15. bölüm

1K 44 16
                                    

(Safiye şehzadesi ve minik bebeği Ayşe ile meşgul olurken Nurbanu'nun sıkıntıları günden güne artmaya devam eder.)

Canfeda- Sultanım, gerçekten artık Safiye hatunla beraber mi hareket edeceksiniz?

Nurbanu- Hayır elbette. Lakin bilirim ki şehzadem bu hatuna ziyadesiyle değer vermekte, onu her şeyin önünde tutmakta. En nihayetinde hanedana da iki evlat verdi. Böyle bir durumda Safiye ile uğraşmak, ona karşı cephe almak bana yarardan çok zarar getirir. Hem Safiye'ye gelene kadar başımda bin türlü bela var. Bırakalım da Safiye hatun bu güzel günlerinin tatını çıkarsın, Şehzadem de bu hatunla oyalansın. Gün gelip de Murat tahta çıktığında Safiye denen o sarı çiyanı bu saraydan sürmesini bilirim ben. 

Canfeda- Anladım sultanım. Hakkınız var. 

(O sırada Nurbanu'nun cariyelerinden  biri içeri girer.)

Cariye- Nurbanu sultanım.

Nurbanu- Söyle.

Cariye- Mihrimah sultan bu akşam için bir eğlence düzenlemiş. Sizin de gelmenizi buyurdular.

Nurbanu- Durduk yere nerden icap etmiş?

Cariye- Bir malumatım yok sultanım. 

Nurbanu- Tamam, cekilebilirsin.

Canfeda-Mihrimah sultan nedensiz eğlence yapmaz. Mutlaka bir iş var bunda sizin de gelmenizi istediğine göre.

Nurbanu- Yine Selim'in şehzadesi olmuştur kesin. Sultanımız bu mutlu haberin kutlamasını yapıyordur. 

( Akşam olur Nurbanu bu eğlencenin kendisi için iyi geçmeyeceğini bile bile eğlenceye katılır.)

Nurbanu- Hayırlı akşamlar sultanım.

Mihrimah- Sanada Nurbanu. Gel buyur şöyle yanıma otur. Gelmene pek sevindim.

Nurbanu- Siz çağırırsınız da gelmez miyim hiç sultanım.

( Nurbanu Mihrimah sultanın yanıbaşına oturur ve eğlence başlar. Herşey çok iyi gitmektedir. Bir taraftan müsikiler diğer taraftan raks. Herkes mutlu, herkes huzurlu, herkes gülüyor. Lakin bir süre sonra birinin gelişiyle bu mutlu hava bozuluyor ve karanlık kaplıyor Nurbanu sultanın yüreğini.)

Ağa- Destur, Selimiye sultan ve şehzade Ahmet hazretleri.

( Selimiye Nurbanu'dan sonra hünkarın gönlüne girmeyi başaran hatunlardan olmayı başarmış ve Selimiye adıyla anılmaya başlamıştı. Hünkara bir de Ahmet adında bir şehzade verince konumu bir anda yükselmiş ve Selimiye Sultan olmuştur. şehzadesi Ahmet büyüdükçe de gücü artmıştır.)

Selimiye- Mihrimah sultan hazretleri.

Şehzade Ahmet- Halacım.

Mihrimah- Ahmetim, halasının biricik şehzadesi halasının yanına gelmiş. sefalar getirmiş. (Mihrimah şehazadesine sarılır.) Sen de hoş geldin Selimiye, buyur ortur. 

Selimiye- Size de merhaba Nurbanu sultan, nasılsınız görüşmeyeli? İyisinizdir inşallah.

Nurbanu- İyiydim, ta ki sen gelene kadar.

Mihrimah- Nurbanu laflarına dikkat et.

Nurbanu- Ben yanlış birşey söylemedim. Nasılsınız dedi bende cevap verdim. Ne var bunda? 

Mihrimah- Neyse, sizi bu gece bu eğlenceye davet ettim çünkü biraz eğlenelim kafamız dağılsın istedim. Hem de şanlı ordumuzun Kıbrıs'taki bşarısını kutlayalım.

Selimiye- Pek iyi düşünmüşsünüz sultanım. Venedik kafirinin ordumuzundan yediği tokat kutlanmaya değer.

( Nurbanu şimdi anlamıştı bu eğlencenin neden yapıldığını. Osmanlı'nın Kıbrıs'ı fethi yani, Nurbanu'nun memleketi Venedik ile olan savaşta Venedik'in yenilgisi kutlanıyodu. Nurbanu daha fazla dayanamadı ve odasına gitmek için izin istedi.)

Nurbanu- İzninizle Mihrimah sultanım başım ağrıyor biraz odamda dinlenmek isterim.

Selimiye- Ne oldu Nurbanu, rahatsız mı oldu Venedik'ten bahsedince? 

Nurbanu- Hayır selimiye. Neden rahatsız olayım. 

Selimiye- Yoo rahatsız olsan da sorun değil anlayışla karşılarız. Ne de olsa memleketin orası senin.

Nurbanu- İnsanın ailesi nerdeyse memleketide oradadır. Benim de memleketim burası Selimiye. boş boş konuşmayı kes.

Selimiye- Haddini bil Nurbanu senin karşında cariyen yok. Şehzade annesi bir sultan var.

(Nurbanu güler ve Selimiye'nin yanına yaklaşır)- Bu saray böyle konuşup sonra da unutulup yok olan sultanlarla dolu Selimiye. Anlaşılan senin de onlardan biri olmaya isteğin var.

Mihrimah- Nurbanuuuu. 

Şehzade Ahmet- Nurbanu sultana kızmayın halacım, Zira sultanımız doğru söylüyor. Bu saray validem gibi konuşan sultanları çok gördü. Lakin sizin gibi kendini valide sultan sanıp bir gece ansızın kaybolan, akibetinin ne olduğu bilinmeyen sultanları da çok gördü. Herkes bir Hürrem sultan değil, Onun yüzüğünü taşımakla onun gibi olamazsınız. 

Nurbanu- Siz karışmayın şehzadem. Bu konu sizi ilgilendiren bir konu değil.

Şehzade Ahmet- Anneme karşı söylediğiniz sözlerinize dikkate etmezseniz bu konu beni gayette ilgilendirir. Hor gördünüz kişi bir sultan, ben de bir şehzadeyim. Hanedan kanı taşıyorum. Peki ya siz sultanım? Hanedandan biri misiniz? Tabiki hayır. Ne kadar yükselseniz de Osmanlı hanedanının bir kölesisiniz.

( Bu sözler bir evladın annesini rencide eden bir kadına karşı öfkesi ve annesini savunmasıydı, ama aynı zamanda  bu sözleriyle Nurbanu'nun tüm şimşeklerini kendi üzerine çekmeyi başardı.)

Sarayda İki VenedikliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin