11.Bölüm: Arhavi

321 18 5
                                    

Kahvaltı yapmaya başladığımız zaman hava çok güzeldi

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

Kahvaltı yapmaya başladığımız zaman hava çok güzeldi. Hafif esiyor ve karanlıktı. Karanlık, Karadeniz'in tüm her yerini sarıp insanları umutsuzlaştırıyor ama sonra yeşilliklerini gösterip mutluluklarını zirveye taşıyordu.

Ayşe'ye ve Makbule teyzeye veda ettik. Yolumuz uzunmuydu bilmiyorum ama yolculukları seviyordum.

Uçsuz bucaksız ağaçların önünden geçtiğimizde Karadeniz'in bize hediye ettiği bu güzel ağaçları izlemeye başladım.

Efra "Affetmeyecek misin beni?"diye sordu. Aramızda İlyas vardı ve ona bakmadım.

Benim affetmediğim o değil kendimdi. Kendimi affetmeyi beceremiyordum. Efra'yla küsmemiştim ki sadece kendimle olan savaşımı yenemiyordum.

Yağmurumdan sonra gökkuşağımı fark ettim. Hayallerimi gerçekleştirmek için kalbimdeki renklerden birini, zihnim boya fırçasıymış gibi aldı ve hayallerimi boyamaya başladı.

Sonra öyle bir şey yaşandı ki o boya fırçası zihnim tarafından kırıldı ve kalbim tarafından yok oldu.

Umutlarımız azalınca hayat çekilmiyormuş ama ne olursa olsun insan hayallerinden vazgeçmemeliymiş. Farklı virajlardan geçtikten sonra da aynı hayale ulaşılabiliyormuş. O zaman hayatını geri alıyor insan. Bende bunu yapmak için yola çıkmıştım.

Efra'ya "Ortada affedilecek bir şey yok. Seninle küs değilim. İstediğini yapmakta özgürsün. Bizim karışma hakkımızın olmadığını unutmuşum."dediğimde yüzünün aldığı ifade tuhaflaştı.

"Sana küstüğümü sanma. İnsan, kardeşine küsebilir mi sadece kırılabilir o kadar."dedim.

"Abla ya gerçekten çok mı kırıldın? Boşboğazlık ettiğim zaman sen beni genelde sallamıyordun. Şimdi niye sallıyorsun ki?"dediğinde gözleri doluyordu.

"Efra, sana kırılmamın sebebi bana ettiğin sözler değil." YALAN.
"Benim kırıldığım nokta bana bunları söyledikten sonra prim verdiğin kişilerin benden aşağı kalır olmaması. Onlara yüz verip konuşmasını biliyorsun. Bana gelince niye olay çıkartıyorsun?"dedim. Son sözlerim doğruydu.

Söyleyecek söz bulamadığından susuyordu. Ağır ceza mahkemesi olan beynim onu ağır yargılıyor, kalbimde olan notlar sayesinde zihnimin hapsine atmıyordu.

Gerçekten onu sevdiğimi göremiyor ve aptal kız arkadaşlarına yüz veriyordu. Hepsi de arkasında kuyu kazacak insanlardı.

Asel'i sevmiyordum çünkü kendini bir şey sanan havalı bir insandı. Ona yardım ettiğimde bile teşekkür etmeyi becerememişti. Bundan aciz insan, genelde vicdan konusunda da acizdir.

Doğu Karadeniz TuruOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz