. Yılların savaşı bitmişti, onu öldürmüştüm ama hala... aklımdan çıkmıyor, ne yaparsam yapayım zihnimde dolaşıyordu.
Özellikle bana son dokunuşu.
Kabusumlarımda tekrar tekrar gördüğüm için çok uzun uyumak istemiyordum.
Oturur pozisyona gelip saçlarımı çekiştirdim. Keşke hiç uyanmasaydım. Keşke o gün camdan atlayıp ölseydim. Keşke komada kalsaydım.
Keşke Can ile tanışmasaydım.
Keşkeler sadece keşke olurdu. Evrenin kanunu buydu.
Saçlarımı çekiştirip koltuğa uzandım. Mahkemede Kadir'in bana tecavüz ettiğini nasıl ispat edecektim?
Can'a bile güçlükle söylediğim şeyleri nasıl o kadar insana söyleyecektim? İnanacaklar mıydı?
Şahidim bile yoktu. Can olsaydı anlatırdı, gözleriyle bizzat görmüştü. O beni korur, beni öper ve sarılıp güçlü durmamı söylerdi. Kolları arasında uyurdum.
Şimdi ise nefesimi kesen bir sancıyla ve ruhuma kadar ağrılarla beni başbaşa bırakmıştı.
Can tamamen gitmişti.
Bunu neden kabullenemiyorum?
Yoo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madi | boyxboy
Short Story"Tam bir pısırık gibi duruyorsun,"dedi düz bir ifadeyle. "Numaranı görünce şaşırdım." "Yatakta pek pısırık değilimdir,"dedim alçak sesle. Masada bana doğru eğildi. "Yalan söylemediğini nereden bileceğim Atalay?" [LGBTQ karakterleri konu almaktadır.]