2.6: 2.sezon

3.1K 211 152
                                    

Yorumlara uğramayı sakın unutmayın çünkü torunum hakkında konışmamız gerek.

Keyifli okumalar!

🥀

"Güzelim, o cips paketini bana verir misin artık?"

Jungkook elindeki ince hırkayı koluna asarak yanıma geldiğinde, paketin içerisine daldırdığım elimi dudaklarımı büzerek çıkardım ve paketi diyet anlaşmamızdan ötürü karşı gelemediğim Jungkook'a uzattım isteksizce.

Bundan nefret ediyordum. Karnımdaki tırtıl sebebiyle iştahım her zaman olduğundan beş kat kadar fazlaydı ve ne kadar yersem yiyeyim, canım bir şeyler istemeye devam ediyordu. Hatta bazen Jungkook beni durdurup onları elimden aldığında gözlerimin dolduğu bile oluyordu. Resmen acı çekiyordum.

"Jungkook, sadece bir tane daha alsam?"

Kocaman açtığım gözlerimi elimden paketi alıp uzak bir yere fırlatan Jungkook'a çevirdiğimde, onun zaten bende olan kahve gözleri yavaşça kısıldı ve üzerime doğru eğildi.

"Bakma öyle," diye homurdandığında, gözlerimi kırpıştırarak kaşlarımı kaldırdım. "Neden?" Aklımda kurguladığım yüz ihtimalden yüzü de gözlerimin dolmasına sebep olurken bu dönemde oldukça hassas olan hormonlarım yine sahaya inmişti.

Jungkook anında elini kaldırıp önüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Çok güzel oluyorsun, dayanamıyorum ve kabul ediyorum. Bu yüzden öyle bakma."

Dolu gözlerimle gülümsediğimde Jungkook da yavaşça gülümsedi ve uzanıp burnuma bir öpücük bıraktı.

"Hadi çıkalım, geç kalacağız yoksa."

Başımı sallayarak oturduğum bar taburesinden kalktım ve koluna astığı hırkamı alarak üzerime geçirdim. Bugün karnımdaki tırtılın cinsiyetini öğrenmek için doktora gidiyorduk bu yüzden oldukça heyecanlıydım.

Bana göre, tırtılımız bir erkekti ama Jungkook, bir kızı olacağı konusunda oldukça kesin konuşuyordu. Hatta geçen gece onu çalışma odasında tırtılımızın kız olma ihtimaline karşılık koymak istediği isimlerin listesini yaparken yakalamıştım ve tahmin edin ne olmuştu?

Tırtılım ve ben buna fazlaca duygulanıp ağlamıştık.

Ah bu hormonlar...

"Rosé, haber vermediğimiz kimse kalmadı değil mi?"

Jungkook uzaktan kumandayla arabanın kilitlerini açıktan sonra duraksayarak bana döndüğünde, başımı iki yana sallayarak gülümsedim.

"Herkesi çağırdık. Hatta şu an bizi bekliyor olmalılar."

Elinin arasındaki elimi baş parmağıyla okşarken derin bir nefes aldı, ardından başını sallayarak binmem için arabanın kapısını açtı ve parmaklarını usulca parmaklarımdan ayırdı. Heyecanlı olduğunu biliyordum, hatta aşırı bir tepki vermemek için kendisini fazlasıyla sıktığını da. Çünkü bu zamanlarda, az önce olduğu gibi sık sık elimi okşar, normalden fazla nefes alır ve sürekli dudaklarını ıslatırdı.

Şu anda aynen öyle yapıyordu.

Hamileliğimden olsa gerek, onun bu halleri normalden daha fazla dokunuyordu kalbime. Öyle ki şu an bile ona sıkıca sarılıp saçlarını okşamamak için zor tutuyordum kendimi.

"Sakinleş biraz," diye mırıldandım, dikkatini kendime çekerek. Kahveleri bana döndüğünde yavaşça yutkundu ve adem elması inip kalktı. "Sakinim."

Kaşlarımı kaldırdım. Olmadığını tabii ki biliyordum, o da bildiğimi biliyordu zaten.

Bir şey söylemedim ama parmaklarımın ucuna yükselerek dudaklarımı yanağına bastırdım. Bununla birlikte omuzları gevşerken dudaklarından derin bir nefes verdi ve belime doladığı kolları sayesinde uzaklaşmamı engelleyerek dudaklarını alnıma sürttü.

|•| Leaofila |•| rosékookWhere stories live. Discover now