Özür dilerim

74 5 17
                                    

"Seni seviyorum Açelya. Her zaman sevdim, seveceğim."

Aralıksız bu sözler yankılanıyordu Açelya'nın zihninde. O gün bunlara karşı bir şey diyememişti. Onun da onu sevdiğini söyleyememişti. Neden tereddüte düştüğünü bilmiyordu. Seviyordu, değil mi? Belki de Tarık'ın sevdiği kadar sevemediği için utanmıştı. Onun kendine verdiği kadar değeri ona vermediğini fark etmişti. Onu seviyordu ama o an kendinden nefret etmişti.

Şimdi bu cumartesi gününde Tarık'ın annesi mutfakta kendi annesiyle sohbet ederken o salonda örtüsünün oyasıyla gergince oynuyordu. Tarık'ı kadına sormamıştı ama yüksek ihtimal gelmemişti.

Ellerini yumruk yaptı ve dirseklerini dizine yaslayıp yumruklarını yanağına bastırdı. Yutkunduğunda boğazı acıyordu. Tarık ona kesinlikle kırılmıştı. Birazcık cesareti olsaydı ve söyleyebilseydi o gün onu üzmemiş olacaktı. Yani o böyle düşünüyordu.

Düşünceler kafasını karıştırıyor, sürekli tekrar edip ona eziyet ediyordu. Öyle dalmıştı ki salon kapısının açıldığını duymamış, gözlerini diktiği yerdeki ayakların zar zor farkına varmıştı.

Başını yavaşça kaldırdığında çömelmiş olan oğlanın yüzünü buldu karşısında. Endişeli gözüküyordu. Elini kızın dizine koydu ve neden böyle hüzünlü durduğunu soracakken kızın çatallaşmaya başlayan sesi onu durdurdu.

"Tarık.."

Oğlanın, dizindeki elini tuttu ve göz yaşlarını serbest bıraktı. Tarık telaşla kızın yanaklarını sildi ve konuştu.

"Ağlama..Neler oluyor? Anlat bana. Biri bir şey mi yaptı?"

Açelya ağlamayı sürdürürken öne atıldı ve oğlanın boynuna sıkı sıkı sarıldı. Tarık kendi dengesini kurmaya çalışırken kolunu kızın beline sardı.

"Özür dilerim."

"Neden özür diliyorsun? Sen bir şey yapmadın." Burnundan suçlu bir ifadeyle nefes verdi. "Benim hatamdı."

Kız reddeder bir tavırla başını iki yana salladı.

"Değildi. Özür dilerim. Ben..Ben sana hak ettiğin değeri veremedim. Senin sevdiğin kadar sevemedim."

Açelya mutfaktaki kadınların duyma ihtimaline karşın kapı kapalı olmasına rağmen sesinin yükselmemesine dikkat ediyordu.

Tarık kızı rahatlatmak için elini sırtında dolaştırdı.

"Böyle konuşma."

"Hep yanımdaydın ama ben bunu vaktinde fark edemedim. Özür-"

"Özür dilemeyi bırak Açelya."

Geri çekildi ve kızın ıslak yüzü karşısında kaşlarını çattı.

"Beni sevmen gerekmiyor ve gerçekten özür dilemeni gerektiren bir durum yok. Yanlışı kendinde arama."

Açelya bunun nereye gittiğini bildiğinden onu durdurdu.

"Tarık öyle değil."

Oğlan kızın devam etmesi için aklındakileri bir kenara attı.

"Ben de seni seviyorum. Hep sevdim. O gün söyleyemedim Tarık. Ben..sana aşığım."

Bu söylediklerini Açelya bile beklemiyordu. Sözler bir anda çıkmıştı ağzından.

Oğlanın çatık kaşları yükselirken gözleri açıldı. Kalbi..kalbini kafasında hissediyordu. Kıza odaklanmak birinci nefes almak ikinci plandaydı artık.

Açelya ellerini oğlanın yanaklarına koydu ve titrek bir nefes aldığı sırada dudaklar nefesini kesti. Öpen Tarık değil, oydu. Sadece bastırıyordu ama tenlerin birbirine değmesinden ibaret olan bu dokunuş onlara daha önce hiç hissetmedikleri şeyleri hissettiriyordu.

Tarık birçok duygunun birbirine girdiği bir bakışla ondan ayrılan dudakların sahibine baktı. Açelya kıpkırmızı olmuş yüzüyle başını yana çevirdi.

"Açelya-" Kız söyleyeceği şeyi ses tonundan anlayıp agresif bir tavırla yanağını itti.

"Sus."

"Sen-"

"Ne yaptığımı biliyorum. Sus işte."

Oğlan kıkırdayarak kıza sarılırken sırıtıp yüzüne yaklaştı.

"Pembesin."

SeksekDonde viven las historias. Descúbrelo ahora