Bölüm 33

144 16 190
                                    


Beşinci filmin kapanış jeneriği geçerken saat çok geç olmuştu ve gözlerimi zar zor açık tutuyordum. Otele ilk geldiğimiz zaman uykum yoktu belki ama yatsam uyurdum aslında. Bu bir yetenektir dostlar...

Televizyonu kapattıktan sonra sersem gibi yatağıma gittim kendimi bıraktım. Sabaha karşı üşürsem diye ince bir battaniye ile üzerimi örttüm. Kronos dördüncü filmden önce sıkılıp uyumuştu zaten. Fazlaca uykum vardı ama yine de uyumaya korkuyordum. Sürekli kafamda "Ya gelmezse?" sorusu vardı. Ve yaratıcı zihnim bu soruya cevap da üretmişti. "Gelmezse seni sevmiyor demektir." Yine de kaçmak anlamsızdı. Gelecekti, gelmek zorundaydı.

Derin bir nefes alarak sağıma döndüm ve gözlerimi kapattım. Heyecanlı olduğum için uyuyamayacağımı düşünüyordum ama öyle olmadı. Zaten çok uykum gelmişti ve psikolojik olarak da yorulmuştum. Gözlerimi kapattıktan birkaç dakika sonra uykuya dalmıştım bile. Ve bir rüya görmeye başladım. Bir sahildeydim. Hafifçe rüzgar esiyordu ama deniz çarşaf gibiydi. Güneş ufukta parlıyordu. Gün batımı yaklaşmıştı.

Bir dakika kadar denizi seyrettim. Sonra da etrafıma bakındım. Yan tarafımda biraz uzağımda duran babamı gördüm. Kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Onu fark ettiğimi görünce bana gülümsedi ve kollarını hafifçe açtı. Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu ve gözümden bir damla yaş aktı. Koşmasam da hızlı adımlarla ona doğru ilerledim. Yanına vardığımda kısa bir an ne yapmam gerektiğinden emin olamadım. O yüzden içimden geldiği gibi davrandım. Parmak uçlarımda yükseldim ve kollarımı boynuna doladım. O da kollarını sıkıca bana sardı. O kadar iyi hissettirdi ki... Galiba ilk kez babama sarılıyordum ve sanki kalbim bunca zaman durmuştu da şimdi atmaya başlamış gibi hissediyordum.

İtiraf etmem gerekirse sonsuza kadar öyle kalmak istiyordum. Ama geri çekilmem lazımdı. Ona hâlâ kızgındım ve bu kızgınlık kolay kolay geçmezdi. Hatalarını bir sarılma ile telafi etmesi imkansızdı. Ondan uzaklaşıp geriye bir adım attım ve gözlerine bakıp boğazımı temizledim.

"Seni görmek çok güzel."

Ne söyleyeceğinizi bilemezseniz böyle oluyor işte.

Tebessüm etti. "Ben de seni özledim kızım."

Ona bakmakla yetindim. Ve aramızdaki bu sessizlik bile hoşuma gidiyordu.

"Ama..." diye devam etti. "Beni özlediğin için burada değiliz, değil mi?"

Başımı iki yana salladım. "Bir ricada bulunacaktım."

Başını hafifçe yana eğip beni beklemeye başladı.

"Aslında sormayacaktım. Yani seni çağırmama belki de gerek yoktu ama emin olmak istedim."

"Peki, neymiş bu rican?"

"Atlantis'e gitmek istiyorum. Orayı özledim. Lanet etkisini göstermeden ziyaret etmek istiyorum ve ben okyanustayken varlığımı gizlersin diye düşünmüştüm."

Başını salladı. "Lanetin neden hâlâ etki etmediği hakkında bir fikrin var mı?"

Bir an sadece kısa bir an ona söylemeyi düşündüm. Küçücük bir an. Ama başımı iki yana salladım. Babama yalan söylemek kötü hissettirmişti ama kolay olmuştu. Sonuçta Kronos yardım ettiği için oldu demem mümkün değildi.

"Aslında sormana gerek yoktu." dedi. "Seni gidip Zeus'a söyleyecek değildim."

"Tarafımı tutacağından emin olamadım da." Sesim istemsizce mesafeli ve soğuk çıkmıştı.

Babamın yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. "Benim de senden bir ricam olacak."

Aniden kan beynime sıçradı. "Ne?! Sen ciddi misin?!! Bana karşılıksız bir iyilik yapamıyor musun!?!?"

KAOS GÜNLÜĞÜ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now