Bölüm 2

1.5K 134 142
                                    

"Hadi ama biraz daha hızlı ol Faruk, bir an önce gitmeliyiz."

Karakoldan arayıp kardeşini bulundu haberinin üstünden tam yarım saat geçmiş öğle vakti olması trafiğin yoğunluğu derken bir türlü karakola ulaşamamıştık. Düşünüyorum da eğer trafik polisleri çevirme yapmasa belki de kardeşim hiç bulunmayacaktı.

"Az kaldı Kerem Bey iki dakikaya oradayız." Demesinin üstünden de iki dakika geçmiş ve biz hala orada olamamıştık. Cenk'i gözlerimle görmedikten sonra asla sakinleşemeyecektim. Aradan bir dakika geçmişti ki önce karakol sonra da magazin ordusunu görmüştüm. "Siktir, bunların buradan ne işi var?"

Ben kendi kendime söylenirken merdivenlerden inen kardeşimi gördüm fakat o da neydi? Yanında ki kız da kimin nesi oluyordu. Araç durunca arabadan inerek kapının önünde durup öylece kaşımdaki ikiliye baktım. Onlar beni görmese yüzlerini buradan çok net seçebiliyordum.

"Cenk Bey evlendiğiniz doğru mu?" İşittiğim sorunun ardından dişlerimi sıktım. "Cenk Bey sevgiliniz hamile olduğu için mi erken evlendiniz?" Ne evlenmesinden bahsediyorlardı bilmiyordum ama burada donup kalmam her şeyi daha da kötüleştirdiğinin farkındaydım.

"Evet, bütün duyumlarınız doğru biz evlendik." Evlendik mi? Faruk yanıma gelince şok içinde ona bakıp tekrar kardeşime döndüm. Yanında manken gibi duran kadının elini tutup havaya kaldırmış sonra da elini dudağına götürerek öpmüştü. Hayır, bu aptal sarışınla evlenmiş olmazdı.

"Kerem Bey müdahale etmeyecek misiniz?" Faruk'un sorusuyla kendime gelerek ona baş işareti yapıp kardeşimi buraya getirmesini emrettim. Bende magazinciler tarafından fotoğraflanmamak için tekrar araca binip yumruk yaptığım ellerimi biraz daha sıktım. Az önce ki şahit olduğum şey gerçek olmazdı değil mi?

Aradan çok geçmemişti ki sesler arabaya doğru yoğunlaşmış kapı açılınca önce Cenk arabaya binmiş daha sonra da elini bırakmadığı kadın binmişti. Cenk bana gülümseyip merhaba abi derken bakışlarımı sarışın kadına yönelttim. Bana masum bakışlar atıp başını öne eğmişti. "Faruk hızlı ol." Kapının sürgüsü kapanınca artık sesler kulağımı çınlatmıyordu. "Abi küs müyüz?" Cenk'in sorusuyla bakışlarımı ona diktim buraya gelirken kardeşime sarılma hayalleri kuruyordum şimdi ise hesap sormaktan başka aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Tabi bununda bir zamanı vardı.

"Eve kadar bekle Cenk eve kadar bekle." Demiştim. Bu konuyu aptal sarışının önünde konuşmayacaktım. Hatta onu direkt arabadan aşağıya atma hissi oluşsa da ellerini bir görmek beni durduruyordu.

"Konuşalım abi ama önce karımla tanışmanı istiyorum karım..."

"Sana eve kadar sabret dedim Cenk eve kadar sabret!" Cenk her sinirlendiğinde dudağını dişler kanatana kadar uğraşırdı bende devam etmemesi adına bakışlarımı dışarıya yönelttim. Şimdi burada ikisini de pataklamak vardı da ama önce gerçekleri öğrenmem gerekiyordu. Tabi o süre zarfına kadar da olayları sindirmem. Kız ağzından bir şeyler mırıldanınca Cenk "Sorun yok Mercan."demişti. Demek küçük hanımın adı Mercan... Evet, sorun yok Mercan Hanım tabi şimdilik bakalım eve gidince hasta olan kardeşimi kandırmanın hesabını verebilecek miydin?

Yol boyunca ya sabır çekip durmuş. Sonunda eve gelip arabadan inerken "Hemen çalışma odama gel Cenk." Diyerek bir hışımla arabadan inerek yine aynı sinirle nasıl geldiğimi bilmeden çalışma odama girmiştim. Ben tam beş dakika boyunca Cenk'in gelmesini bekleyerek bir aşağıya bir yukarıya gitmekten neredeyse çalışma odasını tavaf etmiştim.

Kapının açılıp içeriye Cenk'in girmesiyle kükredim. "Hemen bir açıklama yap hemen!" Haslığını göz ardı edebilsem kesinlikle bir temiz dayak atardım. Cenk kapıyı kapattıktan sonra karşıma geçip ellerini birbirine sürttü.

ŞAN KIZI ~ DEVAM EDİYOROnde histórias criam vida. Descubra agora