2/10

1.2K 156 177
                                    

klişe için üzgünüm sanırım, yıllar önce yazmışım değiştirmek istemedim

"İnan bana, benden çok şaşırmış olamazsın çünkü ben kız arkadaşımla evlilik başvurusu yapmak için geldiğimde öğrendim."

"Oh.." Louis bunu duyunca yüzünü buruşturdu. "o daha kötüymüş."

Harry'nin yanındaki kıza baktığında kızın suratının asık olduğunu gördü ama büyük ihtimalle sebebi evlenmek isteyerek geldiği yerde nişanlısının evli olduğunu öğrenmesi olmalıydı. Fakat Harry ise içinde oldukları durumda ayrıntılar konuşulurken ki samimiliği ile Louis'ye cana yakın hissettirmişti.

İçinde olduğu durum demişken, yıllardır kurduğu evlilik hayallerinin şu durumla uzaktan yakından alakası olmadığını fark etti Louis. Aslında Harry yeşil gözleri ve kıvırcık saçlarıyla baya yakışıklıydı ama.. Louis eşine her yönden aşık olmak istiyordu, geçmişte görünüşlere kanıp düştüğü durumlardan yeterince dersini almıştı teşekkürler.

Annesine açıklama yapma anını kafasında hayal etti. 'Anne şey, biraz şaşıracaksın ama ben evlendim' ve kendini tutamadan ağzından bir kahkaha kaçırdı. Oops, insan içindeyken çokta düşüncelere dalmamak lazımdı anlaşılan.

Harry ona bakıp çocuğun şoktan kafayı yediğini düşündü. Sabahtan beri babasıyla yaptığı son derece gergin mesajlaşmalar (hah sanki bir anda evli olduğunu öğrenmesi onun suçuymuş gibi), yanında öfleyip duran Emma.. Harry de mavi gözlü oğlana katılıp delirmiş gibi kahkaha atmak istedi. Her ne kadar ruh hali mutludan olabildiğince uzak olsa da.

"Ee şimdi ne olacak?" Louis sessiz geçen dakikaların ardından sordu.

"Ben avukatlarla konuşacağım, bir an önce kağıt işlerini halleder, ayrılırız."

Louis'nin içine bir anda gerçekten eşinden boşanıyormuş gibi üzüntü doldu. İçinde çocuğa karşı merak oluşmuştu bile, artık yapabileceği bir şey yoktu.

"Aslında boşanma konusundan çok ben nasıl evlendiğimizi merak ediyorum. Seni bilmem ama ben iki ay önce babam evi terk ettiği için o bar senin bu bar benim geziyordum, kafamın ayık olduğu bir zaman yoktu." Ah, keşke babası ile ilgili kısmı söylemeseydi, yani aile içi mesele kimsenin bilmesine gerek yok falan. Bunu duyunca kızın kalkan kaşlarının da kendini iyi hissetmesine pek katkıda bulunduğu söylenemezdi.

Harry'nin kendisine olan düşünceli bakışlarını gördü. Sonra Harry bir anda gözlerini kıstı.

"Sarhoşken yaşadıklarını hatırlayamayanlardansın sende o zaman." Harry olağan bir durumdan bahsedercesine konuştu.

Gerçekten de öyleydi. Louis bir kere içmeye başladığında kör kütük sarhoş olurdu ve sonra da evini bile unuturdu. İç çekercesine başını salladı.

"Anladım.." Biraz duraksadı, "nikahı kıyan kişi ile konuşabiliriz. Nasıl olduğunu öğrenmenin başka yolu olduğunu sanmıyorum."

Görevli memur kâğıda göz attı ve söze girdi. "Rahip Rambald, St. Paul Kilisesi, onu orada bulabilirsiniz."

Odadan birlikte çıktılar ve asansöre doğru yürüdüler. Louis düğmeye bastı. Asansörün sesler çıkartarak kata gelmesi üzerine Louis biraz tereddüt etti fakat Harry'nin gözündeki yerini daha ilk günden sarsmak istemediğinden içeri girdi. Kapılar kapanırken Louis sıkıntıyla nefesini dışarı verdi çünkü lütfen, şu anda tanımadığı kocası ve onun müstakbel eşi ile en fazla iki metrekarelik bir alanda duruyordu.

İlk önce Harry konuştu. "Evli olduğumuza göre bir yerden başlamamız gerekiyor." Louis gözleri kocaman açılarak ona bakıp bir adım geri atınca Harry buna güldü.

