3.2

4.9K 236 69
                                    


tuğkan| bu kalp seni unutur mu
-

"Girmeyecek misin?"

"Hazır değilim, galiba."

"Of sıkıldım ama Evren! Kimmiş göremiycez. Kaçacak işte kız! Giriyorum ben."
Derin bir nefes aldım. Sanırım hazırdım. Kediyi görmeye...

Kafeye içimdeki huzursuzlukla girmiştim. Etrafı süzdüğümde çok kişi olmadığını fark ettim. Hatta bizimkiler hariç iki masa doluydu.
Birinde -tahmin ettiğim kadarıyla- bizden 5-6 yaş büyük 4 kişi oturuyordu. İkinci masadaysa bizim yaşlarımızda olan erkek bir grubun olduğunu gördüm.

Derince iç çektim. Kaçırmıştım. Hafif yüzüm asılsa da bizimkilerin olduğu masaya ilerledim. Doğan ve Dicle birbirlerine kötü kötü bakıyorlardı. Artık Doğan ne yapmışsa Dicle fazla kızmıştı galiba.

"Sonunda geldiniz!"

"İşimiz çıktı ya, ne yapalım?"

"Başka bir yere gidelim ya. Beni bastı burası."
Doğan, Dicle'nin laflarını garip bir ses tonuyla tekrar ederken masaya Gamze geldi. O hep burada mıydı?

"Gelmişsiniz."

"Geldik geldik de, Dicle bir gelsene benle ya."
Dicle daha ne olduğunu anlayamadan Asal onu lavaboya koşar adımlarla götürmüştü. Hepimiz bu duruma anlam veremesek de boş vermiştik. Kızsal bir şey olabilirdi sonuçta.

"Ee Evren, neden bu kadar geç kaldınız?"
Doğan da yerinde doğrulmuştu. Soruya ne cevap vereceğimi düşünüyordum. Sonuçta Doğan, kediyi öğrenmişti ama Gamze -eğer kedi değilse- kedinin varlığından bihaberdi.

"Hiç öyle. Asal hazırlanamadı."
İkisi de kafasını salladı. Ama sanırım şüphelenmişlerdi.
Doğan'a acilen son olaydan bahsetmem gerekiyordu.

"Bora gelmeyecek mi?"

"Mal uyanamamış daha. Biz başka yere geçersek ona konum atarız."
Başımı salladım. Bir ara Bora'ya da bahsetmem gerekiyordu.

Kızlar lavabodan geldikten sonra sahile inmiştik. Bora da evinden gelmişti yanımıza.

Buna ihtiyacım vardı. Sahil bana hep iyi gelmişti fakat en son annemi rüyamda gördükten sonra gelmemiştim.

Bizimkiler kendi aralarında bir şeyler tartışırken - denize çok uzak olmadan- kumlara oturdum. Yanıma birinin oturduğunu hissetmiştim ama bakmamıştım. Konuşmadı ilk, sonra sanki bir çırpıda söylemek istiyormuş gibi hızlıca konuştu.

"Ne düşünüyorsun?"

"Efendim?"

"Şu an ne düşünüyorsun?"

"Hiç." Gözlerinin içine bakıp devam ettim. "Küçükken yanlışlıkla boğuluyordum, onu hatırladım."
Yalan söylemiştim. Ama Gamze'nin düşündüklerimi bilmesinden çekinmiştim. Yüzüne karşı 'sen kedi misin?' diyemezdim.

"Küçüklüğünden pek bahsetmiyorsun."

"Hatırlamıyorum çünkü. Yani çoğu zamanı hatırlamıyorum."

"Anladım."
Bizimkiler de yanımıza gelmişti. Konuşmamız da bitmişti zaten.

"Pamuk şeker isteyen var mı?"
Herkes Asal'a yanıt verince bende kafamı 'hayır' der gibi salladım. Kızlar yanımızdan kalkınca pamuk şeker almaya gideceklerini fark ettim.

"Evren'in anonimi var!"
Duyduğum şeyle şok olurken Doğan'a baktım. Bora'ya birden bu konuyu açmasına şaşırmıştım. Ben de söylemeyi düşünüyordum ama en azından kendi aramızda olduğumuz bir zamanda daha iyi olurdu.
Bora, bana ve Doğan'a bir şeyler sıralarken telefonuma art arda mesajlar gelmişti.

öhücük [texting]Where stories live. Discover now