O.P | 45

19.8K 849 200
                                    




Nurgül Abla gözlerini dehşetle üzerimde sabitlemiş vaziyette birkaç saniye bekledi ve ardından ''Birtanem!'' diyerek ayakkabılarını gelişigüzel çıkarıp tek adımda yanıma ulaştı. Kolları beni sıkı sıkıya sararken ''İyisin değil mi?'' diye sordu. Hala etkisinde olduğum şok yüzünden konuşamıyordum. Burada ne işi olduğunu ve neden bu denli telaşa girdiğini anlamak zordu.

''İyiyim Nurgül Abla, iyiyim de... burada ne arıyorsun?''

Yüzü gözlerimin önüne geldiği an ifadesizliğe bürünürken ''Ne yani?'' dedi kırgın bir ses tonuyla. ''Gelmeme sevinmedin mi?''

Sevinmemiştim. Neden haber vermeden geldiğini merak ediyor, bana baskın yapmak istemiş olabileceği aklıma geldikçe sinirleniyordum. Cevapsız kaldığım süre boyunca Nurgül Abla'nın tekrar sorularıyla beni abluka altına almamasını Ecem sağladı.

''Tabii ki çok sevindik! Hoş geldiniz, içeriye geçelim lütfen.''

Nurgül Abla'nın omuzlarından tutarak onu benden iyice uzaklaştırdı ve salona doğru ilerletti. Uzay mutfak kapısının oradan bana bakıyor, ben de Nurgül Abla'nın beni görür görmez ayağından fırlattığı ayakkabılara göz gezdiriyordum. İkimizin de bu ani sürprizin şaşkınlığını üzerimizden atmamız biraz zaman almıştı. Toparlanıp sonunda salona dönmeyi akıl ettiğimiz ilk an Nurgül Abla ''Bileğin nasıl oldu?'' diye sordu. Ve işte şimdi daha da çok şaşırmıştım.

''Sen nereden öğrendin?''

''Ah güzelim, kırıldı değil mi? Bizi üzmemek için haber vermedin tabii. Keşke beni hemen arasaydın da ben gels-''

''-Sana kim haber verdi, nereden biliyorsun?'' diyerek sözünü keserken derin bir nefes aldım. ''Telaşı bir kenara bırakıp artık şunu düzgünce anlatır mısın Nurgül Abla?'' Sesim biraz yükselmişti. Ancak bunun Nurgül Abla'yı biraz olsun kendine getirebildiğini görmek, suçluluk duymamam konusunda bana yardımcı oluyordu. ''Arkadaşın.'' dedi somurtarak. ''Yani daha doğrusu bir video sayesinde öğrendim.''

''Nasıl?''

''Siz gençler hiç telefonlarınıza bakmıyor musunuz?''

O an dün geceden beri telefonumu elime almadığım detayı aklıma gelirken hızla mutfağa döndüm. Ardından telefonu aldım ve gelen bildirimleri hızlıca kontrol ettim. Sosyal medyada tanımadığım bir sahte hesap, dün gece Uzay bileğime buz torbasını tutarken bizi fotoğraflamış, bir de üstüne ikimizi birden etiketleyerek gönderiyi paylaşmıştı.

''Sen bunu nasıl gördün?''

''Etiketlendiğin gönderilere bakıyordum, orada çıktı karşıma.''

''O halde neden beni aramadın da kalkıp buraya kadar geldin?''

''Eğer bildirimlerin tamamına bakarsan, seni birçok kez aradığımı da görürsün Gece. Aramalarıma cevap vermediğin için telaşlandım. Bu yüzden de evdekilere bile haber vermeden gecenin bir yarısı bilet almaya gittim. İnternetten beceremiyorum, biliyorsun.''

Ecem alayla ''İnterneti bizden verimli kullandığınız kesin ama.'' derken gerginliğin yayılmasıyla sustu ve koltuğa iyice gömüldü. Uzay ''Kim bunu paylaşan hesap?'' diyerek telefonu elimden çekerken ben de Nurgül Abla'nın karşısına oturdum.

''Bileğim kırılmadı. Sadece dün gece-'' derken biraz duraksadım. Nurgül Abla'nın alkol konusunda hoş tepkiler vermeyeceği fikrini kendime hatırlattım ve konuşmaya öyle devam etti. ''-dengemi kaybedip kablolara takılınca bileğimin üzerine düştüm. Sadece incindi.''

''Ah güzelim, neden dikkat etmiyorsun ki?!''

Nurgül Abla yerinden kalkıp yanıma geldi ve bileğimi incelemeye koyuldu. O esnada Uzay şaşkınlıkla hala hesabı gözlemeye devam ediyordu. ''Yuh!'' dedi birden. ''Fotoğrafın altında zavallı Gece bileğini nasıl da kırdı öyle yazıyor.''

OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now