37- Savaş[M]a, Seviş

1.9K 138 94
                                    

Medya slkşlkslk (tokatlı) smut var bölümün adından da anlaşılacağı üzere, ona göre flkmsş keyifli okumalar.

-----------

Gezegendeki beş kıtaya yayılmış iki yüzden fazla ülkenin her birinde farklı gelenekler, farklı âdetler mevcutsa da insanları bir araya getiren toplantıların teması dünyanın çoğu yerinde aynıydı. Örneğin bir insanı bu fâni dünyadan ebedî âleme uğurlamak ya da yuva kuran iki insanın en mutlu günlerine şahitlik etmek amacıyla bir araya gelirdi insanlar.

Yusuf ile Züleyha'nın düğünleri, yaşanan bir aksaklık nedeniyle bir ay sonrasına ertelenmiş ve Mehmet, yanında çetesi ile yakın arkadaşının en mutlu gününe tanıklık etmek için tanıdığı ve tanımadığı birçok insan ile birlikte bir ay sonra düğün salonundaki yerini almıştı.

Nikâh memurunun da teşrif etmesiyle tören başlamış, çift birbirlerini eş olarak kabul ettikten sonra sıra şahitlerin de onayının alınmasına gelmişti. Yusuf'un şahitleri kendisi ve Alper idi, nikâh memuru mikrofonu uzatıp bir iki kısa cümle söylemelerini istediğinde Mehmet, Alper'in bir pot kırmamasını dilerken Alper tüm patavatsızlığını ortaya sermekten yine vazgeçmemişti.

Muzip bir ifadeyle, "Yusuf'u iyi bilirdik, sevdiğimiz bir kardeşimizdi." dediğinde salonda kahkahalar yankılanırken Mehmet içinden gözlerini deviriyordu. Bu çocuğun ağzından çıkanı kulağının duymaması günün birinde başına iş açacaktı.

Sıra ona gelip kendisi de çifti daha normal cümlelerle tebrik ettikten sonra evlilik cüzdanı Züleyha'nın muzaffer gülüşü eşliğinde nahif ellerinde yükselmişti.

Davetlilerden birinin bağırarak, ayağına bas, demesi ile Yusuf'un yüzünün acıyla kırışması hemen hemen aynı anda olmuş, salondaki herkes Yusuf'un acısına gülerken Mehmet bastırdığı kahkahası ile arkadaşının omzunu sıvazlamış ve nikâh faslı böylelikle tamamlanarak sıra kurtları dökmeye gelmişti.

Çift, romantik müzik ile ilk danslarını ederken Mehmet Alper ile birlikte sevgililerinin onları beklediği masaya dönmüştü. Yuvarlak masada Funda ile Murat'ın ortasındaki yerini alırken sevgilisinin kulağına doğru gülerek konuştu.

"Biz de yapalım mı şöyle cafcaflı bir düğün Alagöz?"

Murat, ela gözlerinin içi gülerek kısa bir an ona baktı ve yanıtlamak için Mehmet'in kulağına eğildi. Kimse duymazdı gürültüde belki ama yine de nispeten kısık bir sesle yanıtladı sevgilisini. "Seninle uyandığım her gün bana bir düğün zaten."

Mehmet onu zar zor duymuştu ama duydukları, otuz iki diş sırıtarak gülmesine yetmişti. Gülerek dans eden Yusuf ile Züleyha'yı seyrederken aklında beliren düşüncelerle içine hafif bir hüzün çöktü.

Keşke her şey çok farklı olsaydı da herkesin içinde dudaklarından öpebilseydi onu. Ya da elinden tutup çalan romantik şarkıda onunla birlikte dans edebilseydi. Kim bilir, bu hayalini gerçekleştirebileceği günler de gelirdi belki.

Funda'nın masaya çarparak koyduğu çantasının sesiyle dikkatini yeni evli çiftten Alper ile Funda'ya yöneltti. Masada bulunanlardan Murat, Yasin, Kutay ve onların yanlarındaki, çalışma arkadaşları olarak tanıttıkları iki genç kadın onu fark etmemiş olacaklardı ki gülerek kendi aralarında sohbete devam ediyorlardı, Alper ise Funda ile bir tartışmanın ortasındaymış gibi görünüyordu.

Mehmet kaşlarını hafifçe çatıp Alper'e baktı, Alper çenesini sıkıp genişlettiği burun deliklerinden sabır çeker gibi nefesini verirken bakışları arkadaşıyla buluşmuş, Mehmet'in ne olduğunu sorar gibi bir kaşını kaldırmasına omuzlarını silkerek yanıt vermişti. Mehmet onun, sonra anlatırım, mesajını alıp başını sallarken yeni bir romantik parça başlamış, klavyenin başındaki adamın her düğünün vazgeçilmezi olan o klasik 'çiftimizi yalnız bırakmayalım' daveti ile birlikte diğer misafirler de masalarından kalkmışlar, pistin yolunu tutmuşlardı.

Kabahat-i Kıvırcık | bxb |Where stories live. Discover now