duyulmak istenilmeyen çiçekler

261 54 58
                                    


gariptir ki sabahına uyanıyorum.
UYANIYORUM.
gözlerimi açtığımda tavandaki yüzünü görüyorum. elleri de arkamda duruyor.
doğruluyorum.
etrafa bakıyorum. kanlar kurumuş, iğrenç bir renge dönüşmüş.
gözümü rahatsız ediyor, bu odadaki her şey gibi.
camlar kapalı ama dışarıdan sesler geliyor. asla gitmeyen sesler. insanların sesleri. titreşimler kafamda yankılanıyor. yüzüm buruşuyor.
zayıf pencere arada sarsılıyor. düzgün takılmamış oraya, düşük bütçeyle ancak bu kadar oluyor.

düşünmeye zaman bırakmadan buz gibi elleri boynumu sıkıca sarıyor.
hiçbir karşılık ya da tepki vermiyorum.
olacakları bekliyorum.
nefessiz kalmaya başlıyorum, elleri gittikçe daha da sıkılaşıyor.
gözlerim kararmaya başlarken duvardaki yüzüne bakıyorum.
bir gidip bir geliyor. kendimi zorluyorum görmek için, kocaman açıyorum gözlerimi. ama çok da düzgün göremiyorlar. nefessizlikten.
duvarda benim bıraktığım izler haricinde hiçbir şey yok. uykusunda ölen çocuk beni izlemiyor.
kafamı boynuma indiriyorum. kendi ellerimi, boynuma sarılmış bir şekilde buluyorum. sıkı sıkı sarmışım, nefesimi kendi ellerimle kesiyorum.
şaşırıyorum. ve artık inanıyorum.
o çocuk uykusunda ölmüş.
gerçekten ölmüş.
ama bunun üstüne düşünecek zamanım olmuyor. ellerim gittikçe güçleniyor ve bedenimi yatağa cansızca seriyor.
aklımdan tek bir şey geçiyor; ev sahibi çok kızacak.


©fatenfive, kasım 2020

o çocuk uykusunda ölmüş | jaeyongМесто, где живут истории. Откройте их для себя