İlk karşılaşma

14 2 0
                                    

Gün ışığı perdenin örtemediği camdan içeriye usulca salınıyor ,ılık bir rüzgar kendini ufaktan ufaktan hissetiriyordu ,yatağımın başlığına sırtımı dayayarak gözlerimi kapattım .

Ah! Zaman ne kadar çabuk geçiyordu böyle ,daha dün bu eve yeni geldiğini hatırlıyordu.. Hayatının büyük bir bölümünün Trabzonun bir sessiz sakin bir köyünde geçirmiş ben İstanbul ' un gürültüsüne kolay alışamamıştım aradan iki ay geçmişti bu süreç içinde dayımla birbirimizi tanımaya çalışmış aklımdaki sorulara cevap bulmaya çalışmıştım ,hala kafamda bir kaç soru işareti olsa da zamana bırakmıştım .

Dayım ,o kadar tuhaf geliyordu ki kulağa.Yatağımdan kalkarak örtüsünü düzelttim ,dolabımın kapağını açarak siyah kotumu çıkarttım ,üzerine beyaz bi badi giydim ,saçlarımı hızla tarayarak tepemde at kuyruğu yaptım ,esmer yüzümde yorgunluğun emaresi göz altlarım kendini belli ediyordu ,umursamadım.Komidinin üzerindeki telefonumu alarak aşağı indim ,kaldığım ev önceki evimle kıyasla bayağı büyüktü buna da alışmam baya zaman almıştı.Aşağı inerek mutfağa girdim ,her zamanki gibi Aysel Abla mutfaktaki koşuşturmasına başlamıştı ,kapıya yaslanarak ona baktım farketmeden yüzümde ufak bir tebessüm oluşmuştu ,koyu kahve saçları başına sıkıca bağladığı yemenisinden çıkmış kısa boyu ve hafif kilosuna rağmen hızlı hareketleri gerçekten sevimliydi .
"Günaydın Aysel Abla ,yine erkencisin" bana dönen bakışları ve yüzünde oluşan gülümsemesi ile
"Tabi kuzum ,malum işleri anca bitiriyom." Başımı sallayıp tebessüm etmekle yetindim .Dolaba doğru ilerleyerek sürahiyi çıkardım bardağıma doldurduğum sudan ufak yudumlar alırken dayımın sesini işittim ."Azizee" hızla mutfaktan çıkıp salona doğru ilerledim.
"Efendim dayı" üzerinde spor kıyafetleri ile görmek beni şaşırtmışti genelde takım elbiseleri içinde olurdu ."Bugün kahvaltıyı dışarda yapalım mı ? Ne dersin? "

Sanırım hiç dışarı çıkmadığımdan olsa gerek bu fikir hoşuma gitmişti .başımı sallayarak "Olabilir dayı ,sen nasıl istersen" dayımında beni yönlendirmesi ile hızla dışarı çıktık ,kapıdaki siyah aracınnarka koltuklarına yerleştik başımı cama yaslayarak dışarıyı seyretmeye başladım .Kaç dakika geçmişti aradan bilmiyorum ama araç durunca indik ,karşımda minik ama tatlı bir restoran vardı dış cephesi bebek maviso olan mekanın dışarıdaki sandalyeleri rengarenkti ve sandalyeler renkli ve büyük şemsiyelerin altına konumlandırılmıştı biz iç kısma geçip cam kenarı bir masaya yerleştik ,siparişleri verdik ve ortamı incelemeye başladık aramızdaki sessizliği bozan amcam oldu "Azize ,alışabildin mi İstanbul'a ?"

Kahve harelerim dayımım yorgun gözleriyle kesişti "Evet ,alıştım sayılır ,farklı çok farklı bir şehirmiş"

Usulca kafasını sallayan dayım ufak bir tebessüm bahşetti bana .Sanırım dayıma çok alışmıştım ve onsuz hayatımın nasıl  olacağını düşünmek bile istemiyorum . Kahvaltılıklarımız gelmiş kısa bir süre içinde masamız dolmştu .Sessiz ve arada ufak muhabbetlerimiz eşliğinde kahvaltımızı yapmış sonrasında da gelen çaylarımızı yudumlamıştık aramızdaki sessizliği amcamın telefon melodisi bozdu sanırım önemli bir telefondu .
"Efendim Rıza ."
...
"Tamam Rıza geliyorum şimdi ,sen dosyaları hazırla"
Telefonu kapatıp hesabı isteyen amcam bana döndü."Azize acilen imzalamam gereken belgeler var ,beraber şirkete geçelim ordan da eve geçeriz "
Kafamı olur manasında salladım ve oturduğumuz masadan kalktık . Dışardaki araca bindik .

Dayımla birlikte girdiğimiz şirketin lobisine baktım ,ihtişamlı ve gösterişliydi ...Etrafta vızır vızır koşuşturan insanlar ,dayımı görünce acil bir selam verme girişiminde bulunuyorlardı..Asansörden çıkınca dayımla birlikte geniş koridoru arşınladık dayım bir odanın kapısı önünde durunca ,ona karşıdaki koltuklarda bekleyebileceğemi söyledim ,bir mahsur görmemiş olacak ki kafa sallamakla yetindi .Katın bir duvarı tamamen camla kaplıydı ve İstanbul denizi bu camlardan çok güzel duruyordu ,yavaş yavaş o tarafa doğru yürümeye başladım ,ne olduğunu anlamadan bir şeye toslayıp yere devrildim .Ah! Cidden canım yanmıştı .Gözlerimi açtım ,popo üstü yere düşmüş ellerimle yerden destek alıyordum koyu kahve uzun saçlarım yüzümün önüne düşerek görüş alanımı kapatmıştı .
"Önüne baksana kızım !" olduğum yerde hızlıca doğrulup beni deviren şahısın karşısına dikildim ,koyu kahve tutamlarımı hırsla geriye yolladım ,tam ağzımı açıp bir şey diyecekken karşımdaki erkeğin nefesimi kesecek kadar yakışıklı olduğunu  farkettim .Boyu benden bayağı uzundu.Esmer teni yüzüne vuran güneş ışığı ile parlıyordu ,uzun kuzguni saçları özenle geriye yatırılmış ve yer yer çoğu kısmı alnına düşmüştü ,çatılmış kaşlar ve onun altında mavi gözler de hırsla beni süzüyordu ,kabul yakışıklıydi ama bunun beni etkilemesine izin veremezdim .Aynı affalamyı oda yaşamış olacak ki bakışlarını baştan sona benim üzerimde dolaştırdı.
"Bana çarpan sensin ! Keşke sen önüne baksan ! " benden böyle bir tepki beklemediği aşikardı.
"Bir çalışana göre fazla cüretkârsın !"

Ah! Beni çalışan sanmıştı ona cevap vermek için açılan dudaklarım dayımın sesini duyunca kapandı .
"Azize! Bir sorun yok değil mi ? "




SAHTE MASALحيث تعيش القصص. اكتشف الآن