Paris

1K 60 3
                                    

Özel uçağımıza bindiğimizde saat 5:30'du.Birkaç dakika sonra kalktık.Sam kulaklarının ağrıdığından şikayetçi olduğunda hemen onu uyuttum.Bende kendi yatağıma yattım.Hafif bir sarsıntıya uyandığımda okyanusun ortasındaydık.Pencereden baktığımda masmavi okyanus adeta beni yüzmeye çağırıyordu.Sam'in odasına gittiğimde oyuncaklarıyla oynuyordu.Ani bir sarsıntıyla yere kapaklandım.
"Anne iyi misin?"
Yerde oturma pozisyonunu alarak Sam'in yanağından öptüm.
"İyiyim tatlım sen ne yapıyorsun burada tek başına gel kahvaltı edelim"
"Bende acıkmıştım zaten"
Uçağın salon kısmına geldiğimizde hostesler kahvaltımızı hazırlıyorlardı.Sam ile karşı karşıya oturup kahvaltımız hazırlanırken pencereden dışarıya baktık.
"Buyrun hanımefendi çayınız"
"Teşekkür ederim, ismin ne demiştin?"
"Linda"
"Linda Sam'e Fransız tostu yapar mısın?"
"Hemen hanımefendi"
Linda'nın yüzü tanıdık geliyordu.
"Anne ilaçlarım?"
"Ah üzgünüm hemen getiriyorum"
Sam ameliyat olduğundan beri bir takım ilaçlar kullanıyordu.Bir ay sonra bırakacaktı.Odaya giderken hosteslerin kapısının önünden geçtim.Ama birşey orada durmamı sağladı.
"O mu?"
"Evet"
"Seni tanıdı mı?"
"Sanmıyorum zaten aradan çok zaman geçti hem biz Tom'la evlendik."
Beynimde çakan şimşekler odaya dal diyordu kalbimse yoluna devam et diyordu.Tabi ki de beynimi dinledim.Kapıyı hışımla açınca ikiside korkmuş gözlerle bana baktılar.
"Önce kocamı çalıyorsun sonra da arkamdan konuşuyorsun öyle mi?"
"Affedersiniz be-ben"
"Sus!Seni işten çıkarıyorum.Git başkaların kocalarını da çal"
Kapıyı aynı hışımla kapattım.Sonra aklımda o gün Tom'un sözleri yankılandı."Seni seviyorum Linda" kalbimdeki sızıya aldırış etmeden odama girdim.

*********

Otel odamıza girdiğimizde saat 16:56'dı.Sam uyuyordu çünkü Boston'da geceydi.Otel odamızın manzarası çok güzel.Sokaklar sevgililerle dolu hatta evlenme teklifi edenler bile var.
Yavaş yavaş göz kapaklarım ağırlaşınca bende Sam'in yanına yattım.

Gece Sam ile uyandık.Sokaklar ışıl ışıldı.
"Akşam yemeği yesek mi?" dedim Sam'e.
"Olur"
Odada yemeğimizi yedikten sonra Sam yine yattı ama benim bir görevim vardı.Gina'nın günlüğünde oğlunun fotoğrafına baktım.Bir lokantadaydı.İsmi "George'un Yeri" yazıyordu.Yandaki tabelalardan da nerde olduğu çok net anlaşılıyordu.Yarın oraya gitmem lazım.

Sabah ilk işim Sam'i dadısıyla bırakıp o lokantaya gitmek oldu.Taksiye bindim.
"George'un Yeri"
"Batı yakasındaki mi yoksa doğu yakasındaki mi?"
Hemen fotoğraftaki tabelalara baktım bir şey bulamayınca fotoğrafı taksiciye gösterdim.Lokantanın önünde iner inmez kapıyı açtım.Kasanın başındaki kız beni güler yüzle karşılayıp Fransızca konuştu.
"İngilizce biliyor musunuz?"
"Tabi"
"Ben buraya gelen bir müşterinizi arıyorum ismi Tommy"
"Üzgünüm size müşterilerimiz hakkında bilgi veremem"
"Çok önemli lütfen"
O sırada hiç yapmayacağım birşey yaptım.Kızın eline 500$ koydum.
"A-ama"
"Belli ki üniversiteye gidiyorsun ve kirasını zor karşıladığın bir evin var eğer bana yardım edersen iki katını veririm.
"Matmazel bizde dolar geçmez!"
"Borsada Euro'ya çevirirsin lütfen"
"Peki ama kimseye söylemeyin"
"Tamam"
"Haftada üç kez uğrar.Hatta bugün de uğrayacak.İsterseniz bekleyin."
"Al iki katı bu arada saol" parayı verip bir masaya oturdum.
Çok geçmeden iki kişi gelip arkamda ki masaya oturdu.Sonra Tommy geldi.Kahverengi saçları ve aynı renkte olan gözleriyle Gina'yı anımsatıyordu.Önümde duran masaya oturdu.Hemen kalkıp yanına oturdum.Fransızca konuştuğunu anladığım bir dil konuştu.
"Merhaba"
"Masama nasıl oturursun?"
"Birşey konuşmak için geldim"
"Kimsin sen?"
"Coni Martin sende Tommy olmalısın Tommy Kyle"
"Soy ismim Kyle değil "
"Ne peki?"
"Üzgünüm sizi tanımıyorum"
"Ben annenin arkadaşıyım "
"Annemi nereden tanıyorsun?"
"Gina'yı uzun zamandır tanıyorum"
"Rose"
"Efendim"
"Annemin ismi Rose"
"Hayır sen evlâtlık alındın gerçek annen Gina"
"Yalan söylüyorsun"
"Bana inanmak zorundasın"
"Hayır değilim" sandalyeden kalkacakken onu kolundan tuttum.
"Bırak kolumu"
"Bu numaram" ona bir kart uzattım.
"Annene sorup öğren tabi ki başta yalan diyecek ama zorla"
"Annem trafik kazasında öldü"
"Özür dilerim o zaman babana sor"
"O da öldü kanserden"
"Özür dilerim o zaman bir tanıdığına sor"
"Lanet olası benim hiç kimsem yok!"
"Aslında biri var"
"Kim!?"
"Eğer benimle Boston'a gelirsen söylerim."
"Bir daha karşıma çıkarsan polise ihbar ederim"
Lokantadan bir süre çıkışını izledikten sonra onu takip etmeye karar verdim.
"Şu adamı takip eder misiniz?"
Tommy tek katlı bir eve girdiğinde taksiye ücreti verip indim.Önce arkadan dolaşıp camlardan içeriye baktım.Tommy buzdolabından bir bira alıp benim verdiğim karta baktı.Tam o sırada yan pencerenin açık olduğunu gördüm ve hemen içeriye daldım.Odada bir yatak,çalışma masası ve üzerinde bilgisayar,kitaplık ve en köşede de gitarlar vardı.Baş ucunda bir resim vardı.Kızıl saçlı mavi gözlü esmer bir kadın resmiydi.Arkasında R.K. yazıyordu.Resmi bırakıp mutfağa doğru yürüdüm.Mutfaktan bakınca kimseyi göremedim.Arkamı döndüğümde bir çift gözle karşılaştım.
"NE YAPIYORSUN BURADA?"

Eve Giren Yabancı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin