Vampir Girişi

2.1K 49 5
                                    

Saatin acı acı çalışıyla uyandım.

Okula yine geç kalıyordum.

Hemen elimi,yüzümü yıkayıp,elime geçen ilk temiz giysileri üstüme geçirdim.

Mutfak masasının üzerindeki meyvelikten bir elma alıp çantama attım.

Kapıdan çıkarken her zamanki sakarlığımla bir ayağım diğerine takıldı ve PAT.

Bella yine yerde.

Çantam verandada dağılmış,yüzüm buz gibi zemine yapışmıştı.

Oflaya poflaya doğrulmaya çalıştım ama olmuyordu.

Ayağımı fena burkmuştum.

Emekleyerek dağılan çantamın yanına gittim.

İlk gözden cep telefonumu çıkartıp hızlı aramaya bastım.

Hızlı aramada çoğu insanın annesi, babası, sevgilisi olabilir. Ama benim hızlı aramamda en yakın arkadaşım Edward var.

Telefonu kulağıma götürüp bekledim.Telefon ilk çalışta açıldı.

“Nerde kaldın!?”

“Yardıma ihtiyacım var Edward.”

“Bir kerede nasıl olduğumu sormak için arasan çok şaşıracağım.”

“Edward!”

Sesim acı dolu çıkmıştı ve gerçekten acı çekiyordum.

“Tamam. Sakin. Birazdan oradayım.”

Telefonu kapatıp kapı kolundan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım.

Başarıp ayağa kalktım ama kapı kolunu kendime doğru çekince kapı yüzüme kapandı. Daha anahtarımı bile alamamıştım.

Ne güzel dışarıda kaldım.

Verandanın merdivenlerine oturup Edward’ı beklemeye,biraz da düşünmeye başladım.

Forks’a geçen sömestrda taşındım. Babamın yanına.

Babam bu küçük kasabanın polis şefidir. Bu herkesi tanır anlamına geliyor.

Neyse buraya alışmak benim için gerçekten zorlu bir dönemdi.

Başlarda çok yalnızdım. Sonra Edward’la tanıştım.

Aslında Edward’la ilk gün karşılaşmıştım ama pek iyi anlaştığımız söylenemezdi. Sonra Edward ve ailesiyle ilgili gerçeği öğrendim.

Gerçekler her zaman kulağa ilk geldiğinde ki kadar korkunç değildir.

Gerçeğe gelince,tamam sakin olun,açıklıyorum.

Edward is a vampire. Yani Edward bir vampir. Tabi aileside öyle.

Şimdi sizin benim akıl sağlığımdan şüphelendiğinizi düşünüyorum. Ama Edward ve ailesini tanısanız böyle demezsiniz.

Cullen ailesi Forks’un en seçkin ve sakin ailesidir.

Sakinliklerinin sebebi insanlarla pek haşır neşir olmak istememeleri aslında. Yoksa ev içindeki halleri en muzur aile komedi dizilerine taş çıkarır.

En yakın arkadaşınızın vampir olması nasıl bir şeydir bilir misiniz?

Tabi ki bilmezsiniz. Kaçınızın en yakın arkadaşı vampirdir ki.

Neyse kendim sordum kendim cevap veriyorum.

En yakın arkadaşınız vampir olması acayip bir şeydir. Acayipten kastım muhteşem ve garip.

Muhteşem taraflarından biri Edward’ın insanlığı,arkadaşlığımıza,aramızdaki bağa çok sadık olması. Aramızdaki bağ bir çok şeyden öte. İkimizde burada yalnızdık ve birimize ihtiyacımız varmış. Varmış;çünkü biz bu arkadaşlığı edinene kadar böyle bir ihtiyaçtan haberimiz yoktu.

Garip taraflarından biride Edward’ın ta kendisi,vampirliği. Bende ki bu çelişkiyi sakın sormayın. Bu kolay anlatabileceğim bir şey değil. Ama kısa bir örnek gerekirse Edward o efsanelerdeki ya da macera romanlarındaki vampirlerden çok farklıdır. Alışılmışın dışı kısaca garip yani.

Baksanıza ben buyum işte. Sakar,babasıyla yaşayan,arkadaş bakımından çok şanslı,sevgilisi olmayan,sönük bir lise öğrencisi. Ve şuan donmakta olan bir lise öğrencisi.

Oturduğum yerde sabah ayazı içime işlerken donmamam açıkçası mümkün değil.

Verandanın korkuluklarına tutunarak ayağa kalktım. Biraz hareket edip ısınmam lazımdı.

Ben ceylan gibi seke seke bahçede dolanırken Edward’ın gri volvosu kapının önünde durdu.

“Sonunda yani Edward!”

Ben cümleme başlayıp tamamlamadan Edward arabadan inip,yanıma gelmişti.

Belimden tutarak bana destek olmaya çalıştı.

“Artık tahmin etmek istemiyorum Bella. Söyle bu sefer ne oldu.”

Ağırlığımın tamamını Edward’a verdim.

“Salak sol ayağım,onun kadar salak sağ ayağımın önüne çıktı.”

Edward yüzünde çarpık gülümsemesiyle beni kapının önüne taşıdı.

“Her zamanki olağan şeyler yani.”

Edward gülümserken ona bakıp gülmemek elde değildir. O gülerken dudaklarınız ve kalbiniz istem dışı hareket eder.

Kalbim yine hızlandı ve dudaklarımın yukarı doğru kıvrıldığını hissettim.

“Yani.” Diyerek konuyu kapatmaya çalıştım. Ama bu son sözüm Edward’ın gülümsemesini genişletmekten başka işe yaramamıştı.

“Ah Edward lütfen gülmeyi kes. Gerçekten bileğim çok ağrıyor.”

Yüzüne nötr bir ifade yerleştirip bana baktı.

“Evet sağol. Böyle daha iyi.” Diyebildim sadece.

Edward elini avucunun içi dışa bakacak şekilde bana doğru uzattı.

“Ne yani beni kapıya kadar taşıdın diye sana bahşiş vermemi filan mı bekliyorsun !?”

Edward bu cümleme karşılık sadece gözlerini devirdi.

“Anahtar Bella. Anahtar. Hani böyle kapıları açmak için kullanılan 10 ve 5 cm arasında boyutları değişen,üzeri tırtıklı o küçük şey. Hatırladın mı?”

Bu sefer gözlerini devirme sırası bendeydi.

“Seni özlediğimden mi kapının önünde dikildiğimi sanıyorsun şapşal. Anahtar içerde kaldı.”

“O zaman camdan giriş yapacağız.”

Gözlerimi iri iri açıp Edward’a baktım.

“Ne camı,ne girişi,ne camdan girişi?”

“İlk ikisinden sonra üçüncüsü saçma oldu ama cevap veriyorum. Senin odanın camı,vampir girişi.”

“Vampir girişi derken?”

En Yakın AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin