fakirlikten çürümüş tahtalar

214 49 23
                                    


gözlerim ağırlaşıyor, gittikçe kapanıyor.
elleri yavaşça duvardan bana doğru uzanıyor.
bu anı bekliyor.
bacakları duvarın içinde, karşı duvardan ses yapıyor.
kafası tavandan çıkmış, beni gözetliyor.
gözlerime engel olamıyorum.
dizlerim tutulmuş.
ellerim titriyor.
zar zor kalkıyorum. sinirle bağırma sesi geliyor.
"APTAL TAEYONG!" diyor.
camı açıyorum.
açarken gıcırdıyor, sokağın eskimiş kokusu odama doluyor. bu fakir sokağa bir bakış atıyorum.
şehrin dibinde, çürümüş bir evdeyim. duvarlar sararmış ve kararmış.
üstelik içlerinde, uykusunda öldü zannedilen çocuk, yoonoh var.
ölmemiş.

yumruklarıyla duvarın içinden vuruyor. bağırıyor. sesler çıkarıyor.
beni de yanına alamadığı her an için acı çekiyor.
duvarın içinde.
istese öldürmüştü beni.
ama uykumda öldürmek istiyor.
savunmasızken, kendisi gibi.
adım çıksın, alaylar edilsin istiyor.
bana uyar da.
ama engel oluyorum.
gereksiz, istemsiz bir içgüdüyle.

duvardan bembeyaz elleri uzanıyor tekrar.
tehditkârca beni ittiriyor.
"geber!" diyor.
sesi hırıltılı, sinirlendirilmiş bir köpek gibi.

kulaklarımı elleriyle kapıyor.
ben de gözlerimi kapıyorum. ürpertimi geçirmeye çalışıyorum.
ellerim yine titriyor.
birbirlerine kenetlemek yerine dizlerimi sıkıyorum.
çok da korkutmuyor yoonoh beni.
asıl korkutan, ben ölsem ev sahibi ne düşünür.
geç bulurlar beni. arayanım soranım yoktur. camları hep kaparım ki ağustos böceklerinin kulak tırmalayan seslerini duymayayım.
bedenim tüm odayı kokutur, camlar kapalıdır çünkü. dedim ya, kapatırım.
ev sahibinin yatağında çürür giderim. fakir adamcağız yatağına acır, kim bilir arkamdan neler söyler.
yatağı temizlemeye çalışır, camları açar.
ama merak etmesin, elbet kıymetli yatağında bıraktığım izler geçer.

o çocuk uykusunda ölmüş | jaeyongWhere stories live. Discover now