12. Bölüm

205 29 2
                                    







Anne ve Henrietta ertesi sabah ilk kalkanların kendileri olduğunu görünce kahvaltıdan önce yürüyerek sahile inmeye karar verdiler. Güneydoğudan esen hafif rüzgârın suları, böylesine dümdüz bir kıyının izin verdiği ölçüde görkemlice yükseltmesini izlemek için kumsala gittiler. Sabahın güzelliğini övdüler, denize hayran oldular, ferahlatan esintinin tadını çıkarttılar ve sustular, ta ki Henrietta birdenbire,

"Ah, işte! Birkaç istisna dışında deniz havasının insana iyi geleceğine eminim," diyene kadar. "Geçen ilkbahar geçirdiği hastalıktan sonra Dr. Shirley'ye de büyük yararı dokunduğuna hiç kuşku yok. Bir ay Lyme'da kalmanın ona kullandığı bütün ilaçlardan daha iyi geldiğini; denize yakın olunca kendini hep gençleşmiş hissettiğini kendisi de söylüyor. Sürekli deniz kenarında yaşıyor olmayışının çok yazık olduğunu düşünmeden edemiyorum. Bence Uppercross'tan taşınıp Lyme'a yerleşmeli. Sen de öyle düşünmüyor musun, Anne? Sence de yapabileceği en iyi şey bu olmaz mı, hem kendisi hem de Mrs. Shirley için? Mrs. Shirley'in burada kuzenleri var, biliyorsun, bir sürü de eşi-dostu; onu neşelendirirler, hem eminim ki kocası bir kriz daha geçirecek olursa tıbbi yardıma kolaylıkla ulaşabileceği bir yerde yaşamaktan da memnun olur. Aslında, Dr. ve Mrs. Shirley gibi hayatlarını başkalarına iyilik ederek geçirmiş insanların son günlerini Uppercross gibi bir yerde harcamalarını pek üzücü buluyorum, bizim aileyi saymazsan orada dünyanın geri kalanından tamamıyla kopuklar. Keşke Dr. Shirley'in arkadaşları ona bunu önerseler. Gerçekten de bunu yapmaları gerekir. Kilise'den izin alma konusuna gelince, onun yaşını ve kişiliğini düşününce bunun bir sorun olmayacağını sanıyorum. Yalnızca, kilisesini bırakıp gelmeye kendisi razı olur mu, onu bilemiyorum. Öyle disiplinli, o kadar işine bağlı ki! Sen de bu kadar bağlılığı biraz fazla bulmuyor musun, Anne? Bir din adamının başka birinin de pekâlâ yerine getirebileceği görevler yüzünden sağlığını feda etmesinin bir vicdani yanılgı olduğunu düşünmüyor musun? Hem Lyme'dayken, Uppercross'tan yalnızca otuz beş kilometre uzaklıkta olacağı için insanların herhangi bir yakınmaları olursa bundan haberi de olacaktır."

Anne bu konuşma boyunca birkaç kez kendi kendine gülümsedi, tıpkı genç adamın duygularını paylaşmış olduğu gibi bu kez de genç kadınınkileri paylaşarak yardımcı olmak amacıyla yaklaştı konuya, gerçi bu kez daha az yararı dokunacaktı, zira Henrietta'nın söylediklerini onaylamak dışında ne yapabilirdi ki? Konuyla ilgili söylemesi mantıklı ve yerinde olacak her şeyi söyledi; Dr. Shirley'in dinlenmesi gerektiği konusunda Henrietta'ya katılıyordu; doktorun, dinamik ve saygın bir genç adamı yatılı yardımcı olarak tutmasının ne kadar iyi olacağını, hatta bu yatılı yardımcının evli olmasının daha da iyi olacağını söyleyecek kadar da ince davrandı.

Arkadaşından son derece memnun kalan Henrietta, "Keşke Lady Russell, Uppercross'ta yaşasaydı ve Dr. Shirley ile yakın olsaydı. Onun herkesi etkileyebilen bir kadın olduğunu hep duyarım! Ona bir insanı her şeye ikna edebilecek biri gözüyle bakmışımdır hep! Ondan korkuyorum, bunu daha önce de söylemiştim sana, bayağı korkuyorum çünkü çok zeki ama aynı zamanda çok büyük saygı da duyuyorum, keşke Uppercross'ta onun gibi bir komşumuz olsa," dedi.

Henrietta'nın minnetini gösterme şekli Anne'i eğlendirmişti; olayların gidişatı ve Henrietta'nın yeni görüşleri sayesinde dostunun Musgrove'lardan birinin gözüne girmesi de hoşuna gitmişti; ancak alışılmış bir karşılık verecek ve Uppercross'a da böyle bir kadın gelmesini dileyecek kadar zaman bulmuştu ki, Louisa ile Yüzbaşı Wentworth'ün kendilerine doğru geldiğini görüp bir anda konuşmayı kestiler. Onlar da kahvaltı hazır oluncaya kadar bir gezintiye çıkmışlardı ama çok geçmeden Louisa bir mağazadan alması gereken bir şey olduğunu anımsadı ve hep birlikte geri dönüp kasabaya gitmelerini önerdi. Hepsi Louisa'nın isteğini yerine getirmeye hazırdı.

İknaWhere stories live. Discover now