"Tanışmak, bilgi edinmek manasında söylemiştim." Harry gülmesini durdururken konuştu.

"Şu küçücük alanda -zaten asansörlerden nefret ederim- söze başlama şekline bak.. hiç komik değil." Louis kaşlarını çatarak söylendi.

"Asansörlerden hoşlanmıyorsun?" Harry merakla sordu. Louis hala Harry'e bakmıyordu. Sadece kafasını salladı.

"Neden?" Birlikte içinde oldukları durum göz önüne alındığında Harry'nin sohbet etmek için neden bu kadar istekli olduğuna anlam veremese de cevap verdi.

"Çünkü hem çok küçük bir alan, hem de karanlıktan hoşlanmam. Işıklar sönerse falan.. " Louis'nin sesi cümlenin sonuna doğru kısılmış, öyle ki Harry cümlenin sonunu duyamamıştı.

O sırada asansör durdu. Üçü de dışarı çıkmak için adım attılar fakat kapı açılmadı. Harry bir kaç defa açma düğmesine bastı. Biraz sonra kapı açıldı fakat.. Louis derin bir nefes aldı. Kapı açıldığı halde karşılarında duvar vardı. 

Hm, son söylediği cümleden hemen sonra bu olmasa olmazdı zaten.

İç sesinin zevzekliği kapana kısılma hissinin yavaş yavaş geliyor oluşunu engellemiyordu ne yazık ki. "H-hayır.." Louis'nin güçlükle konuşması ile Harry ona döndü.

"Kahretsin!" Onun klostrofobisi olduğunu söylediğini hatırlayınca –yani tam olarak söylemese de- Harry hızla zemin kat düğmesine basmaya başladı. Buradan çıkamazlarsa Louis'nin kötüleşeceği belliydi.

Harry düğmeye deli gibi basmasına rağmen hareket etmeyeceğini anlayınca Louis'ye döndü. Louis yere çöküp bacaklarını kendine çekmiş, iyice küçülmüştü. Yanına yaklaşınca gözlerinde parıldayan yaşları gördü.

Harry uzak dursa mı sarılsa mı daha işe yarayacağını bilemediğinden şansını denemeye karar vererek yanına gidip oturarak Louis'yi sırtı Harry'nin göğsüne gelecek şekilde kucağına çekti, Emma ise olayla alakası yokmuşçasına sakince duruyordu, yüzündeki sıkılmış ifade ise hala silinmemişti.

Harry herhangi bir ters tepki almayınca konuşmayı denedi, "Hey! Bana bak, lütfen ağlama derin nefes al, ben buradayım tamam mı?" kollarının arasındaki bu gencin adından başka bir şey bilmese de kendisini iyi hissetmesi için kurtarma ekibinin geç kalmamasını umdu.

Louis kafasını Harry'e doğru yaslayıp nefes almaya çalıştı. Harry ise ne yapacağını düşündü. Kendisi saatlerce kalsa bir şey olmazdı ama yanında klostrofobisi olan biriyle.. En mantıklı fikir dikkatini dağıtmaktı sanırım.

"Hadi bana ne iş yaptığından bahset." Louis onun çabasını anladı ve cevap vermeye çalıştı.

"Çalışmıyorum"

"Ailenle mi yaşıyorsun?"

"A-arkadaşım."

Harry onun zorlukla konuştuğunu fark edip daha fazla zorlamadı. "Ya da şöyle yapalım ben kendimden bahsedeyim sen beni dinle." Ne yaptığını bilmiyordu sadece odağını kapan fikrinden uzaklaştırmanın işe yaracağını düşünerek Louis'nin cevap vermesini beklemeden konuşmaya başladı. "Babamın bir şirketi var. Güya sorumluluk sahibi bir insan olarak yetişmem için şimdiden beni yanına aldı. Bütün işi bana yaptırıyor. Oradan oraya koşturtuyor beni. Yaptırabileceği bir ton adamı varken basit işleri bana yaptırmanın neresi 'işi öğrenmek' hiç anlamadım ama. Her gün sınamayı başarsa da eninde sonunda biter diye sabrediyorum işte.. "

Louis güldü. Harry ne olduğunu anlamasa da kafasını dağıtabildiği için biraz rahatladı. Sonrasında Louis konuştu.

"Haberim bile olmadan zengin koca buldum desene."

Bunu duyunca Harry de gülümsemiş ve Emma'ya bir bakış atmıştı.

We Are Not Married ° LsWhere stories live. Discover now