İlk ders🧚‍♀️

483 57 11
                                    

Başımın ağrısından hala ölüp cennete gitmediğimden emindim. Cennette ağrı var mıydı? Yoksa cehennemi mi boylamıştım güçlerini kullanamadan göçüp giden bir peri olarak? Beni üzen gerçek bir peri olmadan sonumun gelmiş olmasıydı, mücadele etmeden gitmek. Karşımdaki üç kıza haddini bildirememiştim. Gerçi deve de haddini bildirememiştim. Annem bana her zaman cesur olduğumu söylerdi, son geçirdiğim günlere bakılırsa güçsüz, savunmasız biriydim. Başımın çaresine bile bakamıyordum hayatta kalmak için.

Beni bekleyen sonu karşılamak için yavaşça gözlerimi açtım. Beyaz bir yatağın üstünde beyaz bir tavana bakıyordum. Cenazemi mi izleyemeye hak kazanmıştım? Elimi tutan biri vardı, teni benim tenimden biraz daha soğuktu. Annem veda etmeye gelmiş olmalıydı. Ağrıyan başımı tutarken doğruldum.

"Bloom! Sonunda uyandın!" 

Ellerimi tutan Flora üstüme atlayarak bana sarıldı. Diğer kızlarda oturdukları sandalyelerde uykularından uyandı. Flora geri çekildiğinde ona ifadesiz bir şekilde baktım. Adımın Bloom olduğunu biliyordu. Bana saldıran kişiler onları da bulup benim yanıma mı yollamıştı yoksa? Kızlar da mı o üç kötüye karşı bir şey yapamamıştı? Benim arkadaşım olma talihsizliğinin sonucu ölüm olmuş olmalıydı. İlk defa arkadaşlara sahip olma hissini yaşamak üzereydim, şimdi de hepsi benim yüzümden cezalandırılmıştı.

Beyaz elbiseli bir kadın Flora'dan izin isteyerek beni ellemeye başladı. Muayene mi ediyordu beni, ölmemiş miydim yani? Ağrıyan bir yerim olup olmadığını sordu. Sırtım ve bacaklarım ağrımıyordu mucizevi şekilde. Sadece başım ağrıyordu. Elimi başıma götürünce hemşire cevap olarak odadan çıkıp gitti. Hala bir şey anlamıyordum.

Flora bana bir bardak su verirken Stella sandalyesinden kalkıp yatağın ayak ucuna oturdu. Sonunda konuşma yetimi bulunca kızlara neler olduğunu, nasıl hala yaşadığımı sordum. Benim uzun süre ortada olmadığımı farkedince bir şeylerin ters gittiğini anlamışlar ve beni aramaya çıkmışlar. Sokağın başını döndüklerinde Icy isimli kızın beni buzun içine hapsetmesine tanık olmuşlar. Hepsi anında periye dönüşmüş ve karşılık vermeye başlamış. 

Stella elini yumruk yaparak "Onları haddini bildirmek üzereydik!" dedi heyecanla.

Miusa, Stella'nın sözünü kesti. "Aslında cadılar bize haddimizi bildiriyordu. Tecna'nın dijital kalkanı beklenenden iyi gidiyordu ta ki buz cadısı kalkanı suratımızda patlatana kadar. Sonra tabi Stella korkup bizi oradan ışınladı."

Stella, Miusa'ya öldürücü bakışlar attı, ben ise duyduklarımı kronolojik olarak sıraya koymaya çalışırken "Cadı mı?" diye fısıldadım. 

Karşılaştığımız kişiler Bulutlu Kuledeki cadılardanmış. Kendilerine 'Trix' diyorlarmış. Daha ilk günden Faragonda'nın dikkat edin dediği kısma bodoslama dalmıştım, peri güçlerim olmadan Bulutlu Kule Cadılarına bulaşmıştım. Müdire'nin gözünde ilk günden iyi bir izlenim yaratmadığıma emindim. Kızlar heyecanla dünün kritiğini yaparken Griselda hemşire ile içeriye ayaklarını yere sertçe vurarak girdi.

"Bayan Bloom, sonunda kendinize gelmişsiniz." 

Küçük bir şaşkınlık çığlığı attım, Stella şaşkınlığımı anlayarak kafasını öne eğdi. Adımı nasıl öğrenmişlerdi? Flora'nın bilmesi arkadaş olarak önemli olmayabilirdi ama disiplin şefinin yalan söylediğimi öğremesi benim okuldan atılmama kadar gidebilirdi.

Griselda sanki aklımı okumuş gibi kaşlarını çattı. "Bayan Stella dün okula diğer perilerle gece geç saatte gelince yalanınızı daha fazla sürdüremedi, çakma prenses." Parmaklarını kızlara doğru döndürdü sinirli bir hareket ile. "Herkes doğru dönemin ilk dersine gidiyor. Siz değil Bayan Bloom. Bize anlatacak gerçek hikayeniz olduğuna inanıyorum."

Ejderha Ateşi ✔Where stories live. Discover now