11 | The Lies of the Truth

292 20 11
                                    


Saçlarımı okşayan el istemsizce gülümsememe sebep olduğunda gülüş sesi de odayı doldurmuştu. "Günaydın tatlım." Gözlerimi açıp anneme baktım. Her zaman hayranı olduğum kahverengi saçlarını salık bırakmıştı ve aynı renkteki gözleri yine sıcacık bana bakıyordu.

"Günaydın anne." Eğilip alnıma bir öpücük kondurduktan sonra ayağa kalktı. "Hadi hazırlanıp hemen aşağı gel. Baban pankek yapmaya çalışıyor. Bunu kaçıramazsın." Daha cümlesini tamamlamadan yataktan kalktığımda gülmeye başlamıştı bile. "Hemen geliyorum. Lütfen ben gelene kadar pes etmemesini sağla." Saçlarımı okşayıp odadan çıktığında geceliğimi çıkartıp dün gece hazırladım giysilerimi giydim. Aşağıdan gelen tabak kırılma sesi ve annemin "Joseph!" diye bağırması bir eğlenceyi kaçırdığımın kanıtıydı.

"Günaydın!" Beşeyle mutfağa girdiğimde babam kafasını kaldırıp bana baktı ve hızla dudağımı ısırdım. Saçı ve yüzü... Batmış haldeydi. "Güzelim...günaydın." Tezgaha ellerimi yaslayarak dağınıklığa baktım. "Ne yapıyorsun baba?" Gülerek saçlarını karıştırdığında unlar tekrar etrafa saçılmıştı. "Bugün yola çıkacaksın ve ben de sana bir şeyler hazırlamak istemiştim." Bir süre gözlerime baktıktan sonra omuzları çöktü ve elindeki tabayı geri bıraktı. "Tamam pes ediyorum. Muggle tarzı bana göre değil."

Annem, babama arkasından sarılıp güzelce gülümsediğinde ben de gülümsemiştim. İkisinin birbirine olan sevgisi cidden çok güzeldi. "Geçen ay yaptıklarına göre daha iyisin sevgilim. Kendini geliştiriyorsun." Babam da gülümseyerek anneme başını çevirdiğinde dudaklarını nazikçe öpmüştü.

"Beni aç yollamayacaksınız değil mi?" Annem gülerek babamdan ayrıldı ve tek kaşını kaldırdı. "Babasını benden kıskanan bir kızım var." İtiraz edecek olsam da babam hızla bana sarılarak engellemişti. "Annen çoktan sofrayı hazırladı bile. Seni tehlikeye atabileceğini düşündün mü gerçekten? Bu pankekleri becerebilseydim bile büyük ihtimalle yemene izin vermeyecekti." Ben de babam gibi gülerken annem kaşlarını çatmış bize bakıyordu. "Uzun bir yola giderken midesini bozmasını istemezdik?" İkisi de sessizleştiğinde aynı konunun açılcağını anlamıştım.

"Senin için endişeleniyoruz Esme. Son zamanlarda ortalık fazlasıyla gergin. Bir şeyler olacağı belli. Yanımızdan hatta Fransa'dan uzaklaşacak olman bizi hala korkutuyor." Asıl amacımı bilselerdi odamdan çıkmama bile izin vermezlerdi. "Bu benim görevim baba. Yapmak zorundayım. Yapmak istiyorum." Bir süre birbirlerine baktıktan sonra aynı anda bana sıkıca sarılmışlardı. "Seni çok seviyoruz tatlım. Lütfen tehlikeli işlere bulaşma." Anneme gülümseyerek yanağını öptüm. Bunun son yanağını öpüşüm olduğunu bilmeden.

•••

   Annemle sokakta yürürken elimdeki dondurmayı yemekle meşguldüm. Muggle dünyasındaydım ve bir çocuk için her zaman ilgi çekiciydi.

    Büyük beyaz binadan içeri girdiğimizde ara sıra evimize gelen adam anneme yaklaştı. "Bu büyük davaya kızını da mı getirdin Anna?" Gözleri bana döndüğünde yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Hey... küçük." Sadece ters bakışlar atmaya devam ettiğimde boğazını temizleyip tekrar anneme baktı. "Bu davayı riske atacağını düşünmemiştim. Arkadaşlığımıza dayanarak bu davayı bana kendi ellerinle verdiğini düşünmeye başladım."

    "Kızım için endişelenmemeni öneririm Alfred. Dava için ise... Kolay lokma olmadığımı, ortak olduğumuz zamanlardan biliyor olman lazım. Zor davaları halledemeyeceğini düşünerek bana verirdin." Sert sesi küçük yaşıma rağmen gülümsememe sebep olmuştu ve kötü adama dil çıkarmıştım. Babam da onu sevmiyordu ve onu gördüğümde kötü davranmam gerektiği konusunda benimle bir konuşma yapmıştı.

Emerald Queen | Riddle&MaraudersDonde viven las historias. Descúbrelo ahora