10: Can't Help Falling in Love

5.8K 647 2.5K
                                    

Louis önceki gün hastaneden eve dönerken neredeyse herkese ve her şeye sırıtmıştı. Harry ona haksız olduğunu göstermek için onunla dans etmişti ama dans ederken Louis'yi tam da onun rüyasındaki gibi tutmuş, onlarca Elvis şarkısından gidip de Louis'nin rüyasındakini seçmişti. Hafifçe bir sağa bir sola sallandıkları o üç dakika boyunca alfanın kalp atışları çok hızlıydı. Louis dans bitmeden hemen önce bir elini onun göğsüne koymuş ve onun kalbinin düzensiz bir aceleyle çarpışına şahit olmuştu.

Omegası tarafından tuzağa düşürülen Harry ise hiçbir şeyi inkar edememişti. Müzik bittiği anda geri çekilerek "Öğleden sonra izinlisin." deyip odadan çıkmıştı. O gittiğinde Louis gülmeye başlamıştı. Staj kıyafetlerini çıkarıp normal giysilerini giyerken, eşyalarını toplayıp hastaneden çıkarken, hatta otobüsle eve giderken bile sırıtıyordu.

Ertesi gün cumartesiydi, yani stajı yoktu. Aslında bu Harry için de, Louis için de düşünebilmek için iyi bir boşluktu. Ama Louis biliyordu ki Harry bu süreyi Louis'den kaçmak için kullanmayı tercih edecekti. Ne kadar kaçarsa kaçsın, omeganın radarlarına girmişti bir kere. Louis'den kurtulabileceğini sanıyorsa yanılıyordu.

Bir şekilde önceki günü düşünmeyi bırakmayı başardı Louis. Sene sonunda gireceği büyük bir sınav vardı, bu yüzden ders çalışmaya odaklanmak için kendisini odasına kapatmış ve kalın kalın tıp kitaplarının arasına gömülmüştü. 

Acıktığını hissedince gözlerini ovuşturarak odadan çıktı, mutfağa yürüdü. "Anne, yemek yemiyor muyuz?"

Johannah'nın sesi çıkmadı, onun yerine Mark "Hayır, akşam yemeği için Aaron'ın ailesine davetliyiz." dedi.

"Siz direkt Aaron'ın ailesiyle ortak eve çıksanıza. Her akşam git gel yapmaktan iki taraf da sıkıldı çünkü."

"Ukalalık yapmayı bırak ve gidip hazırlan, birazdan çıkarız."

"Ben gelmeyeceğim."

Mark'ın kaşları çatıldı. Oğluna doğru yürürken "Yok öyle şey." dedi. "Geçen sefer de gelmedin, hasta diye geçiştirdik. Bu sefer geleceksin."

"Gelmeyeceğim, sınava çalışıyorum. Proje ödevi varmış onu yapıyormuş falan dersiniz."

"Saçmalama!" diye bağırdı Mark. "Bizi insanlara rezil mi edeceksin Louis? Çocuk mu kandırıyoruz?"

"Kendi kafanıza göre onlara akşam yemeği sözü veren sizsiniz! Bana sordun mu, bu akşam için planın var mı diye? Ben bu akşam ders çalışacağım, sorsaydın bunu bilirdin. Ama sormadan plan yapmışsın, o zaman rezil olmanız benim değil sizin suçunuz."

Mark'ın göz rengi kırmızıya dönerken Johannah saçlarını düzelterek yatak odasından çıktı. "Ben hazırım."

"Prens Louis Hazretleri gelmiyormuş!" dedi Mark sinirden daha da kalınlaşan sesiyle. "Gidip hazırlanmak için beş dakikan var, yoksa seni-"

"Ne yaparsın? Gelmiyorum işte. Ne yalan uydurursanız uydurun beni ilgilendirmez, ben gelmiyorum."

Mark'ın sinirden kıpkırmızı olduğunu gören Johannah araya girmek istedi ama Louis annesinin konuşmasına fırsat vermeden devam etti. "Hadi, alfa sesini kullan. Bizimle geleceksin, de bana. Ben de omega iç güdüsüyle başımı eğip kabulleneyim. Ama bunu yaparsan sizi orada öyle bir rezil ederim ki sadece bizim sürümüz değil, çevredeki tüm sürüler Alfa Mark'ın terbiyesiz oğlu Omega Louis hakkında konuşur."

"Louis, yeter." dedi Johannah. Mark'ın ne kadar sinirlendiğini ve kendini zor tuttuğunu görebiliyordu. Oğlu böyle konuşmaya devam ederse ne olur tahmin bile edemiyordu.

INTERNWhere stories live. Discover now