Final

982 132 120
                                    

Geçen yağmurlu günde yürüdüğü parka doğru ilerledi. Her şeye burada karar verdiyse her şeyi burada dile dökmeliydi.


Yürürken eski günleri düşündü.

"Ne diyeceğim, biliyor musun Marinette? Tamamen bir zavallı olduğunu düşünüyorum."

"Ne diyeceğim, biliyor musun Lila? Ben bunu pek umursamıyorum."

Lila güldü, "Yanında arkadaşın olduğu için mi özgüvenin epey yüksek? Dikkat et de onu kaybetme."

Her şey en başından belliydi. Onu ciddiye almalıydı.

"Sen önemsizsin, Marinette. Lila bana istediğim her şeyi verebilir ama sen veremezsin."

Doğruydu. Marinette, popülariteye sahip değildi ama bu pek umrunda da değildi.

"Kalbinin sesini dinle, Marinette."

"Marinette!"

Ona seslenilmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı ve arkasını döndü. Adrien parka gelmişti ve ona doğru ilerliyordu.

Tüm bu düşündükleri kötü anılardı, sonuncu hariç. Yine de bir gerçek vardı ki eğer kötü olan olaylar gerçekleşmeseydi, iyi olan da gerçekleşmeyecekti.

Tedirgin adımlarla Adrien'a yaklaştı ve onunla yüz yüze geldiğinde hafifçe kızardı. O mesajı bir anda atmıştı ve şimdi utanıyordu. Yine de geri dönmemeye kararlıydı, sonuçta Adrien'ı gerçekten seviyordu.

"Euh, oturalım mı?" diye sordu Marinette sessizce.

Yanda duran bir banka oturdular usulca, ikisinden de ses çıkmadı. Önce ikisi de aynı anda konuşma kararı aldı.

"Marinette-"

"Adrien-"

Sonra ikisi de sustu.

Marinette bu sessizlikten rahatsız olunca tekrar aynı tesadüf olmasın diye hızlıca söze girdi, "Bu sessizlik, rahatsız edici."

"Öyle."

"Ben gizlemekten yoruldum. Aslında uzun zamandır senin söylemeni bekliyorum," diye itiraf etti gerçekleri bir anda.

Adrien'ın gözleri açıldı, "Seni sevdiğimi biliyor muydun?"

"Adrien," dedi Marinette göz devirirken. "Sen ya aptal ya kör olmalısın. Çok belli ediyorsun."

"Utanç verici," diye mırıldanıp dudağını ısırdı Adrien.

Cidden aptal olduğunu o da kabul ediyordu zaten.

"Şunu söylemeliyim ki," dedi ve derin bir nefes aldı Marinette. Mesaj yazarken çok daha kolaydı, şimdi ise kelimeler boğazına düğümlenmişti. "Ben... Ben de seni seviyorum."

Adrien duyduklarıyla kalbinin tekrar teklediğini hissederken aynı anda gülümsedi. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki göğsünün sıkıştığını düşündü. Marinette'i gerçekten seviyordu ve Marientte'in de onu sevdiğini öğrenmek ona göre harika bir duyguydu.

"Bana çok yardım ettin, hep yanımda oldun. Tamam, arkadaş olduğumuzu söyledin, evet," dedi gülerek ve Adrien'ın utanmasını izledi. "Ama başından beri gerçeği bildiğim için bunu umursamadım ve seni hep bir arkadaştan öte görmeye çalıştım. Görünüşe göre işe yaradı."

Adrien, gözlerini genç kızın gözlerine sabitlerken dudaklarını araları bir şey söylemek için.

Ama sustu, bir şey diyemedi. Kelimeler, sevincini anlatmak için yetersizdi.

Heyecanını bastırmak için büyük bir çabadan sonra heyecanla gülümsedi. "Peki," diyerek derin bir nefes verdi. "O zaman biz..."

"Eğer istediğin buysa," dedi gülümseyerek. Elini tuttu sarışın oğlanın. "Evet, sevgiliyiz."

Tekrarladı Adrien, "Sevgiliyiz." Ve yavaşça sevdiği kıza yaklaştı.

Onun önce burnuna daha sonra da dudağına bir buse kondurdu. Onu öpmek, sandığından çok daha güzeldi.

-

sonu final gibi olmadı, dediğinizi duyar gibiyim. fakat diğer kitapta esas konu, Marinette'in ihaneti öğrenmesi ve Adrien'ı tanıması ile ilgiliyse bu kitapta da esas konu, Marinette'in Adrien ile sevgili olmasıdır.

zirvede bırakıyorum, umarım severek okumuşsunuzdur ve eğer sevmediyseniz de vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler.

-xing, 2020

Trouvaille 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin