24 September (Thu) / 08.25 PM

1.9K 247 351
                                    

"Bu hafta hava çok iyi, böyle giderse ders çalışmayı da bırakacağım." dedi Harry. Restoranın terasında, iki kişilik salıncakta oturuyordu. Başını Louis'nin omzuna koymuş gökyüzünü izliyordu. Her yere serpiştirilmiş olan mumların birkaç tanesi rüzgarla sönmüş, geri kalanı ise eridiği için düzgün şeklini kaybetmişti.

"Hm hm."

"Üniversitenin son senesi, kulağa çok ürkütücü gelmiyor mu? Okulun bitmesine çok az kaldı. İş hayatına atılacağız, bundan sonra her şey çok farklı olacak."

"Her şey..." diye tekrarladı Louis. "Her şey farklı olacak."

"Evet Lou, ben de öyle dedim."

"Ama Harry, her şey. Yani sadece okul ve işten bahsetmiyorum. Biz de farklı olacağız, aramızdaki şey yani..."

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Harry. Başını kaldırmış, merakla ona bakıyordu.

"Yani şey... Bence artık sevgili olmamalıyız."

"Ne?"

"Ya hayır, dur, öyle demek istemedim. Heyecanlanınca çok salak oluyorum." Louis aceleyle ayağa kalktı, tek dizinin üstünde durup ona döndü, cebinden çıkardığı yüzük kutusunu açtı. Heyecandan elleri titriyordu. "Benimle evlenir misin?"

Harry ona saniyelerce baktı, tek kelime etmedi. Girdiği şokun etkisinden çıkamamıştı, bir yandan da nasıl bir cevap vermesi gerektiği konusunda tereddütlüydü. "Biliyor musun, bence eve dönmek yerine Gontijo'nun pastanesine gitmeliyiz, oranın tatlılarının leziz olduğunu duymuştum." dedi aniden. Bunu sık sık yapıyordu. Gerginken ve şaşkınken aptalca şeyler söylüyordu.

"Harry?" diye mırıldandı Louis, tam o anda, sevgilisinin evlilik teklifi etmiş olduğu gerçeği Harry'nin yüzüne çarptı. Bu gerçekten yaşanıyordu. Tam olarak nasıl bir cevap vereceğini bilmiyordu ve beyni çoktan kısa devre yapmıştı.

"Aslına bakılırsa, sanırım tatlı yiyemeyecek kadar uykuluyum. Hemen eve gitmeliyiz yoksa..." Esnedi ve abartılı bir şekilde kollarını iki yana açıp gerindi. "Yoksa burada uyuyakalacağım."

"Harry!"

Tanrı aşkına, bunu durdurmanın bir yolu yoktu. "Efendim?"

Louis "Önünde diz çökmüş duruyorum?" diyerek durumu hatırlattı.

Harry "Ah, bunu görebiliyorum?" deyip elini ona uzattı. "Bence ayağa kalk, pantolonun yeni ve dizlerini mahvedeceksin."

"Harry, bu konuda acemiyim ve bana pek yardımcı olmuyorsun."

"Neye yardımcı olmuyorum?"

Louis sabır dilenircesine derin bir nefes aldı, sakince "Birtanem," dedi. "Az önce sana benimle evlenir misin diye sordum."

"Louis, sanırım tuvalete gitmem gerekiyor."

"Gidemezsin." dedi Louis keskin bir ses tonuyla. "Sana evlilik teklifi ettim, bence şu anda bu konu çişinden daha önemli!"

"Louis, halimi görmüyor musun? Ben- Beklemiyordum işte böyle bir şeyi! Beni bu teklife hazırlaman gerekirdi. Bu planı günler öncesinden planlamış olmalısın, ve her şey dört dörtlük olmuş. Ama ben çok kötü bir durumdayım. Üzgünüm. Sanırım şu anda her şeyi berbat ediyorum."

Louis onun beklediğinin aksine güldü. "Tanrı aşkına, seni çok seviyorum..."diye mırıldandı. "Tamam, seni anlıyorum. Ama dizlerim acımaya başladı, hemen kestirme bir cevap versen olmaz mı?"

Harry birkaç saniyelik sessizliğin ardından kısık sesle "Hayır." dediğinde Louis hızla kutuyu kapattı ve ayağa kalktı. "Pekala."

"Bekle. Bak, ortada kesin bir reddetme ya da kabul etme yok, tamam mı? Yani, sana 'Evet' diyebilmek isterim ama... Louis, zamanlaman berbat! Annem ve babam boşanıyor, ablam eski eşinin açtığı velayet davasıyla boğuşuyor... Şu anda evlilik beni bir trenin önüne atlamaktan daha çok korkutuyor!"

"Ama ben seninle evlenmek istiyorum. İki yıldır sevgiliyiz, üstelik başından beri beraber yaşıyoruz. Genciz, biliyorum ama hayatımın hiçbir döneminde senden başka biriyle olmak istemiyorum."

Harry oturduğu yerden başını kaldırdı, ayakta dikilmekte olan sevgilisine baktı. "Louis, üzgünüm ama korkuyorum."

Louis onun yüzündeki ifadeyi inceledi. Evet, gerçekten tedirgin olduğunu görebiliyordu. Ailesindeki sorunlar yüzünden evlilik konusunda gözünün korkmuş olduğunu da görebiliyordu. "Tamam." deyip yüzük kutusunu kapattı, yeniden cebine attı. Ve az önce hiçbir şey olmamış gibi gülümseyerek elini ona uzattı. "Hadi, Gontijo'ya gidelim. Bakalım tatlılar gerçekten nefis miymiş?"

Sesinin tamamen yumuşaması, Harry'nin tuttuğu nefesi rahatça dışa vermesini sağladı. Nasıl rahatladığını anlatamazdı bile. "Olur, gidelim."

Birlikte restorandan çıkarlarken Harry evlilik teklifi mevzusunun kapandığını sandığı için mutluydu. Louis'nin ise aklında bambaşka bir düşünce dolaşıyordu. Evet cevabını alana kadar her gün tekrar tekrar teklif edecekti.

---

Her yıl 28 Eylül'e özel bir şey yaparım; geçtiğimiz iki yılda da one-shot yayımlamıştım. Bu sefer kısa bir hikaye yayımlıyorum. Toplamda beş bölümden oluşan bu kısa hikayenin tüm bölümleri bu gün içinde gelecek, hazır olun 🌹

MARRY MEWhere stories live. Discover now