Ordan Oraya

1.1K 60 2
                                    

Kulaklarım yavaştan çınlamaya başlamıştı ki kapıdan bir karartı daha girdi.Durumumu görecek olacakmış ki hızla beni öldürmeye çalışan kişinin yanına gitti.Yastık hafifleyince öksürdüm.Yastığı yüzümden çektim ve Sam'i kucağıma alıp onu banyonun soğuk fayanslarına bıraktım ve kapıyı kapattım.Doğruca ışığı yakmak için tuşa bastım ve ışıklar açıldı.Karşımda gördüğüm iki kişiyle şaşırdım.
"Martha?Addy?"
Addy Martha'nın ellerini arkadan bağlamış bir vaziyette bana bakıyordu.Bu sefer Martha konuştu.
"Seni öldürmeye çalışıyordu yardım etmek için geldim."
"Hayır asıl o seni öldürmeye çalışıyordu.Ben sadece çantanı vermek için gelmiştim.Bende unutmuşsun"
Kime inanacağımı şaşırmış bir vaziyette öylece duruyordum.Sonra Martha Addy'e arkadan vurdu ve Addy yere düştü.Tabi ya buruşuk eller.Martha!
"Martha orda dur sakın bir hamle yapayım deme!"
Martha yavaşça bana doğru yürüyordu.Aklıma Daniel'ın silahı geldi.Nereye koymuştum peki?Bütün odayı taradım ve onu kasaya koyduğumu hatırladım.O yanıma gelene kadar ben çoktan silahı alırdım.Hızlıca koşup kasanın önüne geldim.Şifreyi girdim.Kapı açıldı.Silahı alacakken Martha saçımı çekti.Addy hala baygındı.Martha'ya çelme taktım ve silahı alarak ona bir el ateş ettim.Silahtan pek ses çıkmamıştı.Birisinin duyması imkansızdı.Martha yerde acıdan kıvranıyordu bu sırada Addy yerden kalkmış ve bize şaşkınca bakıyordu.Birkaç dakika sonra Martha kıpırdamadan yerden yatıyordu.Elimi boynuna dokundurdum.Ölmüştü!
"Ölmüş!"
"Coni ne yaptın sen?"
"Merak etme ilk defa yaptığım birşey değil"
"Ne?"
"Orda öylece duracağına bana yardım et bunu ortadan kaldırmalıyız."
Ben başından Addy ise ayaklarından tutuyordu.Yandaki odasına götürdük.Ben jakuziyi çalıştırıp boynuna ateş ettiğim kurşunu çıkardım.Martha'yı jakuzinin içine koyup odadan çıktık.Elimde hala kan vardı.Odaya girdiğimizde Sam uykulu gözlerle bize bakıyordu.Elimdeki kanı görmesin diye Addy onu kucağına alarak yatağa yatırdı bende elimi yıkamak için tuvalete girdim.Kurşunuda yıkayıp iyice kuruladıktan sonra silahın içine koydum.Sam'i uyutup yatırdıktan sonra yanıma gelen Addy'ye bi bardak martini verdim.
"Üzgünüm"
"Ne için?"
"Seni düşürdüğüm şu duruma bak!"
"Üzülme"
"Yarın bu otelden çıkmam lazım ama burdan gidemem"
"Hey baksana bende kalabilirsiniz hem Sam çok riskli bir ameliyat geçirdi."
Boynuna sarıldım.
"Teşekkür ederim."
"Önemli değil"

********

Sabah otelden çıkışımı yaptıktan sonra Martha'nın cesedinin bulunduğu oteli terk ettim.Addy'e doğru sürerken Sam gülüyordu.Addy'i seviyordu.Addy'nin evinin önüne arabayı park ettim.Sam çoktan kapıyı çalmaya başlamıştı bende bagajdan valizleri çıkarıyordum.Addy kapıyı açar açmaz Sam ona sarıldı bende son valizi indirirken onların haline güldüm.Addy Sam'den kurtulduğunda valizleri taşımama yardım etti.İçeriye geçtik.
"Benim tek kişilik yatağıma sığmazsınız bu yüzden bu koltuğu açacağım."

