Bölüm 18 / Teklif

517 30 5
                                    

Merhaba minnoşlarım, buyrunuz.

------------


Bölüm 18


Ben ne olduğunu anlayamadan kapıyı kapatıp geri döndü ve havada döndürmeye başladı.

-Ben baba mı olacağım? Ben baba mı olacağım? Tiffany, bizim bir bebeğimiz mi olacak?

-Dan, ne saçmalıyorsun sen?

-Yoksa bizim değil mi? Yani be... Aman Tanrı'm. Bu yüzden...

Buz gibi kesilen bedenimle onu ittim. Kollarının arasından yavaşça yere düşüp geri çekildim. Ne göz yaşlarımı durdurabiliyordum ne de titrememi durdurabiliyordum. 


-Daniel defol git. Gerçekten şu an defolup gitmeni istiyorum. Bu odadan, hayatımdan. Gidebileceğin kadar uzağa git.

Artık mahvolmuştum. Bebeğin babasının o olmadığını nasıl düşünebilirdi? Kalmayan gücümle yere yığıldım. Sadece odadan çıkıp gitmesini istiyordum ve dahil olduğu her şeyden.

-Özür dilerim ben... Ben bir an sen öyle söyleyince ne düşüneceğimi şaşırdım.

-Git artık.

-Tiffany, seni bu halde bırakacağımı düşünmüyorsun değil mi?

-Önemi yok, gerçekten ne halde olduğumun önemi yok. Sadece benden uzak dur tamam mı? Böyle daha kolay olur.

-Daha kolay olacak olan nedir?

-En kısa zamanda kürtaj olacağım tamam mı? Bundan kurtulacağım. İkimiz de hayatımızı yaşamaya devam edebiliriz gerçekten, senden hiçbir sorumluluk beklemiyorum. Şimdi git artık.

-Bu dediğin... Bebeğimizi mi öldüreceksin?

-Bebeğimizi?

Buz gibi bir ifadeyle yüzüme baktı.

-Gerçekten benden değil..

Ayağa kalkıp sehpanın üzerinden kaptığım bardağı ona fırlattım. Bu talihsiz atışımdan kafasını eğerek kurtulsa da daha fazla küçük düşemezdim. Üzerine yürüyüp yumruklarımı savurmaya başladım. Bileklerimden yakalayıp kollarımı göğsünde sabitledi. İkimiz de ağlıyorduk. 

-Tamam, tamam gerçekten özür dilerim. Bak, gerçekten çok garip tepkiler veriyorsun. Sinirlendim, gerçekten sinirlendim. Böyle düşündüğüm için söylemedim, beni aldattığın ihtimalini gerçekten düşünmedim. Yemin ederim. Sadece sinirlendim işte.

-Biliyorum. Özür dilerim, dikkatsiz davrandım. Şu lanet küçük hapları es geçmemem gerektiğini biliyordum ama dikkatsizlik yaptım işte. Gerçekten üzgünüm. Sinirlenmekte haklısın, gerçekten bu benim hatam ve bunun çaresine tek başıma bakmalıyım.

-Benim hatam? Bunun? Çaresi? Tiffany içinde bize ait bir şey taşıyorsun. Bebeğimizi. Çaresine bakmak da ne demek oluyor? Onu doğurmayacak mısın? İstemiyor musun?

Yüzüne baktığımda şok olmuş bir ifade mi gördüm, yoksa aynaya mı bakıyorum bilemedim. Şaşkınlıkla konuştum.

-Onu doğurmamı mı istiyorsun? Sen... Sen bana kızmadın mı?

-Tiffany, bu yüzden miydi bu sinir harbi? 

-Ben, öfkeden deliye döneceğini düşünmüştüm.

-Bana baba olma şansı verdiğin için mi? Üzgünüm Tiffany ama bu bugüne kadar aldığım en güzel hediye.

-Gerçekten onu doğurmamı mı istiyorsun?

-Sen.. Sen istemiyor musun?

-Dan, tabi ki onu doğurmak istiyorum. Ben... Ben sadece, korktum. Bana kızacağını düşündüm. 

-Senden bir çocuğum olması her şeyden daha çok istediğim bir şeydi. Biraz zamanı vardı ama erken olması bir şeyi değiştirmez. 

Cebinden küçükbir kutu çıkardı. Ne olduğunu gayet iyi bildiğim küçük kırmızı bir kutu.

Her şey çok güzel olacak. (Daniel Sharman/Teen Wolf)Where stories live. Discover now