.36.

1.8K 100 29
                                    

Kollarımın arasında olduğum adama aşığım. Hayatımın en güzel günlerini onunla yaşıyordum, daha doğrusu o bana bu kadar güzel şeyler yaşatıyordu. Kulağıma doğru nefes alıp verdiği için hafif huylanmış yavaşça kollarının arasından dönüp yüzüne baktım. Hâlâ minik bir kedi gibi uyuyordu. Minicik dudakları, burnu ve gözleri vardı. Sonsuza dek ona böyle bakabilirdim. Hem uyurken gerçekten çok naif birisi gibi görünüyordu. Aslında o sert görünüşünün arkasında böyle bir insan olduğunu biliyordum.

Ellerimi çıplak göğsüne koyup yavaşça koluna sokuldum ve derin bir nefes aldım. Huzurum sadece şu adamın iki kolunun arasındaydı.

"Seni seviyorum koca bebek."

Yaklaşıp göğsüne bir öpücük kondurdum ve gözlerimi tekrar yüzüne çıkardım fakat uyanmış olacağını asla tahmin etmemiştim.

"Yoongi? Ne zaman uyandın sen?" Uyanık olmasına mı şaşırmalıydım yoksa çıplak olduğumuz için utanmaya başlayan kendime mi? 

"Uzun zamandır."

Bacaklarıma değen bacakları ile dudaklarımı birbirine bastırıp, bacaklarımı kendime doğru çektim. Beni bu halde görsün istemiyordum.

"Dün gerçekten iyiydin." Gözlerini kısmış ve o mükemmel gülümsemesi ile bana bakıyordu. Elimi yanağının üzerine koyup yavaşça okşamaya başladım. Dün gerçekten güzeldi. Daha önce tatmadığım bir duyguyu onunla beraber tatmıştım fakat şu an böyle konuşması utanmamı sağlıyordu. Biliyorum, dün o kadar şeyi ben yapmıştım ama o anın büyüsüyle olan bir şeydi.

"Utanıyorum, deme şöyle." Kafamı aşağıya eğip yorganı hafif kafama doğru çektim fakat karşıma Yoongi'nin çıplak vücudu çıkınca hızlıca yorgandan tekrar çıkmıştım.

"Yoongi çıplağız kalk hadi giyinelim." O ise beni sadece sırıtarak izliyordu.

"Ne var, ben biraz daha seni öyle görmek istiyorum." Yorganı göğüslerim açılana kadar açtığında kaşlarımı çatıp hemen ona arkamı döndüm.

"Ne yapıyorsun Naeun?"

"Sus, küstüm. Utandırıyorsun beni sürekli, hiç dinlemiyorsun." Arkamda kahkaha sesini duyduktan sonra yataktan kalkıp dolabıma doğru ilerlemişti. Yorganı üzerime tekrar çekip onu izlemeye başladım. Yerdeki boxerını giydikten sonra dolabımdan benim için kıyafetler çıkarıp yanıma gelmişti.

"Ben giyerim sevgilim."

"Ben giydireceğim."

Gözlerinin içine hayır der gibi baksam da kabul etmeyeceğini biliyordum. Kafamı olumlu anlamda sallayıp yavaşça yatağın ucuna doğru ilerledim. İçimdeki doluluk hissi hâlâ geçmemişti, bu biraz bana garip hissettiriyordu ve yavaş hareket etmemi sağlıyordu. Yorganın içinden çıktım ve üzerimi giyindirmesini bekledim.

Son olarak tişörtümü giydirdiğinde ayaklanıp kollarımı boynuna doladım. Gerçekten şu an ağlamak istiyordum. Ona dokunmak hayal gibiydi. Yavaşça dudaklarının üzerine bir öpücük kondurdum ve ardından çene kemiğini de öpüp tekrar gözlerine baktım.

"Teşekkür ederim sevgilim."

Ellerini belime yerleştirip kendine daha çok çektiğinde gülümsedim.

"Ağrın var mı?" Yavaşça kafamı göğsüne koydum ve sağa sola ritmik bir şekilde sallanmaya başladım.

"Hafif bir ağrım var ama o kadar."

"Doğruyu söyle." Tekrar kafamı kaldırıp gözlerine baktım.

"Doğruyu söylüyorum sevgilim, bana çok iyi davrandın."

Yüzüme uzanıp yanağımı öptüğünde ellerimi belinden çekip gözlerine baktım. Sanırım konuşmamız gereken bir konu vardı.

"Şey Yoongi..."

"Efendim Naeun."

"Konuşmanın sırası mı bilmiyorum fakat biz dün korunmadık. Bundan sonra seviştiğimizde de korunmak istemiyorum ben."

Bir bebeğimizin olması benim için hiç sorun olmazdı. Aslında onun bir parçasını taşımak ve hissetmek elbette çok güzel bir şeydir. Böyle düşünmek bile içimi bir hoş yapmıştı bir de gerçek olsa dünyanın en mutlu insanı olacağıma emindim.

Gözlerindeki ifade yavaş yavaş yok oluyordu. istemsiz onunla birlikte benim de kaşlarım çatılmaya başlamıştı. Yanlış bir şey mi söylemiştim?

"İlaç kullan Naeun bunu da mı ben söyleyeyim?"

İçinizdeki umutların bir gemide olduğunu düşünün ve yavaş yavaş o gemi batıyor, sen bir şey yapamıyorsun.

"Ne?" Ondan ayrılıp bir, iki adım geriye gittim. Ondan açıkcası bunu duymak istemiyordum. En azından bu kadar kaba bir üslupla söylemesi beni fazlasıyla üzmüştü.

"Yoongi... onu istemez misin gerçekten?"

Ciddi hali beni fazlasıyla korkutuyordu.

"Nasıl isteyebilirim baksana hayatıma?"

Gözlerim dolmaya başlıyordu ama onun karşısında ağlamak istemiyordum. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Başarılı mıydım? Sanmıyorum.

"Bunu kabul etmiyorum. Belki baba olmayı istersin, mutlu olursun diye söylemiştim fakat senin dediğine bak. Hamile kalsam da umrunda olmaz değil mi? Aldır dersin. Bu senin hayatın sonuçta."

Nefes alamıyordum. Bir şey izin vermiyor gibiydi, yaptığı şu şeye mantıklı bir şeyler söylemesini istiyordum. Kim olsa aynı tepkiyi verirdi. Bu kadar umursamaz olamazdı.

"Bir şey demek istemiyorum. İlaç kullanırsan iyi olur."

Yüzüm yavaşça ifadesizleşiyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerine baktım. Garip hissediyordum açıkcası ama bu konuşmayı yapmanın iyi hissettirmediği kesindi.

"Beni yalnız bırakır mısın?" Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip banyoya doğru yürümüştüm. Çok geçmeden kapının sesini duyduğumda dışarıya çıkıp gidip gitmediğini kontrol ettim.

Gitmişti.

Haklı olabilirdi belki de. Zorla ondan çocuk yapacak halde değildim ama o benim sevgilim Yoongi'ydi. Hayal kırıklığına uğramak ne kadar berbat bir şey.

~~

Yoongi'ye çok sövmeyin lütfen

Yoongi'ye çok sövmeyin lütfen

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.
shy ¤ mygOnde histórias criam vida. Descubra agora