final

3.9K 322 305
                                    

Ne aşklar yaşandı bu gezegende, birbirini hisseden ruhlar kopamadı birbirinden. En çok neye üzülüyorum biliyor musun Taehyung? Bana olan davranışlarına, yalanlarına değil. Bırakamadığımız anılarımız benimle birlikte gelecek ve sen sevginle herkesi kandırıp onları benim gibi üzeceksin.

Taehyung merdivenleri hızlı hızlı çıkarak gözyaşlarını siliyor, bir şey olmaması için dua ediyordu. Kalbinin küt küt atmasını, bacaklarının titremesini durduramıyordu. Ya bir şey olduysa?

3. Kata geldiği anda ahşap kapıyı aramaya başlamış, nefes nefese kalmıştı. Alnından ter damlacıkları süzülüyordu.

Ahşap, açık olan kapıdan girdiği anda kaşlarını çatmış, ölüm sessizliği çöken dairede delirecekmiş gibi hissetmişti.

"Taehyung..."

İnce ve kısık çıkan sesi işittiği anda arkasını dönmüş, Jimin'in dolan ve dağılmış saçlarını görmüştü. Neden ağlıyordu?

"Jimin? Jeongguk nerede?"

Taehyung kalbinin sıkıştığını hissederken, Jimin parmağını titrek bir şekilde kaldırarak arkasını işaret etmişti. Neler oluyordu?

Hızla yanından geçip giderken gözyaşları yanaklarını terk ediyor, nefesi tıkanıyordu. Hoseok tuvalet kapısının önünde duvara çökmüş kafasını bacaklarının arasına almıştı. Omuzları sarsılıyor, saçlarını deli gibi yoluyordu.

Tuvaletin kapısının önüne geldiğinde olduğu yerde durmuş, içeriye girmeye korkmuştu. Kafasını zorla da olsa hafif bir şekilde çevirmiş, kırmızı bir renkle gözleri saniyeler içinde dolmuştu.

Beyaz fayansta duran kırmızı lekeler ellerinin titreyerek kapının kenarına koymasına sebep olmuştu. Yoongi'nin ağladığını gördüğü anda beyninden vurulmuşa dönmüş, ayakları yerden kesilecekmiş gibi olmuştu.

Yoongi ağlamazdı.

"Hyung..."

Yoongi'nin gözyaşları daha çok akmaya başlamış, omuzları sarsılmıştı.

Gözleri küvete kaydığı anda bembeyaz bir el görmüş, nefesi kesilmişti. Adımlarını içeriye zor da olsa yönlendirerek duvara tutunmuş, gözyaşlarının akmasına izin vermişti, bu saatten sonra tutamazdı onları.

Gözleri yukarıya kaymış, kanlar içinde kalan diğer bilekte, kanının donduğunu hissetmişti. Elinde bir jilet tutuyor, kıpkırmızı suyun içinde yatıyordu Jeongguk.

Kafası köşeye yaslı, gülümseyerek duvara bakıyordu. Sahte bir gülümsemeydi bu, her şeye elveda der gibi. Sanki...

Ölümü bekler gibi.

"Jeongguk..."

Yaklaştıkça kan kokusu burnunu dolduruyor, dizlerinin titremesini önleyemiyordu.

Şimdi fark ediyordu da, sol elinde yeni yakılmış kahverengi bir sigara tutuyordu. Dumanı süzülerek tuvalette kayboluyor, kan kokusuna karışıyordu.

Jeongguk duyduğu kalın sesle gözlerini kapıya çevirmiş, kalbini deli gibi attıran adamla karşı karşıya gelmişti. Gözleri kıpkırmızı olan adam kalbini sızlatmıştı.

"Taehyung?"

Taehyung tamamen küvetin dibinde bitmiş, dizlerinin üzerine çökmüştü. Ellerini Jeongguk'un boynuna atarak onu kendi tarafına çekmişti.

"Neden buradasın?"

Jeongguk yüzünü Taehyung'un esmer boynuna yaslarken, burnunu oraya dayamış, kokusunu derince solumuştu.

"Hyung ambulansı ara!"

Taehyung bağırarak daha çok ağlamaya başladığında Jeongguk gülümsemiş, elindeki jilet yere düşerken sigarasını dudaklarına götürerek derin bir nefes çekmişti. "Hyung, ambulansı ara çabu-..."

Taehyung'u susturan şey Jeongguk'un kanlı parmakları olmuştu.

"Yılbaşı gecesini hatırlıyor musun?" Ekindeki sigara kanlı suya düşmüş sol elini de Taehyung'un beline sarmıştı. Taehyung belli belirsiz kafasını sallarken sıkıca omuzlarını sarmış, ıslak saçlarına alnını yaslamıştı. "O gece sarhoş olmadan seviştiğimiz ilk gündü. Bir çok kez sarhoş seviştik ama o gece..."

Jeongguk kafasını kaldırarak burun buruna geldiği adamın dudaklarına, dudaklarını bastırmıştı. Geri çekildiğinde gözleri kapanacak gibi olmuş, kendini zorlayarak derin bir nefes vermişti.

"Hayatımın en güzel saatleriydi." Kocaman gülümseyerek konuştuğunda, gözleri dolmuş anılar gözlerinin önünden film şeridi gibi geçip gitmişti.

"Taehyung... Senden bir şey isteyebilir miyim?"

Taehyung hızla başını sallamış, onunla birlitlkte ağlayan sevgilisinin gözyaşlarını silmişti.

"Mutlu ol. O kadar mutlu ol ki... Aklım sende kalmasın. Seni seviyorum." Jeongguk'un gözleri kapanacak gibi olduğunda siren sesleri yankılanmaya başlamış, Taehyung sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı.

"Olacağız, birlikte. Hiçbir yere gitmiyorsun." Taehyung gözleri kapanmak üzere olan çocuğa doğru konuşmuş, başını göğsüne bastırmıştı.

"Elve..da."

Gözleri kapanan Jeongguk, Taehyung'un öylece durmasına sebep olmuştu. Kapıdan içeriye giren sağlık görevlisi, Taehyung'un boynunda cansız duran bedene bakmış, hızla oraya yönelerek Jeongguk'un şah damarını kontrol etmişti.

Atmıyordu.

Sağlık görevlisi umutsuzca geriye çekilerek saatine bakmış elini saçlarının içinden geçirirken titrek bir nefesle fısıldamıştı.

"Ölüm saati, 05.34. Tarih, 9 eylül 2020. Başınız sağ olsun."

Taehyung sesli bir şekilde ağlamaya başlamış, Jeongguk' u göğsüne bastırırken konuşmuştu.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim, bebeğim."

▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎

Teşekkürler;
Buraya kadar gelen, okuyan, görüşlerini belirten güzel okuyucularım. Böyle saçma bir kitabı okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu benim ilk final verdiğim kurgum.

Okuyan herkese tekrar teşekkürler, bay bay♡♡♡

leaving tonight ✓Where stories live. Discover now