first and last

459 69 62
                                    

°°°·.°·..·°¯°·._.· 𝕃𝕠𝕧𝕖 ·._.·°¯°·.·° .·°°°

Bitmiş sigarasını, küllüğe bastırıp söndürdü ve diğer sigaraların yanına attı. Nereden baksanız bir paket sigara içmişti o gece.

Önündeki kimi dolu,kimi boş,kiminin üzerinde ise yalnızca yayılmış mürekkep lekeleri olan kağıtlara göz attı.

Nakahara Chuuya, öyle bir insandı ki, adına binlerce şiir yazılabilirdi.

Hatta yalnızca kendisine değil, saçlarına, gözlerine, dudaklarına hatta ince,uzun,narin parmaklarına bile şiirler yazılırdı.

Dazai Osamu,onu saç diplerinden parmak uçlarına kadar seviyordu çünkü.


Ah o gözler.. Gökyüzünden kopup gelmiş bir parçaydı sanki. Aynı zamanda deniz suyu kadar soğuk bakışları vardı.

Ama denize girdikten sonra suyun soğukluğuna alışırdınız.

Dağınık kağıtların yanında duran mavi tükenmez kalemi eline aldı. Mürekkebi ucundan çıkmış ve kalemi kaplamıştı. Kağıtların bazılarının üzerinde mürekkep lekeleri olmasının sebebi bu olmalıydı.

Eline bulaşan mürekkebi umursamadan,kalemi iki parmağını arasına aldı ve yazmaya koyuldu.

Uzun zamandır Chuuya'ya yazdığı şeyleri götürmemişti.

"Kalbinin tenha yerlerinde kaybolup, üşüyen kalbime sarılmanı isterdim."

Yazdığı her kelime kalbine bin kilo ağırlık yüklüyormuş gibi hissettiriyordu. Bazı şeylerin üstesinden gelmek gerçekten zordu.

Yazdı,saatlerce yazdı. Yazdığı hiçbir şeyi beğenmediği halde yazmaya devam etti. Chuuya gittiğinden beri düzgünce kalem tutmayan parmakları uzun zaman sonra bir şeyler yazabilmişti. Fakat kendini ne kadar zorlarsa zorlasın, Chuuya'ya yazdığı eski şiirlerin yanında bunlar o kadar iğrenç kalıyordu ki...

Oysa şimdi daha iyilerini yazmak zorundaydı.

"Gözlerindeki tüm okyanusları aşıp,yeni yerler keşfedebilirdim."

"Ama o okyanusları aşmayı bile beceremedim ki."

Yüzünü elleri arasına aldı ve kahverengi gözlerden süzülen yaşları saklamaya çalıştı. Aslında saklaması gereken kimse de yoktu ki yanında. Kendisinden bile utanacak hale gelmişti artık.

Saat gecenin kaçıydı hiçbir fikri yoktu. Buna rağmen, masanın üzerindeki kağıtların çoğunu ve bir şişe şarabı eline aldı ve havanın soğukluğuna rağmen, yalnızca üzerindeki tişört ile kendini dışarı attı. Koşuyordu,koşuyordu,ciğerlerindeki tüm hava tükenene dek koşuyor,soluklanmak için kendine vakit vermiyordu.

Rüzgar yüzüne öyle sert çarpıyordu ki,sanki elle tutabildiği katı bir madde gibiydi o an. Rüzgarın kendisine savurduğu tokatların onun cezası olduğunu düşündü,yoluna devam etti. Duramazdı. Durmamalıydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 02, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

❝ℓσvε❞|SoukokuWhere stories live. Discover now