7: Kalbindeki Kişiyi Tanımamak

892 99 36
                                    

O sabah erkenden kalkmış, banyosunu yapıp yemeğini hızlıca yedikten sonra odasına girmiş ve dakikalardır dolabını karıştırıp kendine kıyafet arıyordu. Bugün forma giymesine gerek yoktu çünkü geziye gidiyorlardı. Hava durumu bugünü güneşli gösterdiği için ona uygun bir şeyler giymeliydi ama hava aniden kapanırsa diye de endişe etmiyor değildi. Biraz daha karıştırdıktan sonra giyecek bir kıyafet buldu ve onda karar kıldı. Dolabın kapısını yerine geri sürgüledi, metal bir ses çıkararak kayarken dolabın kapısı önüne geldi ve ayna belirdi karşısında. Aynada kendine bakarken arkasındaki masada, üstünde duran turuncu kapaklı defter dikkatini çekti.

Masasına oturdu ve defteri eline aldı. Chanyeol'le samimiyet kurarak iyi mi yapıyordu? Elinde tuttuğu günlüğün sahibi zorbalığa uğramıştı ve Chanyeol eğer onun yanında olsaydı, ona destek çıksaydı belki daha farklı olurdu. Sonuçta Sehun da kendisi gibiydi, neden onu inkar etmişti? Böyle şeyler yaşamaktan korktuğu için, başka bir cevabı olamazdı. Eğer korkmasaydı bunlar olmazdı. "Bana korkusuzca yanaşıyor ama." diye mırıldandı. "Benden o kadar çok mu hoşlanıyorsun?" Defterin kapağına dokundu, açmakla açmamak arasında kararsız kalmıştı. Chanyeol hakkında bir sürü şey yazıyordu burada, atladığı sayfalarda Sehun onun hakkında öğrendiği şeyleri yazmıştı.

Kapağı açtı, ilk sayfayı çevirdi fakat vazgeçip kapağı sertçe kapattı ve çekmeceye kaldırdı. Daha değil, bunun için çok erkendi. Ona karşı gerçekten bir şeyler hissetmeye başlarsa okumalıydı, şu an sadece tanımak istiyordu onu. Bu yüzden Chanyeol'ün onunla samimiyet kurmasına izin verecekti, nereye kadar sürecekti veya sürecek miydi bunu zaman gösterecekti.

Kıyafetlerini giyip babasından para aldıktan sonra evden çıktı ve Minseok'un evine yürüdü. Bugün de onunla beraber gidecekti okula.

Arkadaşının yaşadığı apartmanın önüne geldiğinde onu aradı, Minseok hemen ineceğini söylese de on dakika sonra indi. "Günaydın!"

"Günaydın, ne kadar hızlı indin."

"Özür dilerim annem tuttu."

"Neyse, gidelim hadi." dedi Baekhyun. "Bugün okula gitmek için pek hevesli gördüm seni." Arkadaşı sinsice gülümsedi. "Ben her zaman okula gitmek için hevesliyim." dedi Baekhyun, onu kolundan çekip durağın olduğu tarafa doğru yöneltti.

Tıpkı iki gün önce olduğu gibi bugün de Minseok yol boyu bir şeyler anlatıp durdu ve Baekhyun onu dinleyip arada bir cevap verdi fakat böyle yapmasına rağmen yol boyu ona sormak istediği bir soru vardı. Dün okula gitmemişti ve Minseok'a mesaj atmayı çok istemiş ama nedense çekinmişti. Şimdi dilinin ucuna kadar geliyordu ama hâlâ soramıyordu. Neden bu kadar çekindiğine dair hiçbir fikri de yoktu. Yol boyu içinde bunun telaşını yaşayarak Minseok'u dinleyip durdu ama bir türlü ağzından çıkmadı.

Sonunda otobüsten indiklerinde Baekhyun sorması gerektiğini biliyordu. Çünkü okula vardığında Minseok'un arkadaşları yanına gelecekti ve fırsatı elinden kaçacaktı.

Durakta indiklerinde Minseok yürümeye başlamıştı ki Baekhyun ona seslenerek durmasına sebep oldu.

"Minseok?"

"Efendim."

Minseok ona döndü ve merakla suratına baktı. "Ne oldu?" dedi. "Şey," iki elinin parmaklarını birbirine kenetledi, ne zaman telaşlansa böyle yapardı. "Bir şey soracaktım."

"Sor hadi, böyle yapınca meraklandım bak."

"Ee, şey, geçen gün biz voleybol oynarken Yeri bir şey söylemişti, tüm basketbolcuların cüzdanında şey taşıdığına dair, şey,"

"Prezervatif?"

"Evet." dedi Baekhyun ve bir adım arkadaşına yaklaştı, Minseok da ona doğru yaklaştı. "Bu doğru mu gerçekten? Yeri sadece birinin cüzdanında görmüş, bu hepsinde olduğu anlamına gelmez."

Orange Diary (ChanBaek) Where stories live. Discover now