Jungkook kahvaltı hazırlarken Taehyung sandalyede oturmuş onun kolları oldukça kısa olan tişörtünden görünen dövmesini inceliyordu.
"Miyaav~"
Jungkook doğradığı soğanları tavaya ekleyip çekmeceden çıkardığı iki çatalı ve peçeteyi masaya yerleştirdikten sonra tezgaha geri döndü.
O sırada Taehyung kahvaltı hazırlayan adamı izlemeyi bırakmış masadaki peçeteleri büyük bir ilgiyle incelemeye başlamıştı.
"Mrrhh~"
Sarı renk peçetelerin üzerinde küçük pembe çiçekler ve kırmızı kirazlar vardı. Jungkook'un dört yaşındaki yeğeni Jimin bunları dayısıyla gittiği alışverişte ağlayarak zorla aldırmıştı. Evine dönerken de yanında götürmeyi unutmuştu.
Taehyung kocaman sarı gözleriyle peçetelere bakmayı bırakıp ikisinide eline aldı ve onlarla yanağını sevmeye başladı.
"Miyaav~"
Yanağına sürdüğü peçeteleri güzelce katlayıp şortunun arka cebine koydu. Onlar artık Taehyung'un olmuştu tabiki.
Jungkook kahvaltısını bitireli yaklaşık beş dakika kadar olmuştu fakat karşısında oturan sevimli bedeni izlemekten kendini alamıyordu. Ağzını o kadar fazla dolduruyordu ki yemeye çalıştığı reçelli ekmeği küçük parmaklarıyla iteklemese çiğneyebilmesi mümkün değildi.
"Yavaş ye boğulacaksın."
Taehyung şiş yanakları, ağzının üzerine kapalı küçük elleri ve çatık kaşlarıyla Jungkook'a bakarken çok sevimli görünüyordu.
"Peki bir şey demedim, devam et."
Taehyung hala çatık kaşları eşliğinde Jungkook'a bakarken kuyruğu yardımı ile masadaki tabağı daha fazla kendi önüne çekti. Yemekleri bu uzun boylu adamın yemesini istemezdi. "Mrrrhh~"
Beş dakika kadar sonra Taehyung karnını doyurmuş, yağlı parmaklarını teker teker yalarken sarı kuyruğu ile göbeğini okşuyordu.
Küçük olan omuz silkti. "Taehyung bilmiyor Mrrhh-"
"Neyse, kalk salona git ben birazdan gelip senin için televizyonu açacağım." Merkeze gitmesi gerekiyordu ve Taehyung'u da götürse iyi olurdu. Sahibi ölmüşse bile belki ona bakacak bir akrabası vardı.
Jungkook söylediğinde Taehyung sandalyeden kalktı ve hızlı adımlarla salona yürüdü. Televizyon izlemeyi çok severdi fakat sadece reklamları.
Orada gördüğü bütün renkli, parlak ve güzel şeyleri sahibinden almasını isterdi.
Sahibi ona istediği her şeyi alsa bile yine de başkalarında gördüğü en ufak güzel şeyi kıskanıp kendisinin olmasını isteyen şımarık bir kediydi Taehyung.
~~~~
"Bana bak, sakın orada başkalarının eşyalarını alma tamam mı? Hırsızları, senin gibi sevimli bile olsalar hapse koyuyoruz. Hapse girmek istemezsin öyle değil mi?"
Taehyung, üzerine eğilmiş ve konuşan adamı dinlemek yerine gömleğinin yakasından gözüken dövmeyi incelemek ile meşguldü.
"Miyaav~"
"Bu anladım demek mi oluyor?"
"Taehyung anladı Mrrhh-"
Jungkook kocaman elleriyle yumuşak sarı saçları okşadı ve gülümsedi. "Uslu pisi."
Taehyung hemen kaşlarını çatarak küçük ayağını sinirle birkaç kez yere vurdu.
"Pisi sen! Mrrrhh!"
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
