3#Centilmen

16 2 0
                                    

"Pişmanlıklarla yüklü yeni acemiler verildiğinde, onlara onları kaybetmenin en kesin yolunun barut olduğunu söylerim."

|3|

New York - Haziran 1751

Melinda, adamın uyandığından beri iyiye giden durumuna içten içe üzülüyordu. Onunla ilgilenmeye alışmıştı ve o gittiğinde büyük bir boşlukta kalacaktı.

Shay'in yanında masada oturmuş en son kaldığı kitaba devam ederken, annesinin seslenmesiyle elindeki kitabı bıraktı.

Annesi ve babası o gün yaşanan durumu büyük üstada çoktan anlatmıştı. Yakın zamanda ne olurdu bilinmezdi ama babasının kızını kurtaran kahramanı göndermek istediğini hiç sanmıyordu. Abisini kaybettikten sonra babasını büyük bir hüzün kaplamıştı. Melinda ilk başta bu duruma çok kızdı. Ama sonra aldırmamaya başladı. Ne derse desin, babasının aklındaki düşünceleri değiştiremezdi.

Hemşire arkadaşı Laya annesinin içeriye davet etmesi üzerine koltuğa geçip otururken, Melinda içeriye girmişti. Arkadaşı Laya saçlarındaki örtüyü gevşetirken, Melinda arkadaşının bu vakitsiz ziyaretini merak etmiyor değildi. Kapının tekrar çalmasıyla birlikte Melinda annesine döndü.

"Ah annem gelmiştir. Biraz ağırda..."

"Keşke önceden haber verseydin Laya."

Melinda annesinin çıkması ardından arkadaşı Laya hızla yanına oturdu.

"Kız kıza konuşalım mı? Odan da."

"Şey aslında odam da bir misafir kalıyor. Bahçeye çıkalım istersen."

Melinda annesine bahçede olacaklarını söylerken mutfak tarafından arka bahçeye çıkmışlardı. Ufak çardağa doğru ilerlerken, Melinda odasının penceresinden bakan Shay'e baktı ve gülümsedi. Güçlü bir karakteri vardı.

"Melinda!" kız Laya'ya doğru yürüdü ve yanına oturdu. Melinda Laya'nın gözlerini takip ettiğinde odasının penceresine bakıyordu. Fakat Shay sanırım içeriye girmişti.

"Uzun zamandır revire gelmiyorsun. Doktor Johnson sürekli seni sorup duruyor. İlk başta meraktan olduğunu düşündüm ama sizin evinize kadar geldiğini öğrendim."

Melinda kafası karışmış bir şekilde Laya'ya bakıyordu. Doktor Johnson evine gelmemişti. Hatta onu Shay ile ilgilendiği süre boyunca hiç görmemişti.

"Laya emin misin? Ben doktor Johnson'ı hiç görmedim. Evimize de gelmedi."

"Nasıl yani?" dediğinde Laya sakince arkadaşına bakıyordu. Bir yandan da olanları düşünüyordu. Melinda ise Doktor Johnson'ın neden yalan söylediğini anlamaya çalışıyordu. Tuhaf bir durum söz konusuydu.

"Aslında evinize gittiğinin ertesi günü dayak yemiş bir şekildeydi. Belki de babana rastlamıştır ve o da... İşte seninle ilgili konuşması hoşuna gitmemiştir."

Melinda arkadaşının yorumuna gülerek yanıtladı. "Biliyorsun babam asla şiddetle işleri çözen birisi değil." dedikten sonra Laya'da ona hak verdi. Babası tanıdığı en sakin ve en mülayim kişiydi. Sorunlarını diplomasi ile çözmeyi daha mantıklı bulan bir insandı. Bu işin içinde başka bir iş vardı.

"Melinda tatlım! Albay George geldi, seni soruyor..."

"Albay George, o senin abinin çalıştığı değil mi?" Laya saçlarını düzeltip hemen ardından da üzerini temizler gibi yaptı. Melinda arkadaşının umutsuzca ona aşık olduğunu biliyordu. Ama onun bu işlere bulaşmasını istemiyordu. Tapınakçılar için çalışan kendisi neler olduğunu görebiliyordu. Bu ortamda sevdiğin birisi bile olsa, istemsizce çekiliveriyordun içine.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 18, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

His Only Love ~ Assassin's Creed Rogue Where stories live. Discover now