26 September (Sat) / 05.18 PM

1.1K 240 233
                                    

Harry yaklaşık yarım saattir mutfaktaydı, akşam yemeğini hazırlıyordu. Okuldan eve ilk dönen hangisi olursa, yemeği o yapardı ve Louis eve gelmediğine göre sıra Harry'deydi. Zaten severek yapıyordu, yemek yapmak onun için büyük bir keyifti ve bir de yaptığı her yemek sevgilisi tarafından beğenilince daha da mutlu oluyordu.

Doğradığı soğanları fırın tepsisine yaydı, ardından da soslamış olduğu balıkları tepsiye yerleştirdi. Fırçanın ucuyla aldığı yağı tek tek balıkların üstüne sürdü ve son olarak ince limon dilimlerini balıkların üstüne bıraktı. Tam tepsiyi eline aldığı sırada telefonunun çaldığını duydu.

Alelacele tepsiyi fırına koydu, ellerini yıkadı ve kuruladı. Masanın üstünde duran telefonunu eline aldı. Louis'nin aradığını görünce gülümsedi, neşeyle çağrıyı cevapladı. "Merhaba, Romeo."

"Harry, çok önemli bir şey oldu!"

"Ne oldu, iyi misin?" diye sordu Harry telaşla. Louis'nin ona merhaba Juliet diye cevap vermesi gerekirdi.

"Başıma kötü bir şey geldi, ne olduğunu sorma. Çok acil bir şeye ihtiyacım var."

"Neye ihtiyacın var, ne oldu, düzgünce anlatsana korkutma beni."

"Sen şimdi hemen benim dediklerimi yap, bu işten kurtulunca anlatacağım her şeyi. Sakın polisi falan aramaya kalkma, başımız belaya girer. Odamıza git, benim çekmecemi aç."

"Tamam." Harry korkarak ayağa kalktı, koşar adımlarla odasına gitti. Telefonun hoparlörünü açıp yatağın üstüne bıraktı ve çekmeceyi açtı. "Açtım, ne arıyorum?"

"Bir anahtar var orada, onu al. Gardrobun üstünde bir kutu var anahtarla onu aç." dedi Louis. "Acele et, hadi."

"Tamam, telaşlandırma, korkuyorum zaten!" Kutuyu olduğu yerden aldı, anahtarla açtı. "İçinden başka bir kutu çıktı."

"Evet, onun anahtarı banyoda, havluların altında."

"Alıyorum hemen." Telefonu orada bırakarak banyoya gitti, dolapları açtı. Havluları kenara ittirerek anahtarı aradı. Bulduğu anda da yatak odasına geri döndü, kutuyu açtı. "Bir kutu daha var, şifreli."

"Şifre 2401, aç hemen."

"Louis, ne halt yiyorsun sen?"

"Şu an buna vaktimiz yok, Harry. Aç hemen!"

Harry iç çekti, elleri titreyerek şifreyi yirmi dört sıfır bire ayarladı. Kutudan tık sesi gelince de hemen kapağı kaldırdı. Ufak kutunun içinde yüzük görünce donakaldı.

"Evlenelim mi?" diye sordu Louis telefonun diğer ucundan, gülüşü sesinden bile belli oluyordu. "Juliet'im, iyi misin?"

Harry şaşkınlığını üstünden atmayı başarınca "Seni öldüreceğim," dedi. "Sakın bu akşam eve gelme!"

Louis hımladı, çekingen bir şekilde sordu: "Yani şimdi bu hayır demek mi?"

MARRY MEWhere stories live. Discover now