thirty three

10.8K 806 292
                                    

bir ay sonra

Kurs binasından çıkan ve etrafına bakınmaya başlayan Taehyung'u görünce beni fark etmesi için korna çalarak motoru çalıştırdım. Hemen sonra yanıma doğru hızla yürüyen Taehyung arabaya bindiğinde sola sinyal vererek araç kalabalığına karıştım.

Taehyung kendi arabasını alalı neredeyse bir ay olmuştu fakat bugün Tokyo'ya gelecek olan Saem'i karşılamaya gideceğimizden iki araçla uğraşmak istememiştik. Okulu yarıyıl tatiline girdiği için yanımıza gelecek, bir haftalığına bizimle kalacaktı sarışın. Neyse ki Taehyung'la alay ettiği günün sonrasında onun gönlünü almıştı da ortada bir problem kalmamıştı.

Taehyung demişken, bebeğimiz yedi haftalık olmuştu. Doktor kontrolüne en son geçen hafta gitmiştik; Bayan Takahashi yaptığı tetkiklerin ardından bebeğimizin gelişiminin ve sağlığının gayet yerinde olduğunu söylemiş, Taehyung'a farklı bir vitamin daha reçeteleyerek uğurlamıştı bizi. Yanı sıra Bayan Suzuki ile de her hafta bir kez görüşüyordu Taehyung, psikolojik destek almaya başladığından beri ruhsal olarak günbegün iyileşiyordu.

Buraya, Tokyo'ya geldiği ilk günlerde hamileliğinin en berbat dönemini yaşıyordu; her gün kusuyor ve durmadan ağlıyordu. Neyse ki aradan geçen günlerin ardından şu an daha iyiydi, mide bulantıları devam etse de artık daha nadirdi ve onu pek zorlamıyordu. Ek olarak haftalardır Japonca kursuna gidip geldiğinden yeni insanlarla tanışma, arkadaş edinme fırsatı olmuştu. Yaşadığı ülkenin ana dilini öğrenmeye başlamış olmanın verdiği özgüven vardı artık üzerinde; günlük hayatta etrafımızdaki her Japon İngilizce bilmediğinden zorluk çektiği zamanlar oluyordu. Şimdi çat pat da olsa bir şeyler öğrenmiş, gün içinde bu kelimeleri kullanmaya başlamıştı.

Aramızdaki ilişki nispeten daha güçlüydü şimdi, ona karşı elimden geldiğince kibar ve yardımsever davranıyordum. Şu anda hayatımdaki ilk önceliğim Taehyung'un, dolayısıyla da bebeğin sağlıklı ve mutlu olmasıydı. Fakat Taehyung'la aramızda her zaman ince bir çizgi, görünmeyen bir sınır vardı; sevgi üzerine inşa edilmiş bir birliktelik yaşamadığımızdan ikimiz de hal ve hareketlerimizde kendimizi frenliyorduk. Örneğin zorunda kalmadıkça hiçbir tensel temasta bulunmuyorduk birbirimizle.

Karnı çok hafif de olsa şekillenmeye başlamıştı, onu da ya doktor kontrolündeyken ya da ezkaza göbeği açılırsa görebiliyordum sadece. Aramızda sağlıklı bir ilişki olsaydı karnına sarılır, bebeğimizle konuşurdum ama olmuyordu; ben bunların hiçbirini yapmaya cesaret edemiyordum. En azından bugüne kadar hiç edememiştim.

Taehyung da bana karşı buraya geldiği ilk günlerdeki gibi davranmıyordu artık; o zamanlar fiziksel ve ruhsal olarak daha zayıf bir halde olduğundan hormonların da etkisiyle istemsizce bana sığınıyordu fakat gün geçtikçe o da kendini tutmaya başlamıştı. En azından samimi denebilecek hareketler sergilememeye özen gösterdiğini görebiliyordum.

İçimde bir şeylerin fena halde ters gittiğini söyleyen acımasız bir ses vardı ama bu sürecin farklı bir şekilde ilerleyemeyeceğini de pekâla biliyordum. Yaşadığımız tek gecelik birliktelik de Taehyung'un hamileliği de planlı değildi; aslına bakılırsa ikimiz de elimizden gelenin en iyisini yapıyorduk bu günlerde.

Birbirimize saygıyla yaklaşıyor, aramızdaki sınır hattını geçmemeye dikkat ediyorduk. Başka ne yapabilirdik ki, nasıl olabilirdi yani? Sanki birbirimize kör kütük aşıkmışız da bu aşkı taçlandırmak için çocuk sahibi olmak istemişiz gibi birbirimize sarılmak, birbirimizi öpmek ya da bunların türevi herhangi bir harekette bulunmak fazla absürt kaçardı.

Açıkçası Taehyung da ben de akışına bırakmıştık, ne ileriye doğru bir adım atıyor ne de geri çekiliyorduk. Sabit bir noktada durmuş, birbirimize temkinli gözlerle bakıyor ve sadece bebek söz konusu olduğunda bir bütün oluyorduk. Kısacası bebeğimiz bizi birbirimize bağlayan, benim sürekli olarak Taehyung'un üzerine titrememe yol açan yegane şeydi. Saem'in öngörülerinin aksine Taehyung'a karşı hala herhangi bir duygu beslemiyordum, doğrusu bunun bir gün gerçekleşeceğini de sanmıyordum. İçimde Taehyung için bebeğimiz sebebiyle merhamet, sahiplenme, merak, endişe gibi hisler barındırıyordum evet ama bu duyguların ötesi olmuyordu.

from the rough × taekookWhere stories live. Discover now