14. Bölüm "Kitaplar ve Delilik"

164 21 56
                                    

Şarkı | Dvwn - Phobia

++++++++++

Kitapların arasında kaybolmuştuk. Ne kadar sürmüştü bilmiyordum ama kafamı kaldırdığımda etrafta uçuşan harfler görmeme yetecek kadardı. Sistemli ve düzenli olması için herkese bir kitaplık verilmişti. Kitapları tek tek inceliyor ve yerine geri koyuyorduk ki baktıklarımız ve bakmadıklarımız karışmasın.

Bir kitaplık dediğimde kulağa çok geliyordu ama tüm filoloji bölümünü düşününce bu çok azdı. İlk başlarda bir şey kaçırabilirim düşüncesiyle tek tek sayfaları incelerken an itibariyle bu titizliğimizden vazgeçmiş, kitabı açıp göz gezdirdikten sonra geri yerine koymaya başlamıştık. Ve kötü haber şuydu ki hepimiz daha yeni bir kitaplık bitirmiştik.

En üst raftan Sam'e aldırttığım kitapları zar zor yerine koymaya başlamıştım. Çok kısa bir kız olduğum söylenemezdi hatta ortalamanın üstündeydim bile ama yine de bu kitaplıklar çok uzundu. Parmak ucuna kalkıp son kitabı yerine sokmaya çalıştım ancak bir türlü sığmıyordu. Diğer kitapları biraz yana bastırıp kitaba yer açmam gerekiyordu ama oraya bastırırsam da parmak ucunda duramıyordum. Tam üfleyip kendimi geri çekmiştim ki biri arkamdan uzanıp elimden nazikçe kitabı aldı.

Hafifçe kafamı yana çevirdiğimde o kadar yakındı ki gözlerimi kırpıştırdığımda kirpiklerim Sam'in çenesine değdi. O sırada kitabın sadece ucunu yerine sokabilmiş olan Sam de kafasını yana eğip aşağıya, bana, baktı.

Öğlenin sıcak ışığı, kitaplık sırasının en ucundaki kahverengi kenarlı pencereden bizi aydınlatıyordu. Güneşin ışıldattığı siyah saçları kahvemsi bir renk almıştı. Gözleri kehribar rengiydi. Sıcacık ve pasparlak. Işıktan dolayı gözlerini kıstı.

O esnada Rhino "İnanamıyorum kütüphane romantizmi!" diye bağırınca gözlerimiz birbirinden ayrıldı. Yanında duran Chris'de "Birileri burada Kore dizisi çekiyor!" dediğinde aniden birbirimizden uzaklaştık.

2 saniyelik bir sessizlikten sonra Sam'in üzerinden aniden elini çektiği ve tam yerleştiremediği kitabın köşesi "tak" sesiyle kafama çarptı ve kitap yere düştü.

İstemsizce ağzımdan çıkan bir 'ah'lamayla ellerimi kafama koyup rafa yaslandım. Başım dönüyor gibiydi ya da aşırı derecede zonkluyordu, ne hissettiğimi bile anlayamamıştım.

Sam "İyi misin?" Diyip ellerini telaşla ellerimin üzerine koyunca ani bir sinirle ellerini ittim.

Az önceki yanlış anlaşılmayı ve yaşadığım rezilliği unutturmak istercesine söylenmeye başladım.

"Evet iyiyim. Sadece beyin kanaması geçiriyorum Sam. Bak ne diyeceğim ben kitapları okumayayım artık sen böyle kafama fırlat daha iyi anladım sanki şu an. Allahım, iyi misin diyor ya..." diye mantık dışı konuşmalar yaparken bana bakan arkadaşlarımın arasından sıyrıldım.

Ruth arkamdan "Beyni şey oldu herhalde." dedi.

"Ama nasıl basıldınız öyle".

"Yüzlerindeki ifadeyi görmeniz lazımdı. Böyle şey gibi..."

"Ney gibi?"

"Far görmüş tavşa-"

"Hayır hayır daha çok 'aha basıldık' bakışıyd-"

"Mia nereye gitti?"

Sesler uzaklaşırken çoktan kütüphaneden çıkmıştım. Dışarı adımımı attığım anda hafif bir rüzgar saçlarımı selamladı. Bu kütüphaneye gelmişliğim yoktu ama genelde kütüphane önleri bankta oturan ve çalışmalarına mola vermiş kahve ya da sigara içen insanlarla dolu olurdu.

Zifiri Karanlıkta Gezinenler (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now