O.P | 48

19.6K 859 198
                                    




Eve dönerken sayamadığım kadarıncı kez Nurgül Abla'yı arıyordum ancak ne aramalarıma geri dönüyor, ne de mesajlarıma cevap veriyordu. Yalanımın ortaya çıkmış olması beni öylesine germişti ki, Nurgül Abla'nın otobüsü hareket ettikten sonra bir süre boyunca olduğum yerde kalakalmıştım. Şimdi ne olacaktı? Ona yalan söylediğimi ne zamandan beri biliyordu? Bütün o bana söylemek istediğin bir şey var mı soruları bu yüzden miydi? Bana ne derecede kızgındı? Onu da kaybedecek miydim şimdi?

Apartmandan girerken kafamda biriken tüm soruları yüksek bir ''Of!'' ile kovalamaya çalıştım ancak benden korkuları yok gibiydi. İnatla beynimi meşgul etmeye devam ediyorlardı ve düşünmekten arta kalan zamanda yapmam gereken ikinci şey olan merdiven çıkmak, benim için daha önce hiç bu kadar zor olmamıştı. İkinci basamağa takılarak kendimi yerde bulurken bu kez gözyaşlarıma engel olamadım. Oturduğum yerden kalkamadığım esnada cebimdeki telefon titremeye başladı. Heyecanla telefonu cebimden çıkardım ancak arayan Nurgül Abla değil, Ecem'di. Meşgul seçeneğine dokunarak sonunda ayaklanmayı başardım ve asansöre doğru yöneldim. Ardından Ecem'in kapısını çaldım ancak kapıyı açan kişi yüzündeki telaşlı ifadeyle Ecem değil, Uzay olmuştu.

''Güzelim neredesin sen?!''

Daha içeriye girmeden derin bir oh çekerek bana sarılırken ona cılız bir şekilde karşılık verdim. Uzay'ın ağladığımı fark etmesi uzun sürmedi. Neler olduğunu, telefonlara neden cevap vermediğimi sorup durduklarında, beni defalarca kez arayıp mesaj bıraktıklarını daha yeni hatırlıyordum. Nurgül Abla'ya ulaşmaya o kadar odaklanmıştım ki geri kalan bildirimlerin hiçbiri önemli olmamıştı. Ancak arayanlar arasında annemin de olduğunu görmek, bir anda koltuktan fırlamama ve ''Birazdan dönerim.'' dedikten sonra olanları anlatmam için merakla bekleyen Uzay ve Ecem'i salonda yalnız bırakarak mutfağa yönelmeme neden oldu.

Açıp açmayacağından emin değildim. Beni en son aradığı tarihi hatırlamak için zihnimi zorladığımda, dedemin cenazesi için helva yapılması gerektiğini ve Nurgül Abla'ya ulaşamadığını söylediği anı anımsadım. Belki de Nurgül Abla'nın bugün döneceğinden haberdar değildi ve bizi birlikte sandığından ona ulaşmak için beni arıyordu yine. Telefonu kulağıma götürdükten sonra derin bir nefes aldım. Ellerim titriyordu. Daha önceleri annemin bana karşı olan ilgisizliği beni bu denli etkilemezdi. Ya da etkilendiğimi gizlemek için, kendimden bile saklanıyor olduğum gerçeğiyle yüzleşmekte geciktiğimden ben öyle sanıyordum.

Telefon çaldı, çaldı, çaldı...

Tam umudumu kesmiş, aramayı bitir butonuna tıklayacaktım ki ''Gece?'' diyen o incecik, despot ses doldurdu kulaklarımı.

''Anne?''

Aramızdaki sessizliğin, aynı evde yaşadığımız süre boyunca da bu denli sinir bozucu olduğunu unutmuştum uzun zamandır. ''Bir şey mi oldu?'' diyerek merakımı sonunda dile döktüğümde ''Hayır.'' dedi. ''Berkan telefonunu kaybetti. Seni aramak istemişti ama az önce çıktı dershaneye gitmek için. Yetişemedin.''

Başından beri benimle konuşmak isteyebileceğini düşünmekte hata etmiştim. Umut denen o küçücük şeyin tüm bedenime bu kadar hızlı yayılmış oluşu hayret vericiydi doğrusu. Filizlenmesi böyle kolayken, bitirmesi neden zorluyordu insanı? Neden umut etmekten vaz geçemiyordum bir türlü?

''Nurgül dönüyor değil mi bugün?''

''Evet.''

''Güzel, ona evde ihtiyacımız vardı zaten. Her neyse, paran var değil mi?''

Sorusu karşısında gözlerimin dolmasına engel olamadığım o anlarda sessiz kalmış oluşum, sanki anneme evet demişim hissi uyandırmış olacak ki ''Babana söylerim gönderir, şimdi kapatıyorum.'' diyerek hiçbir şey söylememe fırsat vermeden telefonu kapattı. O kulak tırmalayan, üç kez tekrar eden dıt sesiyle baş etmekte zorlanıyordum. Annemin ihtiyacım olabilecek tek şeyin para olduğunu düşünmesini hazmetmekte de zorlanıyordum. Berkan'ın telefonunu ne zaman kaybettiğini bilmesem de beni aramak için defalarca kez annemden ya da babamdan telefonlarını istediğine emindim ve bu gerçekle baş etmekte de zorlanıyordum.

OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon