Özür Dilerim!

22 6 5
                                    

Beni de onlardan sanmışlardı ve şuan konuşmamıza dahi izin yoktu. Konuşmaya çalıştığımda başkomser denen adam beni, karakolda konuşursun diyerek daha doğrusu bana bağırarak susturmuştu.
Şu sıralar başlardan çektiğim de neydi benim.

Kollarıma ilk kez kelepçe takılıyordu ve korkmaktansa bu demir parçaları beni heyecanlandırmıştı. Galiba delirmeye de başladım şu sıralar.

Kendimi dâhi bir suçlu gibi hissederek havalı havalı yürüyordum yanımdaki polise hiçbir zorluk çıkarmadan. İlk kez karakola gidiyormuşçasına bir heyecanla yürüyordum.

Delirmemi de ceza evinde kutlarız artık. Sonuçta cebimden fazla miktarda uyuşturucu çıkmıştı. Bana inanmalarının mümkünatı yoktu. Acaba kaç yıl hapiste kalırdım? 10 ya da 20? İşim de yoktu ve paramda. Bu şekilde yemek, elektrik ve su derdi de olmazdı. Acaba cidden kendimi savunmayıp cezaevine falan mı gitseydim. Bana bulaşan kadınlara diklenir sonra da gece tuvalete yalnız gittiğim sırada beni şişleyerek öldürürlerdi belki.

Hepimizi nezarethaneye attıklarında elimizdeki kelepçeleri çözen polise dik dik bakıyordum.

"Elim acıyor daha düzgün yapasana işni."
Tabiki de bunları içimden söylemiştim.

"Beni ne zaman bırakacaksınız?"

Bana küçümseyerek baktı.
"20- 30 yıl kadar sonra."

"Dalga mı geçiyorsun sen! O saatten sonra bırakmayın mühebbet verin hepimiz rahatlayalım bari."

"Bence sizin gibilere direk idam verilmeli. Kaç insanın ölümüne sebep oluyorsunuz her zaman ve utanmadan bana kafa tutuyorsun."

"Sizin gibiler ne ya! Adam gibi iş yapamayın, sonra sizin gibiler de sizin gibiler. Daha suçluyla suçsuzu ayırt edemeyen adamlardan ne olur! Bu adam ben yoldan geçerken, beni Fenerli sandığı için bana bulaştı ve sonrasında ondan özür dilemedim diye de cebime o poşeti attı. Beni suçlayamazsınız!"

"Kapa çeneni. Yarınki sorguyu bekle! Ne diyecekseniz orada dersiniz."
Der demez beni bu sarhoşlarla aynı nezarethanede bırakıp gitti.

Bir gece burada kalcaktım resmen. Bir gece! Hepsi o gerizekalı yüzünden olmuştu.

"Sen!"
Diyerek parmağımı ona doğru doğrulttum.

"Her şey senin yüzünden oldu."

Beni takmıyordu. Hatta yattığı yerde gayet de keyfi yerinde gibiydi.

Başının dibinde belirdiğimde hele şükür paşamız gözlerini açabilmişti.

"Ne var?" Dedi düz bir sesle.

"Ne mi var? Cidden utanmadan soruyor musun bunu? Ne var öyle mi? Ne var biliyor musun senin yüzünden bir gece bu yerde kalmak zorundayım. Senin yüzünden hayatımın geri kalanını ceza evinde geçirebilirim. Şimdi polisleri çağırıp derhal benim suçsuz olduğumu söyleyecek ve gerçekleri onlara da anlatacaksın!"

Umursamaz bir ifadeyle,
"Özür dile o zaman."

En sonunda dayanamayıp boğazına yapıştım. En azından adam öldürdü derlerdi ve ben de suçumu bilirdim. Bu şekilde haklı olduğumu bilerek ceza çekemdense gerçekten katil olur öyle cezamı çekerdim.

Ama hayat her zaman istediğimiz şeyi tam anlamıyla vermiyordu bize öyle değil mi...

İki elimi de hiç zorlanmadan tuttu ve tüm uğraşlarıma rağmen kolaylıkla boğazından çekti.
Ellerimi hala avuçlarının içinde sıkıca tutuyordu. Yattığı yerden doğruldu ve oturur pozisyona geçip beni de yanına çekti.
Bu kadar güçlü olmasa kesinlikle bana zorla bunları yaptıramazdı ama kas gücü...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 07, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YaramazWhere stories live. Discover now