3

2.3K 51 29
                                    


Sabaha kadar gözüme hiç bir şekilde uyku girmemişti. Kimseye ulaşamamıştım, iletişim kuramamıştım. Kendimde şizofreni başlangıç mı var? Diye şüphe etmiyor değildim..

Dün gece aynama bulanmış koyu kanı görmemle içimdeki korku gittikçe büyümüştü.

Hâla da korkuyordum.

Şafak vaktindeydim ve bu zamana kadar aynadaki kanı çıkarmaya uğraşmıştım.

O nasıl olmuştu aklım almıyordu, kendimi hiç bir şekilde güvende hissetmiyordum. Etrafımda çığlığımı duyacak kimsem yoktu. Zaten dün geceden beri gelen gizli mesajlar yüzünden endişem daha çok artıyordu.

Kan çanağı olmuş gözlerimle aynaya tekrar baktım, hafif iz kalması bile içimin ürpermesine neden oluyordu.

Yok, bu evde daha fazla duramayacaktım. Zaten yaşadığım kasabada evler birbirinden uzaktı ve ormanlık bir alandı. Bu evde kalmam hiç bir şekilde bana güven hissettirmiyordu.

Oturduğum kaloriferin dibinden kalktım , bir yandan saçlarımı topuz yaparken; diğer yandan tuvalete doğru gidiyordum.

Kapıyı açtım ve içeriye girdim,

Aynam temizdi. Diğerini nazaran.

Bir kaç saniye gözlerime daldığımda, hemen silkelenip elimi yüzümü yıkadım.

Su hiç olmazsa biraz rahat hissettirmişti.

Odama tekrar geri döndüğümde, altıma siyah kot şort ve üstüme koyu yeşil bir kazak geçirdim. Saçlarımıda salık bıraktım.

Makyaj malzemelerine doğru elimi uzattığımda, şuan gözlerimin etrafındaki morlukları kapatacak bir şey arıyordum.

Kapatıcıyla yüzümdeki gerekli yerleri kapattım ve dudaklarıma şeffaf bir parlatıcı sürdüm. Eh, hiç olmazsa şimdi insana benzemeye başlamıştım..

Elimde telefonumla odamdan çıkarken havanın bulutlu ve kasvetli olduğunu gördüm, siyah ceketimi ve aynı şekilde botlarımıda alıp aşağıya inmeye başladım.

Zemin kata geldiğimde, masadaki cüzdanımı hızlıca kaptım ve kapıya doğru ilerledim.

Ceketimi üstüme geçirip botlarımı giyince, evden çıktım ve anahtarla kapımı kilitlemeyi unutmadım. Zaten bu unutacağım en son şey olurdu bu durumdayken.

Yolda ilerlerken, ne yapacağımı düşünüyordum.

Çok arkadaşım yoktu, açıkcası bu kasabada pek fazla tanıdığım yoktu çünkü 5 ay önce taşınmıştım. Pek sosyal biri olmadığımdan bir kaç kişi ile idare ediyordum.

Telefonumu cebimden çıkardım ve arama kısmına girip 'Aycan' kişisine tıkladım.Aycan ile aslında bir yıldır arkadaştık, o nun isteği üzerine buraya taşınmıştım ama dünden sonra keşke taşınmasaydım diyorum.

Çalıyordu... umarım meşgul değildir çünkü cidden birine ihtiyacım var.
Telefonun ötesinde neşeli sesi gelince benimde yüzümde ister istemez bir gülümseme oluşmuştu.İyi biriydi , yani bana iyi geliyordu.

'Selam Nisaa.'

'Ah Aycan, şey müsait misin?'

'Müsaitimde, bir şey mi oldu?'

'Sanırsam evet.'
'Vegas Kafe'de buluşabilir miyiz?' Diye ekledim.

'Tabi tabi, hemen geliyorum bebeğim.' Dedi ve telefonu kapattık.

you // NisbarWhere stories live. Discover now