part 5

52.1K 641 330
                                    

Hesabın şifresini hatırladım!!! Arkadaşlar AYLARDIR YOKUM BİLİYORUM çokkk fazla dersim var buraları çok boşladım... Devam etmek istiyorum ve edeceğim de boş zamanlarımda mümkün olduğu kadar yazmaya çalışacağım, gerçekçi ve betimleyici yazmaya çalışıyorum ve bu çok da kısa sürmüyor emek harcamak lazım tabiki de fakat siz merak etmeyin ben yorumlarınızı her şeyi görüyorum teşekkür ediyorum hepinize🥺 Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın okuyarak eğleniyorum onları cevap vermeye de çalışıyorum sizleri seviyorum!!

Bugün saat 6 da kalkmıştım ve bunun sebebi annem uyanmadan önce okula gidip annemle geçireceğim son 5 gün için izin almak ve Bay Crow ile yarışma hakkında konuşmaktı. Erken kalkıp hemen bu işleri halletmek istiyordum ki günün çoğunu annemle geçireyim. Şurada topu topu 5 günümüz kalmıştı.

Hızlıca bir duş alıp dişlerimi fırçaladıktan sonra dolabımın kapağını açıp bir on saniye aval aval bakındım. Mini kırmızı pileli eteğimi ve üzerine siyah düz bir tişört giyindim. Tişörtü eteğin içine soktum ve üzerine hardal rengi bir kazak giyip tişörtün yakalarını dışarı çıkardım. Londra' da hava genelde soğuk olurdu bu yüzden bacaklarım donmasın diye altıma şeffaf siyah renk bir külotlu çorap giydim. Düz beyaz spor ayakkabılarımı ve çantamı alıp hızlıca evden çıktım.

Kahvaltıya dair bir şey yememiştim, eve gelince annemle yaparız diye düşünüyordum. Otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Bu saatte otobüsler geçiyor muydu ki buradan? Saat sabahın 6' sıydı tabiki de geçmiyordu. Ah çok aptaldım. Okula yürümek zorundaydım şimdi.

Neyse ki yürümeyi seven biriydim. Kulaklıklarımı takıp White Mustang- Lana Del Rey dinlemeye başladım. Okula yürümek 15 dakika falan sürüyordu. Neyse ki düz yoldu yokuş yoktu.

Yürüyüşümün 10. dakikasında yoldan geçen üstü açık bir araba gördüm ve arabayı süren kişi Bay Crow' du. Okula bu kadar erken geliyordu demek. Arabası gerçekten havalıydı. Zaten onunla konuşmaya gidiyordum, selam vereyim belki beni de okula bırakır diye düşünürken araba sağdaki sokağa döndü ve orada durdu.

Beni farketmemişti bile. Fakat sokağın başında durduğu için görebiliyordum.

Durduğu evden çok güzel bir kız çıktı, sapsarı saçları masmavi gözleri vardı. Vücudu tıpkı bir modelinki gibiydi. Boyu 175- 180 arası olmalıydı ona rağmen Bay Crow' un yanında kısa kalıyordu. Üzerinde pembe saten bir elbise vardı. Ben kıza hayranlıkla bakarken kız verandadan indi, resmen Bay Crow' ın kucağına atladı ve öpüşmeye PARDON YİYİŞMEYE başladılar.

Ağzım tamamen açık kalmıştı ve hızlıca yürüyerek oradan uzaklaşmak istedim. İlk olarak o benim öğretmenimdi yani ew. İkinci olarak öğretmenini böyle görmek!!? İnsanların tabii ki özel hayatları olabilir ama böyle bir sahneye tanık olmak bende ufak bir tramva yaratmıştı. Ayrıca kim ortalıkta öyle bir şey yapar ki? Baya sokağın ortasındaydı saat sabahın 6 sı olsa bile.

Kafamı bu mide bulandırıcı düşünceden arındırmaya çalışırken ve kafamda bin türlü ses konuşurken okula varmıştım.

Bay Crow ve 'yanındaki kızı' yolda görmemiştim. Herhalde hala o yaptıkları şeye devam ediyorlardı. Tüm Londra' nın sağlığı için umarım tek oldukları bir yere gitmişledir.

Bay Crow' ın daha sonra geleceği tezine vararak müdürün odasına gittim. Annem dün akşam okul müdürümüzle işi ve yurt dışı konusunu konuşmuştu, 5 günlük izinden haberi vardı. Orası kolaydı, halletmiştik çabukcak. Ben mutlu mesut odadan ayrılacakken müdür birden 1 haftalık derslerde yapılacakları, ödevleri tüm hocalardan almamı söyledi.

Oh, daddy Ø daddy issuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin