"Hayal etmekten ve olacaklardan korkuyorsan, sadece rahatla... Ve akışına bırak."
İyi okumalar! ❤️
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
6.Bölüm: Akışına Bırakmak
"Her canlı kısa bir sürede olgunlaşmaz. Mesela bir çam ağacı, onu önce toprağa dikersin, suyunu verirsin. Daha sonra büyüyüp serpilmesini beklersin. İnsanlarda aynı biçimdedir. Önce bilgiyi verirsin, anlaması için kısa bir süre tanırsın, daha sonra da hazmetmesi için beklersin. Hiç bir canlı bir anda olgunlaşamaz, olgunlaşması için onlara yaşanmış veya yaşanacak bir tecrübe gerekir. Çünkü asıl olgunluk yaşananlardan sonra yaşadığına inanmaktır."
~Yazarın anlatımıyla~
~İki gün sonra~
Alya elinde tuttuğu fenerle ağlayarak ağacın dibine çöktü. O kadar bitkin ve yorulmuş bir haldeydi ki, saçları darmadağın yüzü gözü kirden kararmıştı.
"Aramadığımız yer kalmadı abi. Nereye gidecek yer yarıldı da içine mi girdi?" Ateş sızlanarak aynı bitkinlikle Alya'nın yanına oturdu.
"Abi lütfen sakinleş biraz, otur sakince tekrardan düşünelim." Ateş en yakın dostunu belki binlerce kez yeniden uyarmıştı ama söz geçiremiyordu.
"Ne dinlenmesi? Siz önemsiz mi görüyorsunuz bunu? Kız ormanda kimbilir hangi ağacın dibinde kurtarılmayı bekliyor." Ege ellerini saçlarına götürerek hızla sıktı. Korkudan ve merakla, sadece kırk beş saat geçmişti ve Begüm 'den tek bir iz bile yoktu.
"Önemsiz değil. Sen kendine bunu çektirirsen şimdi bizde tek tek kaybolacağız. Hepimiz bir arada kalmak zorundayız Ege. Anlıyor musun beni?" Alya gözünü bile kırpmadan gökyüzüne bakıyordu. Canı gibi sevdiği kardeşini kaybedeli iki gece olmuştu ve ellerinden ormanda bağırarak dolaşmaktan başka çare gelmiyordu. Buraya onun için gelmişti ama lanet olası o akşamda Ateş'le dışarıda gezerken biraz içmişlerdi. Ve bir yerde sızmışlardı. Ege onları bulduğunda Begüm' ü onların yanında sanıyordu ama hayır Begüm hiçbir yerde yoktu. Alya suçluluk duygusuyla gözünden akan yaşı sildi.
"Anlıyorum ben seni. Asıl sen beni anlamıyorsun. Söz verdim lan ben o kıza." İkisinin gözüde Ege'ye dönünce bir an için afalladı. İkisinden başka tehlikeyi bilen yoktu. Ve şuan da iki çift göz ona sorgularcasına bakıyordu. Hemen toparlandı.
"Söz verdik. Hepimiz söz verdik. Ama sizin halinize bak. Yorgunluk daha fazla çekici geliyor. Ne çabuk pes ettiniz. Ya sen Alya, pişman değil misin? Çok çabuk unuttun arkadaşını..." Alya daha fazla dayamayarak, vicdan azabı içinde kafasını dizlerine gömerek ağlamaya başladı. Dayanamıyordu, Begüm ondan daha cesurdu. Ve yine emindi ki kendisi kaybolsa o asla pes etmezdi. Alya çocukluğundan beri Begüm' ün cesaretine inanmamıştı. O hayallerinden koşan bir çocukluk geçirmişti. Ama kendisi anne kuzusu gibi büyütülmüştü. Ateş başını dizlerine gömerek ağlayan Alya'ya baktı. Sonra da bakışlarını öfkeden deliye dönen Ege' ye çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU DAMLASI
FantasyHenüz yirmi dördünde bir su altı arkeoloğu. Hayatı eğlenerek yaşamak gerektiğini bilen genç bir kız... Ama sandığı kadar masum değil. Neden mi? Terk edilmiş bir kasaba, Dillerde uğursuzca dolaşan bir efsane. Asırlardır devam eden bir savaş. Ölümle...