8

2K 322 71
                                    

"Jisung! Sakın elimi bırakma, genç yaşımda ölmek istemiyorum ben!!!"

Ben telaştan ağlama kıvamına gelmiştim, Jisung ise bana gülüyordu. Tabii ki onun için hava hoştu! Burada canı tehlikede olan ve tükenmiş olan bendim!

Öğretmenimiz bize güvenilmenin yolunun güvenmekten geçtiğini söylemişti. Eğer insanların bize güvenmesini sağlamak istiyorsak biz de güvenmeyi öğrenmeliydik. Kulağa çok mantıklı gelmişti, ne yapacağımızı duyana kadar.

Birimiz üstteydi (ki bu kesinlikle ben değildim) ve altta olanın bacaklarından tutarak onu aşağı sarkıtıyordu. Aşağıdaki kişi ise (bu bendim işte) akla gelebilecek en son şeyi yapıyordu. Yapboz. Parmaklarımız zemine zor yetişiyorken bize sırf daha uzun sürmesi için yapboz yaptırıyorlardı. Melek okuluna gidecek olsanız aklınıza düşüp kafa üstü çakılma tehlikesi altında yapboz yapacağınız gelir miydi?

"Jeongin ben bırakmasam bile kollarım bırakacak, acele eder misin?!"

"DENİYORUM!- Yani, deniyorum. Bağırdım için özür dilerim."

Jisung iç çekmiş ve beni tekrar yukarı kaldırmak için çekmişti. Diğer çiftlerin arasında sanırım en sonlara kalanlardandık. Bunun sebebi ise benim KISA olmamdı. Yani Jisung'a güveniyordum ama bunun için yapabilecek bir şeyim yoktu. Bu nasıl güvenimizi ölçüyordu ki?!

Yapbozun son parçasını koyduğum sırada birden bire aşağı düşer gibi olmuştum. Küçük bir çığlık atmış ve Jisung'a bakmaya çalışmıştım.

"Ne oluyor?!"

"Bilmiyorum! Kayıyorsun!"

O beni yukarı çekmeye çalışıyordu ama gittikçe onun da dengesi bozuluyordu. Bu gidişle o da düşecekti. Ben en azından yere yakındım. Düşerse onun canı daha çok acırdı.

"Jisung! Bırak beni, sen de düşeceksin!"

"Olmaz! Düşmeni istemiyorum!"

O beni bırakmamakta ısrar etmişti ama bacağımın bir ellerinden kaymıştı. Diğer bacağımı tutmaya devam ettiği için dengesini koruyamamış ve benimle birlikte aşağı düşmüştü.

Birden bire herkes başımıza toplanmıştı. İyi olup olmadığımızı soruyorlardı. Yerden hafif bir ağrıyla kalkmıştım. Onlara sorun olmadığını söylerken karşımda dikilin öğretmenimizi görmüştüm.

"Tek yere düşen sizsiniz Jeongin."

Kafamı eğmiştim. Niye derslerin bu kadar kötü geçtiğini anlayamıyordum. Jisung'un da benimle aynı düşündüğüne emindim.

"Ama tuhaf bir şekilde... Başarısız değildiniz. İkiniz de birbirinizin iyiliğine öncelik verdiniz. Jisung düşeceğini bile bile seni tutmaya devam etti. Siz de geçtiniz dersten."

Tamam, bu tuhaftı. Yanlışlıkla ders geçmiştik.

Y/N: Arkadaşlar ben şu an ne yazıyorum ne anlatıyorum bilmiyorum. Yazacak hiçbir şey gelmedi aklıma bu bölüm için...

😇 ✨  😈 ✨  🌬️ ✨  👻 ✨

Bugünkü derslerin sonunda odamıza gelebilmiştik. Jisung gelir gelmez kendini yatağa atmış ve uyumaya başlamıştı. Felix ders kitaplarını açmış ve tekrar yapmaya başlamıştı, bende yere uzanmış ve tavanı izlemeye başlamıştım. Ders çalışasım yoktu ama direkt yatıp uyursam da kendimi suçlu hissedecektim.

"Felix..."

"Efendim?"

"Her şey beklediğin gibi mi?"

Dediğim şeyle Felix kalemini bırakmış ve bana dönmüştü. Ne dediğimi anlamadığı belli oluyordu.

"Yani... heyecanlı olacağını sandığım şeyler öyle değil. Sıradan olacağını sandığım şeyler ise çok heyecanlı. Dersler çok daha etkileyici, şaşırtıcı olur diye düşünmüştüm ve öğrencilerin sakin ve sıradan olacağını hayal etmiştim. Oysa ki tam tersi. Şeytanları daha önce hiç görmemiştim ve yeteneklerine şahit olmamıştım. Hyunjin'in yaptığı bazı şeyleri anlamlandıramıyorum. Ayrıca Jisung'un hayalet yanı alışılmadık. Elflerden çok az bahsedildi ve onlardan hiç görmedik, neden?"

Felix bana gülümsemişti, beni anladığını biliyordum. Bu okula geldiğimden beri çok şey yaşanmıştı. Hem benim için Felix için.

"Benim de bu farklılıklar ilgimi çekiyor. Hyunjin ve Changbin çok farklılar. Birisi tamamen gururlu ve kararlı diğeri ise zaptedilmez ve umursamaz. Yine de ikisinin de amacı aynı. Ya da Jisung'la beni karşılaştırabilirsin."

Kıkırdamıştık ikimiz de. Jisung iyi olsa da sorumluluk sahibi ve sakin olduğu söylenilemezdi.

"Ben de elfleri merak ediyorum. Onlar en zeki varlıklar. Ayrıca çok güzeller. Onları gerçekten görmek istiyorum."

Bir süre daha Felix'le konuşmuş ve yatağa uzanmıştım. Onu dersinden alıkoymak istemiyordum. Ben de Jisung gibi yapmaya karar verip gözlerimi kapamıştım.

bu boş bölümü affedin lütfen cidden yazacak bir şey yoktu aklımda
bir sonraki bölüm için güzel şeyler planlıyorum ama merak etmeyin

birkaç gün önce go live adındaki yeni kitabımın tanıtımını yayımlamıştım
lütfen gidip tanıtıma bakın ve fikir belirtin, devam edip etmeyeceğime karar verebilirim böylece

challenge me mate (hyunin)Where stories live. Discover now