Akşam yemekten sonra Sam tekli koltukta uyuya kalmıştı bizde Addy ile beraber koltuğu açma çabalarına girmiştik fakat koltuk sıkışmıştı ve açılması çok zordu.Ben bir yandan Addy bir yandan koltuğu çekmeye çalıştık sonunda koltuk aniden açılınca Addy ve ben popumuzun üzerine düştük.Sessizce kahkaha atmaya başladık.Çünkü Sam uyuyordu.Çarşafları serip Sam'i yatırdım.Ardından bende yanına yattım.Addy'i ilk gördüğümden beri ona karşı emin olamadığım şeyler hissetmeye başlamıştım.

********

Sabah çok erken uyanmıştım.Yataktan kalkınca oyalanmak için evi temizlemeye karar verdim.Önce yerde duran kağıt artıklarını sonra da mutfakta ki temizlenmeyi bekleyen bulaşıkları temizledim.Sam uyanmıştı ve gözleri açık bir şekilde tavana bakıyordu.
"Anne?"
"Evet tatlım?"
"Hep bu evde yaşasak olmaz mı?"

(Addy'den)

Yataktan doğruldum.Gözlerimi ovuşturduktan sonra salona gittim.Salona varmadan önce Sam ve Coni'nin konuştuklarını duydum.
"Anne?"
"Evet tatlım?"
"Hep bu evde yaşasak olmaz mı?"
Duyduklarım karşısında şaşırmıştım.Coni'de şaşırmış olacak ki bir an durdu ve"Olmaz hayatım.Burda yaşayamayız.Bir süre sonra evimize dönmemiz lazım.Burada ki işlerimiz biter bitmez döneceğiz" dedi.
"Buradaki işimiz ne anne?"
Biranda içeriye daldım.
"Günaydın"
"Günaydın" dedi Coni ve ekledi"etrafı biraz topladım."
"Teşekkür ederim"

Kahvaltıdan sonra lunaparka gitmeye karar verdik.Tabi ki benim arabamda..

Lunaparka gittiğimizde Sam gözlerini fal taşı gibi açtı.
"Anne önce dönme dolaba binelim ya da atlı karıncaya ya da pamuk şeker mi alsak yok yok bence korku treni daha iyi"
"Hepsine bineceğiz bugün senin günün tatlım"
"Oley"
Sam atlı karıncaya binerken bizde Addy ile pamuk şeker yiyorduk.
"Dur şuranda kalmış"
Addy elini dudağımın yanına götürüp pamuk şekeri aldı ve kendi ağzına soktu.
"Gitti mi?"
"Evet"
Sam koşarak yanımıza geldi.
"Anne şimdide korku trenine binebilir miyiz?"
"Olmaz ben korkuyorum"
"Üçümüz binebiliriz" bunu diyen Addy'di.

Üçlü vagonlar geliyor ve insanları alıp başka bir dünyaya götürüyordu.Bizde -ben ve Sam kenarıya Addy ortamıza-gelen vagona oturduk.Önce karşımıza kanlı bir iskelet çıktı.Sonra poker masasında üç tane iskelet vardı.Tek fark ellerindekiler kart değil kadın parmağıydı.Vagon ilerlerken hiç fark etmeden Addy'e sarılmıştım.Koala misali kolu benden dolayı felç durumdaydı.İndiğimizde hala kolunu bırakmamıştım.
"Coni?"
"Evet" bu sırada ben etrafıma bakıyordum korkudan.
"Kolum?"
"Pardon"
Kolunu bırakıp Sam'i dönme dolaba bindirdik.Bizde hemen karşıda duran banklara oturduk.
"Ben özür dilerim"
"Neden?"
"Kolun için"
"Sadece korkmuştun hepsi bu"
"Hayır ben yedi yaşındayken babamla lunaparka gitmiştik.Babam o zamanlar çapkındı.Beni tek başıma korku trenine bindirip bilet toplayan kızla flörtleşiyordu.Trenden indiğimde de beni kardeşinin kızı olarak tanıttı"
"Peki sen babanı affettin mi?"
"Evet tabi o zamanlar küçüktüm"
Nefes nefese buraya koşan Sam'e el salladım.
"Anne solucana binmek istiyorum"

