|11| Dostların Ziyareti

1.7K 167 100
                                    

╭──╯ . . . . .🍂🐈 . . . . . ╰──╮



Sonbaharın son günlerinde güzel güneşli bir gündü. Kuşlar kıştan önce son kez cıvıldıyor, ağaçlar yapraklarını yeniliğe hazırlamak için döküyordu. Hermione de bu güzel sonbahar gününün keyfini pergoladaki yumuşak koltuklardan birinde yatarak çıkarıyordu. Burnuna süt kokusu geldiğinde kafasını kaldırdı. Draco kendisine doğru elinde bir kase süt ile geliyordu.

"Ah, bugün gerçekten çok güzel bir gün..." diyerek elindeki kaseyi Hermione'nin önüne koydu. "Kışa girince böyle güzel gün zor buluruz. Bugünü boş geçirmek yerine bir şeyler yapabiliriz, ama ne?"

Draco ne yapabileceklerini düşünmeye başlamıştı ki küçük bir baykuş Draco'ya doğru geldi ve kucağına bir mektup atıp Hermione'nin yanına kondu. Hermione, baykuşu hemen tanımıştı. Bu Sirius'un, Ron'a hediye ettiği küçük baykuş Pigwidgeon'du. Pigwidgeon neden Draco'ya bir mektup getirsin ki? Yoksa düşündüğü şey miydi?

Draco "Sanırım bugün ne yapacağımız belli oldu." dedi mektubu okumayı bitirerek. "Rexy!"

Ev cini anında pergolada belirdi.

"Buyurun, Draco Malfoy efendim."

Draco "Misafirlerimiz var. Atıştırmalık birkaç şey hazırlarsan iyi olur." dedi.

"Hemen, Draco Malfoy efendim." dedi ev cini ve hızla Buharlaştı.

Hermione'nin içi içine sığmıyordu. Harry ve Ron buraya geliyorlardı! Etrafta koşup bağırmak istedi bir an. Ama sadece Pigwidgeon'a bakıp, kendisini gagalamasına izin verdi. Pig'i de çok özlediğini o an fark etti. Pig'i bile bu kadar çok özlediyse, kim bilir diğer tanıdıklarını ne kadar özlemiştir?

Pigwidgeon'un gelişinin üzerinden iki saat geçmişti ki, Harry ve Ron demir kapıyı açıp malikanenin bahçesine girdiler. Draco onları bekliyordu, Hermione de etrafta koşuşturuyordu.

Draco, Harry ve Ron'un yanına hızlıca gitti ve başıyla selam verdi.

"Hoş geldiniz. Arka bahçeye geçelim."

Harry ve Ron gülümseyip başlarıyla onayladıktan sonra gözleri hemen Hermione'yi buldu. Hermione kuyruğunu havaya dikmiş kendilerine bakıyordu.

Üç büyücü arkadaki pergolaya geçtiler. Hermione üçlüden önce davranıp bir koltuğa oturup yayıldı. Bunu gören Ron, Hermione'nin olduğu koltuğa oturdu. Harry de Ron'un çaprazındaki sandalyeye oturdu. Üçlünün ya da daha doğrusu dörtlünün arasında elle tutulacak derecede bir gerginlik ve sessizlik vardı.

"Eee..." dedi Ron.

Draco "Sizlere bir şeyler hazırlattım." dedi önlerindeki masadaki atıştırmalıkları işaret ederek.

Harry gülümsedi "Teşekkürler." dedi ve masadaki içecekten önündeki bardağına doldurdu.

"Görüşmeyeli nasılsın?" dedi Ron.

Bunu Draco'ya söylemiş gibi olsa da aslında bu soruyu yanında yatan Hermione'ye sormuştu.

Hermione öndeki iki patisini havaya kaldırdı. İyi olduğunu anlatmaya çalışarak.

Draco "Gayet iyiyim, sizler nasılsınız?" dedi.

Ron "Biz de çok iyiyiz. Milkione nasıl? Adı Milkione'du değil mi? Umarım yanlış söylememişimdir." dedi.

Draco gülümsedi "Evet adı Milkione'du. O da iyi. Ancak son günlerde biraz garipleşti gibi hissediyorum, nedenini anlamasam da. Eskisinden daha durgun."

Harry şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı "Seni böyle düşündüren şey de ne?" diye soru yöneltti.

Draco "Onunla ilk tanıştığımdaki bana bakışlarıyla ve şimdiki bakışları arasında fark var sanki." dedi.

Animagus | dramioneWhere stories live. Discover now