AKŞAM YEMEĞİ

13.2K 845 95
                                    

— Yekta Bey siz siz ne yaptığınız zannediyorsunuz, diyerek araya girdim. Adamın üzerinden, Yekta Beyi, zor da olsa çekmeyi başardım ama sinirlerim ayağa kalkmıştı. Yerdeki hıyarda;

— Kız sana "Bey" diyor sen ona "Kızım" ne işsin sen, dedi bir eliyle kendi çenesini tutarak.

— Nişanlım lan o benim ama aynı zamanda beraber çalışıyoruz ondan, ağız alışkanlığı, dedi hırsla adamın üzerine yürürken. Araya girip ellerimi göğsüne dayadım;

— Yektaa yeter, dedim hırsla.

— Bak sıkıyı görünce Yekta diyor işte, dedi zafer kazanmış komutan edasıyla. İçimden "Ya bi giiit" diye çığlık atmak gelse de sükunetimi koruyarak.

— Yekta, gidelim, dedim. Rezilliğimiz ayyuka çıkmadan, kolundan tutup arabasına götürdüm.

— Ya sen ne yaptığını zannediyorsun, dedim tüm hırslımla.

— Ne yapsaydım? Adam sana asılırken seyredip, tezahürat mı yapsaydım, dedi sinirle.

— Yekta anlaşmıştık, annenler gittikten sonra yüz yüze bakacak yüzümüz olacaktı. Senin bu yaptığın anlaşma ihlaline girer, ben de yarın akşam aile yemeğine gelmeme hakkımı kullanırım, dedim kollarımı göğsümde kavuşturup, tek kaşımı kaldırırken.

— Kayınvalidenin kara listesinde zaten üst sıralardasın, liste başı olursun ben sana diyim, dedi gayet ukala.

— Yahu bana ne! İstersem zirveden hiç inmeyeyim, beni ilgilendirmez, bir dahaki ziyarette zaten ayrılmış olacağız, belki beni işten çıkartmış olacaksın, dedim tüm hırsımla, kollarımı göğsümde kavuştururken.

— Neyse ben susma hakkımı kullanıyorum yoksa bu tartışma daha çok uzar ve sen çok yorgunsun, biran önce evine git dinlen. Yarın saat yedide gelir seni alırım, dedi ve arabasına binip, çalıştırdı. Gaza artık nasıl yüklendiyse, arabanın lastikleri acı çekiyormuşçasına bağırarak yola fırladı.

Bense arkasından mal mal bakakaldım. Adam bana yürüyordu gibi ama yürümüyorsa da ben çok fazla gelin güvey oluyordum gibi. Karahan yanıma geldi, kolunu omzuma attı;

— Hayırlı olsun, enişte yapmışsın, dedi ve diğer elindeki topu Güven'e attı. Güven yavrum böyle bir hareket beklemediği için topu ayağıyla yakalamaya kalktı. Karahan her zamanki gibi;

— Oğlum amma kazmasın la. Bu basketbol topu, basketbol elle oynanır ayak ne be ayak ne?, diye söylenerek topu aldı ve artistlik bacak arası topu sektirmeye başladı.

— Karahan çok terliyim oğlum, hadi beni eve at, yarın sabah dördümüz kahvaltı edip, bu geceyi değerlendirelim, dedim ensemi kaşırken.

— İyi fikir, diye Şeker atladı hemen.

— Neyini konuşacaksınız acaba? Adam buna alenen yürüyor, yazıyor, ilanı aşk ediyor. Siz bunun farkında değilseniz, kör ve aptalsınız. Bunun neyini değerlendireceğiz, dedi topu bırakıp ellerini iki yana açarak.

— Bana bak, yoksa sen beni mi kıskanıyorsun, dedim alay ederek.

— Neyini kıskanacağım lan seni. Hıyarın biri gelip kankimizi götürüyor diye zil takıp oynayacak halimiz yok, dedi kaşlarını çatıp.

— Kimsenin kimseyi aldığı verdiği yok, rahat ol, dedim ve koluna girip arabaya doğru götürdüm. Önce Şeker ve Güven indi arabadan. Sabah saat  09:00 için sözleştik sonra da bizim evin önünde durduk.

— Özlenen, aşk kapıyı bir defa çalarmış, sonrası yalanmış. Yarın Güven'in yanında rahat konuşamam tamam önceleri bizdendi ama bizim kızı aldı, şimdi eloğlu oldu. İzmir'de ayağına kadar gelmişti herif, yaşın küçüktü, saldın gitti. Ama şimdi büyüdün, eğer gönlün varsa bu sefer kaçma ve kaçırma, dedi gözümün içine bakarak.

ÖZLENEN AŞK(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin