BÖLÜM 4~MAVİ GÖZLERİ ARAYIŞTA

211 39 50
                                    


Tony birkaç gün dinlenip toparlandıktan sonra Eldar'ın yönetimini geçici bir süreliğine Bucky'e devretti. Adını Chris koyduğu oğlunu da Peter ve Hulk'a emanet etti. Bucky Eldar ile ilgileneceği için bir de Chris ile onu meşgul etmek istememişti.

Grant gibi güzel mavi gözleri ve sarı saçları olan oğluna son kez baktı ve alnına bir öpücük kondurup onu Peter'ın kucağına verdi. Bebek sanki babasının gideceğini hissetmiş gibi ellerini oynatarak huzursuzluğunu ilan ediyordu.

Wade, Peter'ın yanından ona komik surat ifadeleri yaparak ağlamasını önlemeye çalıştı. İşe yaramıştı. Çünkü bebek bile yaptığı saçma ifadelerde mantık aramaya çalışıyordu. Wade'in mantıklı bir yanı olmadığını büyüyünce öğrenecekti.

Onların yanından tam ayrılacaktı ki Clint, Natasha, Thor ve Loki'yi karşısında gördü. "Dostlarım, gelmişsiniz."

Natasha yaklaşıp ona sarıldı ve ayrılıp "Kendine dikkat et ve bunu al. Nereye gidersen git suyun olduğu her yerde sihri işler ve sana yardım getirir."dedi. Tony eline verdiği mavi taşlı bilekliğe baktı ve hemen sonrasında taktı.

O geri çekilince Clint yaklaştı ve eline sarmaşık motifli bir yüzük bıraktı. "Şifa verebilmen için. Hem kendine hem de gerekirse Kral Grant'a." Tony gülümsedi ve yüzüğü sağ elinin işaret parmağına geçirdi.

Thor ve Loki ona yaklaştı. Ama konuşan Loki oldu. "Thor, gideceğin bilinmezlikte kullanabileceğin işe yarar birşey bulamadı. Ama ben sana birşey verebilirim."

Buz şeytanı onun elini tutup bileğinin iç kısmına parmağını yerleştirerek küçük bir sihir yaptı. Tony soğuğun oluşturduğu yanıktan dolayı yüzünü buruşturdu. Loki elini çekince acının geçtiği noktada mavi bir kar tanesi şekli gördü. "Bu dövme mi?"

Loki sırıttı. "Dövmelerim sadece birer dövme değildir. Onlar sihirli dövmelerdir."

"O zaman bana ve Grant'a yaptığın da sihirli."

Loki yeni gelmiş olan Bucky'e baktı. "Aynen öyle."

Bucky merakla "Ne işe yarıyor?"dedi.

Loki "Yaşayarak deneyimleyeceksiniz."dedi.

Bucky gözlerini devirdi. Sonra ciddi bakışlarını Tony'e çevirdi. "Tony, dikkatli ol."

Tony hepsine son kez baktı. "Merak etmeyin. Grant'ın ruhunu bulup sağ salim döneceğim. Eldar sizlerin güvenli ellerinde." Bunu söyledikten sonra yanlarından ayrılıp Eldar'ın güç kaynağına indi. Strange ve Wanda onu orada beklemekteydi.

Wanda "Kralım, hazırsınızdır umarım."dedi.

"Hazır olmak zorundayım. Grant için, bebeğimiz için..."

Strange ona göz şeklinde altından bir madalyon uzattı. "Bu sizin tılsımınız. Bunun sayesinde lânet size zarar veremeyecek. Ayrıca içinde sizi Grant'a yönlendirecek bir pusula var. Kalbinizden geçen kişinin yerini gösterecek. Asıl sorun onu bulmanız değil. Ona kendisini, sizi ve Eldar'ı hatırlatmanız. Eğer hatırlamazsa taşıyıcı bedenden ayrılıp kendi bedenine geri dönemez."

