33

3.6K 222 87
                                    

Omuzumda hissettiğim elle arkama döndüm. Gözlerim okyanus gözlerle bulusunca yüzümdeki gülümseme daha da büyümüştü. 

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

"Mizan? Biraz konuşabilir miyiz?"

Kaşlarımı çatarak ayağa kalktım. Akay benimle ne konuşacaktı ki? Oturduğumuz çardaktan biraz uzaklaştığımızda derince bir iç çekti.

"Ben şey... Aslında sana bir şey söyleyecektim... Nasıl desem ki?"

Gergin gözüküyordu. Elleriyle oynayıp sık sık dudaklarını yalaması söyleyeceği şeyden kaynaklanıyordu büyük ihtimalle.

"Akay, bana her şeyi anlatabilirsin. Biliyorsun bunu... Kötü bir şey yok değil mi?"

Eğdiği kafasını hızla yukarı kaldırdı ve kafasını iki yana salladı.

"Yok kötü bir şey olmadı. Aslında hafta sonu ne yapacaksın diye soracaktım."

Kaşlarım şaşkınlıktan havalanmıştı. Bir randevu mu planlıyordu acaba? Onun kıvranmasını izlemek nedense hoşuma gitmişti.

"Boşum, bir planım yok hafta sonu için. Neden sordun ki?"

Bana bakan gözleri kararsızlıkla doluydu, söyleyip söylememek arasında gidip geliyordu. Onu biraz olsun rahatlatmak için elimi omzuna koyup hafifçe sıktım.

" Armin 'in şehrin dışında bir dağ evi var. Biz çocuklarla oraya gitmeyi düşünmüştük ama ben senin de gelmeni istiyorum. Zorundaymış gibi hissetme, istemezsen anlarım."

Aslında Akay ile başbaşa vakit geçirmek için ideal bir fırsattı. Hem bizimkiler ile onun arkadaşları da kaynaşmış olurdu.

" Bizimkileri de çağırabilir miyim? Yani kaynaşmış oluruz, ne dersin? "

Gözleri sevinçle dolmuştu ve genişçe gülümsüyordu. Reddedeceğimi düşünmüş olmalıydı.

"Evet, evet sen geleceksen neden olmasın? Onları da çağırabilirsin ama çok kişi olmasak daha iyi olur çünkü üç tane boş oda var."

Biz altı kişiydik onlar üç kişilerdi ve haliyle dokuz kişi bir eve sığamazdık. Şimdilik Arel ve Aren'i çağırmayı düşünüyordum, onların ailesi çok baskıcı bir aile değildi, gelmelerine izin verirler büyük ihtimalle.

" Ahh az kalsın unutuyordum, Armin özellikle Aren'in gelmesini istedi."

Gözlerim büyümüş ağzım şaşkınlıktan aralandı. Bunlar ne zaman ilerletmişlerdi amına koyayım?

"Aren ne iş? Armin neden özellikle onun gelmesini istedi ki?"

Yüzüne tuhaf bir gülümseme yerleştirdi ve bana göz kırptı. Oha yani, düşündüğüm şey mi yoksa?

"Tamamdır o zaman. Serdar 'ın arabasıyla gideceğiz, akşam altıda sizin evin önünde buluşuruz o zaman?"

"Tamamdır."

Hızlıca etrafa göz gezdirdi ve yanağıma hafifçe dudaklarını bastırıp çekti. Ben daha ne olduğunu anlamadan bana son bir kez daha gülümseyip yanımdan ayrıldı. Üzerimdeki şaşkınlığı atıp hızlıca çardağa doğru yürüdüm.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

" Aren özel davetli, sen de bağlantılarını kullanarak gideceksin."

"Yani kimse beni özel davet etmedi mi? Aren'in benden ne farkı var amk?"

"Bende bilmiyorum ama birileri abayı yakmış herhalde..."

"Kim Aren'e mi? Peh! O şişkoya kim abayı yakar ki?"

"Hey hey bende buradayım hani? Duyuyorum sizi."

Arel, Aren'e gözlerini devirerek baktı ve kaşlarını kaldırdı.

"Armin, Aren'in neresine bakacak Allah aşkına?"

"Hey, hey! Armin bana abayı falan yakmadı, biz arkadaşız. Öyle bir şey varsa da ben Azya'yla sevgiliyim hala."

Arel tek kaşını kaldırıp genişçe sırıttı.

"Yani Azya olmasa Armin 'in üzerine atlayacaksın öyle mi?"

Arel' in söylediği şey ile Aren dudaklarını büzüp omzunu silkti.

"Araba geliyor."

Arel'in sözlerinden sonra herkes dikkatini sokağın başında beliren arabaya verdi. Minibüs tarzı bir arabaydı ve yeterince büyük gözüküyordu. Araba önümüzde durup, kapıları açılınca boş olan Akay'ın yanına oturdum. Serdar şoför koltuğunda otururken Armin şoför koltuğunun yanındaki koltukta oturuyordu. Arkamdaki koltuğa Arel ve Aren geçmişti. Armin oturduğu yerden kafasını bize doğru çevirdi.

"Selam! Öncelikle teklifimi reddetmeyip kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Şehirin biraz dışında kalan dağ evine gidiyoruz ve pazar sabahı geri dönüyoruz. İtirazı olan yoktur umarım? "

Herkes kafasını iki yana salladı ve araba hareket etmeye başladı.

" Geldiğin için teşekkür ederim Mizan. "

Bu aralar bu sözleri Akay'dan çok duyuyordum ve artık gerçek anlamda sıkılmaya başlamıştım.

" Sen bu ara çok teşekkür ediyorsun ve özür diliyorsun, iki lafından biri ya teşekkür ya özür. Başka bir şeylerden konuşalım artık. "

Başını yavaşça aşağı yukarı salladı ve başını omzuma koydu.

"Dün uyuyamadım, izin ver biraz kestireyim."

Başımı başına yaslayınca gülümsediğini hissedebiliyordum.

______________________________

Appleandbananatime

KULAKLIK (BOYXBOY) TEXTING Donde viven las historias. Descúbrelo ahora