Final

12.7K 559 861
                                    

"Gelmedik mi?"diye sordum sabırsız bir şekilde yanımdaki bedene. Atlas'ın gülüş sesleri kulağımı doldursa da gözlerimi açmadan başımı cama yasladım ve dudaklarımın arasından derin bir nefes verdim.

"Yaklaştık sayılır."diye mırıldandı neşeli bir ses tonuyla. Akşamüstüye doğru beni çok güzel bir yere götüreceğini söyleyip nereden bulduğunu bilmediğim bir arabayla yola çıkmıştık. Varacağımız yere kadar gözlerimi kapatmamı söylemişti, öyle de yapmıştım ama nereye gideceğimizi çok merak ettiğim için aradan çaktırmadan tek gözümü açıp etrafa bakmaktan kendimi alıkoyamamıştım.

Bir yere gideceğimizi söylediği andan itibaren Atlas'ın yüzünde oluşan heyecan beni de heyecanlandırmıştı. Arada karnım kasılıyor, kalp atışlarım hiç olmadığı kadar hızlanıyordu, bu konuda kendimi zar zor dizginleyebiliyordum.

Uzun yolculuğun ardından araba durduğunda başımı yasladığım camdan kaldırdım fakat hala gözlerimi aralamadım, Atlas'dan gözlerimi açmamı söylemesini bekliyordum. Arabanın kapısı açılıp kapandığında içimdeki heyecan daha da büyüdü, bir kaç saniye sonra benim tarafımdaki kapı açıldı ve Atlas bir kez daha kıkırdadı. Onun tekrardan kıkırdamasına kaşlarımı çattım ama hala gözlerimi açamıyordum. Sıcak dudakları bir anda yanağıma değince çatılan kaşlarım düz bir hale geldi ve dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

"Ağzını yüzünü ısıracağım çocuk, çok tatlısın!"diye mırıldandığında dudaklarını diğer yanağıma da bastırdı. Dudaklarımın arasından titrek bir nefes alıp verdim. Atlas kemerimi çıkartıp beni belimden tutarak koltuktan havalandırdığında kucağına alacağını beklemediğim için şaşırmıştım fakat ayaklarımı beline dolamadan edemedim. Yüzümü boyun girintisine gömdüğümde boğuk bir sesle mırıldandım."Etrafta insanlar yok mu? Ya bizi böyle görürlerse?"

"Kimse göremez."diye konuştuğunda arabayı kilitlediğine dair bir ses ulaştı kulaklarıma, yüzümü boynundan ayırmadan uzun uzun kokusunu ciğerlerime çektim. Büyük ihtimalle kimsenin olmadığı bir yere gelmiştik, arabanın içinde gizlice gözlerimi araladığımda şehir merkezinde olduğumuzu görmüştüm fakat sonrasında şehirden uzaklaşmış olmalıydık.

"Artık gözlerimi açabilir miyim?"diye sorduğumda belimi okşayıp omzuma minik bir öpücük kondurdu."Henüz değil."

"Bari kucağından ineyim, yorulacaksın."

"Yorulmuyorum."diye mırıldandı, yorulmadığını sesinden bile anlayabiliyordum çünkü ben kucağındayken çok rahat konuşuyordu sanki ben yokmuşum gibi."Sen bu aralar çok az yemeye başladın, zayıfladın."diye konuştu beni azarlarcasına. Son zamanlarda canım hiçbir şey yemek istemiyordu, Atlas olmasa hiç yemek yemeyebilirdim bile.

Onun dediğini umursamadan boynunun kokusunu içime çekmeye ve ağır ağır öpmeye devam ettim. Huzur ve güven benim için buydu işte, Atlas'ın kollarının arası. O yanımdayken kendimi öyle iyi hissediyordum ki, sanki dünyada benden daha mutlu insan yokmuş gibi geliyordu. Yanımdan bir kaç dakikalığına gitse onu hemen özlüyordum, kokusu burnumda tütüyordu. Geceleri bazen aklıma kötü düşünceler doluşuyordu, onsuz bir hayatı düşündükçe bile delirecek gibi oluyordum. O olmasa büyük ihtimalle beni akıl hastanesine kapatırlardı.

"Geldik."Atlas'ın keyifli sesiyle kötü düşünceleri kafamdan savarak başımı boynundan kaldırdım fakat hala gözlerimi açmadım."Açabilirsin gözlerini."diye mırıldandığında yavaşça gözlerimi aralayarak ilk önce karşımdaki yeşil gözlerle karşılaştım, yol boyunca gözlerim kapalı olduğu için ve onu göremediğim için şimdi görünce gülümsedim ve yanağına uzun bir öpücük bırakarak kucağından aşağı indim. Gözlerimle etrafı tararken şaşkınlığımı gizleyememiştim.

say my name | bxbWhere stories live. Discover now