Tony madalyonunu boynuna taktı. "Neden? Onu bulunduğu bedenle getirip öyle hatırlatsam olmaz mı?"

Wanda başını olumsuzca salladı. "O bedende başka bir ruh daha var. Taşıyıcının ruhu. Grant'ın ruhu derinlerde. Ayrıca o kişinin orada bir yaşantısı var. Onu buraya getirseniz de hatırlamadığı sürece Grant'ın ruhu ortaya çıkmaz. Hatırlaması şart."

Strange "Özellikle de lânet, bedenlenmiş ve güçlenmeye devam ederken. Kraliyet ailesinin tüm bilgisi ve anıları altın saatteydi. Artık altın saat yok. Sevginin gücüne inanıp ona bir şekilde anılarını hatırlatmalısınız ve bunu lânet ona ulaşmadan yapmalısınız. Yoksa tam anlamıyla lânet gerçekleşecek ve sonsuza dek birbirinize kavuşamayacaksınız."dedi.

Tony endişelenmeye başladı. Ya onu bulmadan önce lânet ona ulaşırsa? Hayır, böyle ümitsiz düşünmemeliydi.

"Ben hazırım."

Wanda çemberin ortasına geçmesini işaret etti. Tony yerini aldı ve onlara baktı.

Strange ve Wanda çemberin iki tarafında konumlandı.

Wanda sihirli ipleri sütunların etrafından geçirdi. "Kralım, sizi uzaktan izleyip güvende olmanızı sağlayacağız."

Strange sihirden zincirler oluşturup 6 sütuna bağladı. "Kral Grant'ı da izliyoruz. Mümkün olduğunca lâneti ondan uzak tutacağız. Karanlıktan sakının ve büyüyen gölgelerden olabildiğince uzak durun."

Tony başını sallayarak onayladı. Strange ve Wanda aynı anda Eldar'ın gücüyle bağlantıya geçerek sihirlerini yaptılar. Tony bir anda mavi bir ışığın içinde kayboldu.

Wanda yere diz çöktü. "Umarım başarır."

Strange onun yanına gelip omuzlarından tutarak ayağa kaldırdı. "İnanmaktan ve umut etmekten başka çaremiz yok."

***

Tatil gününde köpeği Bucky'i gezdirmek için Central Parka götüren Steve güneşli günün tadını çıkarıyordu ama tâbi ki ağacın gölgesinde. Güneşin altında kalmasını engelleyen teninin aşırı hassas oluşuydu. Bu yüzden güneşli günlerde koruyucu kremini sürmeyi unutmuyordu ve mümkün olduğunca gölge de oturuyordu. Neyseki gündüz ışığında o karanlık gölgeleri hiç görmediği için rahattı.

Oturduğu bankta gözlerini yukarıya kaldırıp ağaçların yaprakları arasından sızan ışığa baktı. Rüzgarın etkisiyle sallanan yaprakların hışırtısı huzur verici bir ninni gibiydi ve sebepsizce gözleri kapandı. Bucky'nin yanında olduğunu bildiği için güvensizlik duymuyordu. Gelen bu rahatlatıcı sıcaklığı kısa bir uykuyla geçirmek istiyordu.

"...benim olanı istiyorum. Bana geri getirin. Ne pahasına olursa olsun..."

Bir anda irkilerek gözlerini açtı. Bu da neydi? Tuhaf sesler ve sanrıların sonu hiç gelmeyecek miydi?

Az önce kazandığı huzuru bankta bırakarak ayağa kalktı. Bucky'e baktığında dili dışarıda, kulaklarını dikmiş bir şekilde baktığını gördü. Gülümseyerek onun kulaklarının arkasını kaşıdı ve sonra tasmasından tutarak yürüyüşü sonlandırmak üzere parkın çıkışına gitti. Eve geri dönse daha iyi olacaktı.

***

👑

IN SEARCH OF BLUE EYES "SOUL CARRİER" (STONY)Where stories live. Discover now