[2ఌ︎

5.8K 332 276
                                    

Sabah olmuştu. Yoongi ellerini yumruk halinde oluşturup gözlerini ovuşturarak uzanmış olduğu yatakdan hızla kalktı. Bugünde her geçen gün olduğu gibi erken uyanmıştı. ilişkiye gireceği kişiyi bekletmek en son isteyeceği şey bile değildi. aksi takdiri olursa geç kalmanın sonucu ya dayak, yada sert bir şekilde becermeydi.

"Günaydın kedicik."

Tek dostu, hatta tek konuşmuş olduğu kişi olan sokak kedisine gülümseyip tüylü başını nazikçe okşadı.

"Sana mama vermedik değil mi? Hemen kızma veriyorum."

yüzündeki cansız tebessümüyle tezgahın üstünde yarım kalmış sütü alıp plastik kaba döktü.

"Sen sütünü iç, benim gitme vaktim geldi."

Sesi dediği bu gerçeklik yüzünden titredi. Korumaların dışarıda dikilip kendisini beklediğini biliyordu. Nede olsa her gün evinin etrafinda gözcülük yapıyorlardı. Genç oğlan defalarca kaçmayı denemiş, fakat kaçtığı gibi her defasında da geri yakalanmıştı.

Vakit kaybetmeden ufak işlerini halledip evden çıktı. Aşağıya indiği an merdivenlerin başında dikilen korumalar onu karşılamıştı. Sıkıntıyla iç çekip yürümesini kesmeden sokaktaki park halinde duran siyah arabaya doğru adımlarını atıp araca bindi. kafasını arabanın camına yaslayıp gözlerini anında yummuştu. gençliğinin heba olup çürüdüğü, temiz bedeninin kire bulaştığı yere doğru yol alacaktı şimdi.

Sabah vakti beynini düşünceleri ile yormak istemediği için hâlâ uykuya muhtaç olan bedenine zulüm etmeyip uykuya daldı.

"Yürüyün had- siz nerede kaldınız!"

Etrafa emirler yağdıran Kihyun genç çocukları korumalar eşliğinde bir odaya doğru yönlendirirken, yoongi'yi görmesiyle kaşları çatılarak bağırmıştı.

"Özür dilerim efendim."

Genç onun bu sinirli haline karşı başını eğerek kısıkça söylendi. Bu adamdan hem iğreniyor, hemse korkuyordu. kihyun onun gençliğini elinden almıştı. On dört yaşında güzel bir şekilde gelişen fit vücudu yüzünden çocuk yaşta bu işe başlamak zorunda kaldı. Güzel olmaktan nefret ediyordu, ona bu iğrenç şeyleri yapan adamlardan, kihyundan nefret ediyordu.

"Bir dahakine olursa bedelini ağır ödersin. Götürün şunuda odaya hemen üstünü soyunsun."

duyduklarıyla birlikte kocaman açılan gözlerle kihyuna şaşkınca bakmaya başladı. Ne demişti o çıplak mı?

Adamlar patronlarının emrine karşı baş sallayıp yoongi'nin iki koluna girerek odaya doğru sürüklemeye başladı.

Odaya girdiklerinde neredeyse elli taneye yakın çıplak genç yan yana dizilmiş sessizce dikiliyordu. Yoongi bu görüntü karşısında utanarak gözlerini yere dikmişti.

"Soyun."

Karşısında duran korumanın delici bakışları yüzünden çaresizce baş sallayıp söylediklerini uyguladı.

Soyunduktan sonra yüzü kızarık şekilde çıplak bir gencin yanına geçmişti. O dakikalar içerisinde odaya kihyun girdi.

"Bana bakın, içeriye korenin ünlü iş adamlarından biri girecek. İçinizden göz gezdirip sadece birinizi beğenip kendisine seçecek. Eğer bir hatanızı görürsem bu sefer sizi bizzat ben beceririm!"

Bu söyledikleri karşısında hepsi korkakça başını sallarken bakışları hala yerde dikiliydi.

Kihyun odadan çıktıkdan beş altı dakika sonrasında yanında iri bedenli ve yakışıklı bir adam ile geri dönmüştü. Yoongi ilk defa görmüş olduğu sureti süzmeden edemedi. kalın dudakları, solgun gözleri ve koyu kahverengi gür saçları. O dış görünüş olarak mükemmeldi fakat kalbi de öylemiydi?

Onu dikkatle süzmeye devam edip hakkında içinden bir kaç şey geçirirken, kihyunun sesi ile transdan çıkmıştı.

"Buyrun taehyung bey, size sunmuş olduğum adamlarım."

Tae umursamaz tavrıyla çıplak bedenlerde gözünü gezdirirken, yerinde dikilmeyi kesip ayakta beklemekte olan genç oğlanlara doğru yürümeye başladı.

"Adın ne?"

Ansızın yöneltmiş olduğu soruyla duygusuz bakışlarını önündeki gence doğrulttu.

"Minho efendim."

Çocuğu beden olarak çekici olduğunu inkar edemezdi fakat işi hemen sonlandırmamak adına sadece olumlu mırıltılar çıkartıp tekrardan vücutlar arasında gözlerini gezdirmeye başladı. Farklı bedenlerin Arasında birisi gözüne direk batmıştı, diğer oğlanlara göre daha beyaz tenli ve tatlı bir gençti bu.

"Senin adın nedir?"

Yoongi adamın hiç beklemediği anda kendisine yönelttiği soru karşısında göğsü dengesizce inip kalkmaya başlarken bir yandan soğuk terler döküyordu. Heyecanlı tavrıyla kekelemesine engel olamadan hemen sorusuna cevap vermişti.

"Y-yoongi."

kısık çıkan sesiyle birlikte Tae yoongi'ye doğru yaklaşmaya başladı. Aralarındaki mesafe birerce kapanırken gözleri bir an ilişmiş olduğu boynundaki morluklara kaydı. Elini oraya doğru götürüp parmaklarıyla nazikçe dokunarak gezdirmeye başladı.

"Acıyor mu?"

O kadar kısık söylemiştiki, kendisi bile dediğini idrak edememişti. Yoongi tae'nin mırıldanmasına karşı anlamsız bakışları eşliğinde sordu.

"Efendim?"

Adam dibindeki kibar sesi duyduğu an saniyesinde parmaklarını çekerken bakışlarını boynundan zorlukla ona yöneltmişti.

"Yok bir şey."

Soğuk tavrını takınarak genç çocuğun yanından ayrılıp kihyunun yanına doğru ilerledi. Kuru dudaklarını yalayarak keyifle gülümsemişti.

"Bunu istiyorum akşam evime paketleyin"



-

Hoşgeldin tae, oy vermeyi unutmayın.

Kitabı güncellediğim için satır başı yaptığınız yorumlar gidiyor.

Üzülüyorum ama yapacak bir şey yok.

𝐿𝐸𝐾𝐸 ఌ︎ 𝑇𝐴𝐸𝐺𝐼̇ Where stories live. Discover now