Solucanın karşısındaki banka oturduk.Sam mutluydu.O mutluysa bende mutluydum.
"Sam'in babası kim?"
Ne cevap vereceğimi düşündüm.Addy ile yeteri kadar yakın mıydık?Sam'e söyler miydi?Olmaz bu sır benle mezara kadar gelecek!
"Tanımazsın"
Sam gülücükler saçarak bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu.Birkaç dakika sonra Sam koşarak yanımıza geldi.
"Sam bugünlük yeter hayatım artık eve dönmemiz lazım"
Başta üzülsede kabul etti.

*********
Eve dönüş yolunda tek konuşan Sam'di.
Akşam Sam uyuduktan sonra Addy'i dışarı çağırdım.Sam uyuyabilirdi ama ya uyanırsa?
"Noldu" dedi Addy.
"Yarın gidiyoruz"
"Neden?Böyle iyiydik"
"Sam okula başlayacak dönmemiz lazım"
"Okulların başlamasına iki hafta var"
"Neden kalmamızı istiyorsun?"
"Görmüyor musun?Yalnızım.Sam benim neşe kaynağım"
"Üzgünüm ama gitmemiz lazım"
Birşey demesine fırsat vermeden içeriye girdim.Sam yanına yattığım sırada Addy içeri girdi.

********

Sabah yolculuğa çıkmadan Sam'i ne kadar avutsamda ağlamasını dindirememiştim.Sam'i koltuğa bağlarken gözünden akan yaşı sildim.Kapıyı kapatıp Addy baktım.
"Hoşçakal"
"Bir daha görüşecek miyiz?"
"Telefon numaralarımız birbirimizde var"
"Şey Coni?"
"Evet?"
"Bunu Sam'e okuma yazma öğrendiğinde verir misin?"
"Ah tabi"
Mektubu alıp cebime soktum.Gaza bastığımda Addy arkamızda kalmıştı.

"Mary biz geldik?"
"Hoşgeldiniz hanımefendi"
Sam'i kucağımda taşıyıp yatağına yatırdım.Kendime bir şarap koyup Addy'nin Sam'e verdiği mektubu okumaya başladım.

Küçük dostum merhaba,
Sana bu mektubu belki bir daha görüşemeyiz diye yazıyorum.Biliyor musun ben seni çok seviyorum.İlk görüştüğümüz gün benden çok korkmuştun.Ama şimdi dostuz.Dostum yakın zamanda yine görüşeceğiz.Eğer bana yazacak olursan adresimi zaten biliyorsun.

Sevgiler Addy

Gözümden düşen yaşı sildim.Last Vegas'tan ayrılmakla kötü mü yaptım?Aklıma Gina geldi.Elime bir çilek alıp -çilek alerjisi var- tavana çıktım.
"Gina?"
Ses gelmeyince tekrar bağırdım ama duymadı.Yerdeki mandallar kıpırdamaya başladı ve bir yazı belirdi.
"Çileği uzak tut benden!" yazıyordu.
Çileği yer yemez Gina belirdi.
"Öldüremedin değil mi?"
"Evet öldürmedim"
"Onun yerine zavallı annemi öldürdün"
"Martha'yı mı kastediyorsun?"
"Evet"
"Üzgünüm beni öldürmeye çalışıyordu.
"Seninle daha fazla çalışamam"
"Yani?"
"Yani sana başka bir görev vereceğim"
"Yeter artık seninle---"
"Sözüm bitmedi,bana Paris'te ki oğlumu getireceksin!"
"Ben senin kölen değilim"
"Eğer onu buraya getirirsen oğlunun ve senin peşini bırakırım."
Aniden kayboldu.Sanırım Paris'e gidiyorum.

Eve Giren Yabancı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin