5- Is it real or dream?

2.2K 83 32
                                    

Üzerimdeki giysiler teker teker bedenimi terk ederken arka planda Fly me to the moon çalıyordu. O da beni yıldızlar kadar çıplak bırakınca bana döndü. Elindeki şaraptan bir yudum aldı. Sonra kadehte kalanları üzerime döktü.

" Ay ışığı, şarap ve en sevdiğim kadın."

----------

Annem dediği gibi evi satmıştı ve parasını üzerime geçirmişti. Benim yurda gönderileceğimi düşünmüştü belki de. Zaten biliyordu kimsemiz yoktu.

Bugün yetkililer beni evimden almaya geldiğinde eşyalarımı, özenerek katladığım giysilerimi, annemden ve babamdan kalan birkaç parça eşyayı arabaya koydular. İşte gidiyordum. Ocean, Calum ve özellikle de Ashton veda etmeye gelmemişti. Belki de henüz arkadaşları olamamıştım onların.Luke ile sarıldık. Michael ile de. Yaşlı gözleriyle bana bakıyorlardı.

Onlara onları sevdiğimi söyledim. Tam arabaya bineceğim sırada Luke hıçkırarak ağlarken yanıma geldi ve ben de geri inip ona sarıldım. Ne kadar böyle durduk bir fikrim yoktu. 3 dakika 5 dakika 7 dakika...

Luke benim ağabeyim gibiydi, kardeşim gibi ikizim gibi. Hayatımın zorlu dönemlerinde yanımda olan her şeyimi bilen kişiydi Luke.

Kollarımız yavaşça birbirinden ayrıldı ve yeniden arabaya ilerledim. Tam kapım kapatılacağı zaman bir korna sesi duyup kafamı dışarı çıkardım. Kulağıma küfürler dolarken bunun Calum'dan başkası olamacayağını anladım. Ah asyalı...

O inip bana doğru koşarken ben de arabadan indim. Görevli kadın göz devirdi.

Calum ollarını bana dolayıp beni etrafında döndürdü. Bunu yaparken kulağıma fısıldadı. "Birazcık beklemen gerek,güzelim. Sonra yeniden kavuşacağız" dedi ve beni yere indirdi. Reşit olmama 5 ay vardı. Koskoca 5 ay. Sonra karşımda dikilen mavi saçlı kıza baktım.

" Alyssa, beni görmeden gidebileceğini düşündüysen yanılmışsın." dedi bana sarılırken. Ben de gülümseyip ona sarıldım. Belki Ashton da gelir umuduyla arkama baktım. Ama sokak boştu. Görevli kadın artık beklemekten sıkılmıştı. Onlara el sallayarak arabaya bindim. Ve onlar gözden kayboluncaya kadar el sallamayı bırakmadım. Sonra yine göz yaşlarım yerini aldı.

-------------

Yurdun önüne geldiğimizde görevli kadın eşyalarımı taşımama yardım etti. Yurt dışı gri renk olan eski bir binaydı. Ürkünç duruyordu. Oda tarzı bir yere geldiğimizde kadın eşyalarımı resmen fırlatırcasına yere attı. Sonra beni bileğimden tutup bir yere sürükledi.

" Merhaba şekerim, ben müdüreniz Crystal Leigh. Bana Bayan Leigh diyeceksin. Yurttan sakın kaçmaya kalkma. Kaçamazsın." Sonra iğrenç gözleriyle beni süzdü.

" Sana güzel bir fiyat isteyeceğim. Şimdi odana geri dön. Ve sakın kimseye karşı çıkma. Ne denilirse onu yapacaksın."

Fiyat derken, burada çocukları mı satıyorlardı? O zaman kafama dank etti. Burası yurt adı altında bir genel evdi. İşte şu an mavi olan hayatım kararıp, siyaha döndü.Görevli kadın beni kolumdan tutup, odama geri sürükledi ve kapıyı kapattı. Ranzanın alt kısmına girdim. Gözlerim acımasına rağmen yine ağlamaya başlamıştım. Nasıl bir yere düşmüştüm ben böyle? Ve beni kurtaracak kimsem yoktu.

O yüzden biraz olsun mantıklı düşünmemi sağlaması için uyumaya karar verdim.

---------

Buradaki günlerim uyu uyan yemek ye geri yat şeklinde geçiyordu. Sadece bir hafta olmuştu ya da biraz fazla. Ama buradaki kızların elinden zor kurtulmuştum. Kendimi odama kilitleyerek. Size iğrenç bir şey söyleyeyim bize hergün gelip bilmediğim iğnelerle ilaçlar yapıyorlardı. Akşam üzeri olduğunda görevli kadın yanıma geldi. Beni yemekhaneye sürüklemesini beklerken, üzerime bir giysi fırlattı. Elime aldığımda kırmızı simli bir elbise olduğunu gördüm.

"Bunu giymen için 2 dakikan var." dedi ve kapıyı çarptı. Üzerimdekileri hızlıca çıkarıp elbiseyi giydim. Ona elbise demek yanlıştı. Ben bile iç çamaşırımın gözüktüğünden emindim. Sonra yine kapı açıldı ve kadın beni yine sürüklemeye başladı.

" Çok şanslısın buradaki ilk haftan ama şimdiden sana müşteri çıktı. " dediğinde ağlamamak için kendimi sıktım. Artık umudum bitmişti galiba, yolun sonu burasıydı. Arkadaşlarımı göremeyecektim. O iğrenç şıllık müdürün odasına girdik.

"Ah işte en değerli parçam Alyssa geldi, evet istediğiniz gibi bakire. Fiyatta da anlaştığımıza çok sevindim efendim. Evet istediğiniz gibi kullanabilirsiniz, artık tamamen size ait." dedi iğrenç yapmacık bir şekilde resmen şu an bir adama satılmıştım. Adamın sırtı bana dönük olduğu için kim olduğunu göremiyordum. Ayağa kalktılar, el sıkıştılar ve adam bana doğru yürüdü. Görevli kadın başımı aşağıya doğru bastırdığı için hala kafamı kaldırmamıştım. Adam beni omzuna çanta asar gibi astı. Adamın kalçasıyla yüzyüze gidiyordum. Ama hala yüzünü görmemiştim veya kim olduğunu bilmiyordum. Bildiğim tek şey kokusunun aynı Ashton gibi olduğuydu. Gözlerimi kapattım ve bu anın biran önce bitmesini bekledim.

Midem bulanıyordu ters bir şekilde durmaktan. Görevli kadınlardan biri elinde eşyalarımla yürüyordu. Binanın dışına çıktığımızda sevinmem gerekiyordu ama biraz da üzgündüm.

Bir arabanın önüne geldiğimizde adam beni diğer eliyle kapıyı açıp beni öne oturttu. Hala lanet yüzünü görmemiştim. Tanıdık koku burnuma doldu. Araba da aynı Ashton gibi kokuyordu. Araba zaten Ashton'un arabasına benziyordu. Ama böyle benzerlikler olabilirdi. Bagaja eşyalarım yerleştirildi. Sonra kapanma sesini duymamla içimi bir korku kapladı,işte geliyordu...

Şoför tarafi açıldığında gözlerimi kucağıma diktim. Üzerimde o şıllık elbisesi vardı. Beyaz bacaklarımı izledim. Araba hareket etmeye başlamıştı. Hiçbir şey demeden arabayı sürüyordu.

Bacağımda bir el hissetmemle, gözlerimi sıktım.

" Lütfen bana dokunmayın." dedim dişlerimi sıkarak. Bir anda araba durdu ve kendimi adamın kucağında buldum. Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Sanki onu görmezsem, kabullenmesi daha kolay olacaktı.

Adamın bir elini çıplak bacağında diğerini de yanağımda hissettim. Elbise, pardon elbisemsi şey belime kadar sıyrılmıştı.

Parmakları bacağımı okşarken yanağımı öptü.

" Gözlerini aç Alyssa."

Bu ses Ashton'un sesine benziyordu. Hayır. Bunlar delirmek üzere olan beynimin bana oynadığı bir oyundu. Sabah uyandığımda başka birinin yanında olacaktım.

Ama duyduğum sesi dinleyip, gözlerimi araladım. Ashton karşımda duruyordu. Ve ben de onun kucağında.

" Küçük kızım için her şeyi yaparım demiştim." dedi yavaşça.

Gözlerimi kapatıp bir daha açtım.

" Sen-sen gerçek değilsin. Sabah yanımda istemediğim biri olacak. Galiba deliriyorum." dedim ağlamaya başlarken. Ashton'un halüsinasyonunu görecek kadar delirmiştim.Yüzümdeki ellerimi çekip, kendi elleri arasına aldı.

"Hayır delirmedin Alyssa. Buradayım." dedi ellerimi öperken.

Ağlamaya devam ederken kafamı iki yana salladım.

" Bu yine verdikleri bir ilacın etkisi olmalı. Kafam bana oyun oynuyor."

Kafasını iki yana salladı.

" Alyssa ben buradayım. Uyuman gerekiyor. Eve geldiğimizde seni uyandıracağım." dedi beni koltuğuma geri koyup, kemerimi takarken.

Yorgunlukla gözlerimi kapadım. Göz kapaklarım daha fazla dayanamıyordu. Ve biliyordum uyandığımda yine o soğuk yurt odasında olacaktım. Ya da tanımadığım birinin yatağında...

--------------

Herkese merhaba bok gibi bir yerde kesip sizi meraktan öldürmek istedim <3

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen!!!

Sizce Ashton gerçek miydi yoksa Alyssa hayal mi görüyor??

Will you be my daddy? | IrwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin